02 Mayıs 2025

FELSEFEYE GİRİŞ – ALİ OSMAN GÜNDOĞAN

-Bilim ve felsefe karşılıklı olarak birbirlerinden faydalanırlar. Felsefe, bilimin ulaştığı sonuçları eleştirmek suretiyle bilimin statik kalmasını engeller, kullandığı yöntemlerin neler olması gerektiğini ortaya koyar ve bilimin amacı olan doğru bilginin hangi ölçütlere göre doğru bilgi olması gerektiğini araştırır. Bilim ile felsefenin bu ilişkisinden bilhassa modern bilimlerin doğuşu ve gelişmesiyle birlikte yeni bir felsefe disiplini doğmuştur. Bu disiplin, bilim felsefesidir. (28)

-…metafiziğe karşı en etkin eleştiriler D.Hume (1711-1776) ve metafiziğin epistemolojik açıdan imkansızlığını savunan Kant’tan gelmiştir. Pozitivizm ile birlikte bu metafizik karşıtı tutum daha da yoğun bir şekilde devam etmiştir. Hegel’in (1770-1831) felsefesinin kısa süre içerisinde etkisini yitirmiş olması da doğa bilimlerinin gelişmesine ve metafizik karşıtı tutumların etkisine bağlanmaktadır. Gerek D.Hume ve gerekse daha sonra A.Comte (1798-1857) metafizik ile ilgilenmenin gereksiz olduğunu, metafizik eserlerinin artık yakılması gerektiğini ısrarla savunmuşlar ve özellikle A.Comte, felsefenin metafizik spekülasyondan tamamen temizlenmesi gerektiğini iddia etmiştir. (37-38)

-İdealizm varlığın insan zihnine veya onun algılamasına bağlı olarak var olduğu veya varlığın idea cinsinden olduğunu savunur. Böylece de dış dünyanın varlığını reddeder veya onu algılayan zihne indirger. Felsefe tarihi içerisinde hem epistemolojik hem de ontolojik bakımdan değişik biçimlerde temsil edilmiş olan idealizmin varlık felsefesiyle ilgili olarak temsil edildiği filozoflardan başlıcaları Platon, Berkeley (1685-1759), Alman idealistlerinden Fichte, Schilling (1775-1854), Hegel olarak sayılabilir. (46)

-Genel olarak materyalizme göre var olan veya gerçek olan sadece maddedir ve madde evrenin temel kurucu unsurudur. Madde, duyumlarla algılanabilen bir gerçekliktir ve belli mekanik determinist yasalara tabidir. Bunun dışında evrende gayelerden, nihai nedenlerden ve tesadüften bahsedilemez. Ruhsal veya idea cinsinden herhangi bir gerçeklik yoktur ve madde dışında, duyum ve algı dünyasının ötesinde doğa-üstü diyebileceğimiz bir varlık dünyası da var değildir. Bir bakıma materyalizm her şeyi, her türlü olayı maddeye indirger ve her şeyi maddenin bir görünüşü olarak değerlendirir. Hatta duyum, algı, düşünce, hayal gibi durumları bile maddenin değişik biçimlerde görünüşü olarak nitelendirir ve bu nedenle de madde dışında herhangi bir gerçeklik tanımaz. (52)

-Diyalektik materyalizm, daha çok toplumsal ve siyasal görüşlerin etkisiyle ünlenmiş, tarihsel materyalizm olarak da bilinen ve Marx(1818-1883) ile özdeşleşmiş bir görüştür. Zihinsel ve ruhsal olanın oluşumunu maddi fenomenlerden hareketle açıklayan ama dogmatik materyalizmden farklı olarak bu oluşumları hiç de doğanın basit bir yansıması olarak görmeyen bir akımdır. (55)

-Hegel’in diyalektiğinin tersine çevrilmiş biçimi olarak anlaşılan tarihsel materyalizmde Hegel’in, değişme ve gelişmenin motoru olan manevi ilkesi ‘Geist’ yerine maddi olan ekonomi faktörü geçmiştir. Bu faktörle kast edilen üretim ilişkileri, üretim araçları, sermaye gibi kavramlardır. (56)

-Bilgi teorisi sofistler ile birlikte felsefenin gündemine girmiş ve Protagoras’ın (MÖ 480-410) “insan her şeyin ölçüsüdür” ünlü sözüyle de doğruluğun sofistler tarafından görece bir biçimde anlaşılmasına neden olmuştur. Sokrates ve Platon, sofistlerin görece doğruluk anlayışlarını aşmaya ve doğru, genel ve tümel bir bilginin imkanını göstermeye çalışmışlardır. Platon, ünlü idealar öğretisiyle bilgi ve doğruluk hakkındaki görüşlerini destekleyen ve içinde pek çok tartışma barındırmakla birlikte metafiziğine uygun metafizik temelli bir bilgi görüşü ortaya atan ilk filozoftur. (77)

-Genel olarak sezgi, diskürsif (önermeden önermeye geçerek yapılan) akıl yürütmenin veya analitik düşünmenin tersine olarak birden ve aracısız olarak bir şeyi kavrama, ilişkileri keşfetme, şeylerin veya şeyler arasındaki ilişkilerin zihinde birdenbire açılması, onların ne ise o olarak görünmesi ve saf görü diye tanımlanabilir. (102)

-Felsefenin bir disiplini olarak estetik, Baumgarten (1714-1762) tarafından 1750-1758 yıllarında yayınlanan “Aesthetica” adlı eser ile temellendirilmiştir. (157)

-Din felsefesi din üzerine felsefi bir düşünüş içinde olan bazı ilkçağ filozoflarıyla birlikte başlamış olmakla beraber terim olarak felsefenin gündemine Hegel’in 1832’de yayınlanmış olan “Din Felsefesi Üstüne Konferanslar” adlı eseriyle girmiştir. (164)

DEM yayınları, 2016 basım, 2.baskı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...