18 Ağustos 2025

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta Asya dillerinde Turuk -yahut Türük de olabilir-sanını taşıyan bir halkın dilidir. Türük/turuk, o kavmin gerçek adı olmayıp şanlı, şerefli, asli anlamlarına gelen bir sandır, ünvandır. Bir ihtimal Hsiung-nular, kendilerini bu sanla nitelemekteydiler. Zamanla özellikle de MS 300’lerin başından itibaren Çinliler, onları Hsiungnu; bir bölük başka komşularıysa, Turuk/Türük diye anar olmuşlardır. Nitekim o kadim komşularından günümüzde hayatta kalıp da batıya intikal etmek suretiyle ortadoğu Avrupa düzlüklerine yerleşmiş Macarların dilinde turuk/Türük, Törüke dönüşerek, “Türk” anlamına gelmiştir. (27-28)

-Türklüğün bir türlü kendini kurtaramadığı bir zaaf var ki, Osmanlı dahi onunla maluldur; Türkçeyi kendine dert edinerek ona ihtimam göstermek. Cihangir devletler kurup dil bilinci ile kaygısı gelişmemiş dilini bunca ihmal etmiş ikinci bir millete tarihte rastgelmek zordur. Günümüzdeyse felaketin şahikasındayız. Dilsiz duygu ile düşünce olamayacağına göre bundan böyle felsefe bilime ilişkin, telif şöyle dursun, tercüme bile yapılamaz. (41)

-Yirminci yüzyıl Osmanlı düşünürü ister resmi görevle, ister uğradığı kovuşturma sonucu olsun, seyahat eden kimsedir. Bu yeni gezgin tipini eski alışılagelmiş Osmanlı aliminden ayıran en belirgin özellik onun, murakabeyle dalınan içe dönük manevi yolculuk yerine, gözleme dayalı dışa dönük bilgilenme sürecini benimsemesiydi. Zihnin geleneksel çatışma düzenini kademe kademe değiştiren bu süreçte murakabenin sezgili usulü yerini algılı yönteme bırakmıştır. (97.dipnot/ Ekrem ışın, “Osmanlı Modernleşmesi ve Pozitivizm”, Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi. İleitşim Yayınları, 1985 basım, sf.358) Zaman ile mekan boyutları en fazla önemsenen değerler olmuştur. (82)

-Yeniçağ Avrupa medeniyeti, iki cihetten tarihte ilktir, benzersizdir; Bunlardan birincisi, neredeyse bütün bir medeniyet mesabesinde, ilk kez batıni-dini esasları örtmeğe uğraşmış; ikincisi de kendini oluşturan kültürlerin hükümran ve muhtar olmalarına müdahale etmemekle olağanüstü bir gelenek, görenek, gönül, düşünce, anlayış, renk, ses ve zevk çeşitliliğine cevaz vermiştir. (83)

-Bilahare, sömürü ile suistimal daire daire, çenber çenber öteki toplum katmanlarına doğru genişler. Tarihimizin çürük tahtası da tam bu yerdedir: Toplumun özellikle şehirleşmiş kesiminde kadın-erkek ilişkilerinde yaşanmış feci sakatlıklar. Bir kere kadın ile erkeği, haremlik ile selamlık biçiminde birbirinden koparılmış, tecrit olunmuş iki ayrı dünyaya hapsetmek, bahsettiğimiz güvenilirlik ile sadıklık esaslarını zedelemiştir. Erkeğin, erkekle yaşadığı ortamda bu iki esas tam teşekkül edemez. Edemeyince de kadın-erkek birlikteliğinin yolaçmasından korkulan fuhuş ile zina dahi asla önlenemez. Buun önlenmesinin tek yolu Allah korkusu ve güvenilirlik ile sadıklık duygularının baştan beri kişiye aşılanmalarıdır. Ne var ki, aşılanma, yalnızca telkinle başarılamaz. Hayat, insana sınavdır. Aşılanan, kadın erkek birlikteliğinde yürüyen hayatta yeşerip serpilebilir. (107)

-Haddizatında Türk tarihinde ilk din devleti Cumhuriyet Türkiyesi!dir. ulu tapınak Akrapolisi ve yurt sathında yayılmış irili ufaklı tümen tümen tali ibadet yerleri, esmai hüsnası, kitabımukaddesiyle ve aynı zamanda hadisleriyle peygamberlik görevini de üstlenmiş gözüken tanrı kılınmış kişi –ki adıyla anılan dini “Kemalilik”- ve elverdiği kutsal makam dahi vardır. Bu “kutsal makam”, “derin devlet”in başı yahut merkezi durumundadır. Bunun buyruk ile kumanda şemsiyesi altındaki zabitana “ruhban zümresi” diyebiliriz. Bahse konu zümreye “iman”ı yalayışı, tavır ve tutumu, demek ki “muamelatıyla” yakın duran “ruhbanolmayanlar” yani laique-civiller dahi mümtazdır. Bu kategoriden olmayı reddedenlere gelince; onlar “göbeğini kaşıyan inkarcı kaba kara budun”, sol Kemalilerin deyişiyle, halk yığınlarıdır. Mümin Kemali, küreselleştirilmiş Çağdaş İngiliz-Yahudi medeniyetine –kısaca Çağdaşlık’a- merbut, giderek kuldur. O, kendini, çağdaş İngiliz-Yahudi Medeniyeti’nin temel belirleyicisi olduğunu sanılan aklın yarattığı kanısındadır. Bununla birlikte, akla mantığa ziyadesiyle uyduğu söylenemez. Filvaki doksan yıla yakın geçmişiyle Kemali din, Türk milletinin uyuşturucu-aptallaştırıcı afyonu olmuştur. (121)

Dergah Yayınları, Kasım 2017 basım, 6.baskı ( İlk baskı Haziran 2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...