-Modernleşme var olan değişmenin değişmesidir.
-1839 Gülhane fermanı torbaya konduğu an İslam-Hristiyan toplumun adetleri, Doğu-Batı kültürü ve hayat tarzının ne olduğu tartışılmaya başlanmıştır.
-15.yy sonuna kadar Osmanlı imparatorluğu bir Balkan imparatorluğu idi. Bundan dolayı egemen kültürde Balkan kültürüydü. 16. yy ’dan itibaren imparatorluk Ortadoğu kültür bölgesine girdi. 18. yy ‘da Avrupa kültürü evlere konaklara kadar girmeyi başarmıştı.
-Osmanlı imparatorluğu eski Akdeniz dünyasının üçüncü ve sonuncu imparatorluğuydu. (1.Roma 2.Bizans)
-Ortadoğu ülkeleri arasında köklü değişim yaşama zorunluluğu ilk olarak Osmanlılar duymuş ve denemişlerdir.
-Kapalı kompartımanlar halinde yaşayan Osmanlı milletlerinin ilişki azlığı, Osmanlı idaresinin başından beri teşvik ettiği bir politikaydı. Ancak bu kapalılıktan en son kurtulan, daha doğrusu kurtulamayanlar Türkler olmuştu. 19. yy ‘da bu cemaat sisteminin eskimiş ve gülünç bir politika olduğu açıktı, ama üstünde fazla düşünende yoktu. Bu anlamda Panislamizm bile lafta ve yaftada kalmış, hiçbir zaman imparatorluğun Müslüman halkların karşılıklı kültürel alışverişini hızlandıran bir ideoloji ve hareket haline gelmemiştir.
-Tanzimat’tan bu yana hangi esere bakarsak bir Rakım Efendiyle Felatun Bey karşılaştırması bulursunuz. Bu sabitleşen; züppe ile Osmanlı kutuplaşması konusu, Osmanlı aydınının modernleşme olgusunu kavramaktaki aczinin bir göstergesidir.
-Osmanlı mirası Bizans mozaiği gibidir. Renkleri seçmek için biraz beklemek, bir daha bakmak gerekir. Çırağan sarayını basan mollalar, meşrutiyetçi liberal ve dahi sosyalist görüşlü Ali Suavi’nin adamlarıydı. Ali Suavi bazı konularda Sultan Abdulmecid, Sultan Abdulaziz ve Sultan Abdulhamid devrinin muhafazakâr devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa’ya taş çıkartacak bir muhafazakâr olduğu da malum.
-1850’lerde Azeri reformatörü Mirza Ahundzade, Osmanlı Encümen-i Danişine(ilimler akademisi) Latin harflerinin kabulünü önerdiğinde kapı dışarı edilmedi. Yöneticilerin bu işi gerçekleştirecek halleri yoktu, ama kendisine hak verdiler, birde Mecidiye nişanı… Tutucu ve ilerici görünen tüm Osmanlılar toplumu değiştirmek istiyordu yol ayrımının başında hepside uzaktaki aynı köyü gözlüyordu.
-Ulemanın kanı akıtılamaz, yani kılıçla siyaset uygulanamazdı. İdam edilmeleri kanun dışıydı. Osmanlı tarihinin 600 yılı içinde bir tek defa 4.Murat mülkü görevini ihmal ettiği için İznik kadısını astırmıştı. Bu olay nefretle karşılanmış Şeyhülislam Ahuzade Hüseyin Efendi aşırı hiddet ve tepki gösterince, korkuya kapılan padişah onu sürgüne göndermiş ve yolda gizlice boğdurtmuştur.
Timaş Yayınları, 2007 basım, 16.baskı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder