16 Mayıs 2025

TARİH VE AKADEMİ- HALİL İNALCIK

-Hicri 1000 yılı yaklaşırken 3.Murad (1574-1595) kıyamet kaygısıyla bir takım tedbirler alınmasını emretti. Hazineyi doldurmak için sıkı mali önlemler aldırttı. 1000 yılından önce eyaletlerde geçen tüm olayların bir defterde kaydını emretti. Bu arada Türk, Arap, Yahudi devrin en yetkili astronomları İstanbul’a çağrılarak bir Rasathane-i Hümayuın inşa olundu. Kıyamet beklentisi içinde bulunan halk arasında Tanrı’nın sırlarını öğrenmeye kalkmanın küfür olduğu söylentileri dolaşmaya başladı ve bu güzel rasathane yıkıldı. (1580) Rasathanede o zaman Avrupalı astronomların kullandıkları en gelişmiş aletler kullanılıyordu. Hicri 1000’de meydana gelecek kıyametten korkan sultan için tarihçi Mustafa Ali de kıyamet alametleri hakkında ilm-i nücum verileriyle Miratü’l-Avalim adlı bir risale yazdı. (8-9)

-Basra’da X.yüzyılın ikinci yarısında Şii-İsmaili eğilimli İhvan-ı Safa (Saf ruhun dostları derneği) özel bir topluluk halinde çalışma göstermiş, eski Yunan, İran ve Hint ilim ve felsefesinden esinlenen seri halinde ansiklopedik 52 risale yazmışlardır. Bu risalelerde Pythogoras, Eflatun, Sokrat’a sık sık atıflar yapılmakta. Aristotales gerçek üstad sayılmaktadır. Tanrı onlara göre, Eflatun’un da düşündüğü gibi tüm ruhların geri döneceği evrensel ölmez saf ruhtur ve bütün dinler bu temel görüşte birleşmişlerdir. Onlar, Kur’an ve şeriatı, kelimesi kelimesine değil, metaforik ifadelerle yorumlarlar. Ruh ve canlılığın Tanrısal bütünlüğüne inanan İhvan, aynı zamanda hayvanların korunmasını isteyen ilk çevreciler olarak görünmektedirler. (13)

-Bugün İslam dünyası Atatürk ile Humeyni arasında bocalamaktadır. Devlet gücünü ele geçirmeye çalışan köktenci İslamcılık karşısında dini bireyin bir vicdan işi sayan hoşgörülü Anadolu Türk- İslam geleneği esastır ve yaygınlaşmaktadır. Atatürkçü Türk devleti, böyle bir Türk-İslam anlayışı dışında değildir; Atatürkçülük çağdaş dünyada İslam’ın en son kaçınılmaz tarihi gelişimini ifade eder. (19)

-Evet, devlet idaresi, eşit vatandaşların çoğunluğunu temsil edenlerin oyuyla yürütülür, ama sadece çoğunluk idaresi demokrasi demek değildir. Batı demokrasi kavramında yanı zamanda bir yaşam felsefesi yatmaktadır. Devletin örgütlenmesi, işlemesi mutlak şekilde dünyevi bir işlev olarak algılanmıştır. Laikliği bu temel felsefeyi içermeden sadece halkoylarının çoğunluğunu sağlayarak devlet idaresini yürütme, Batı demokrasi kavramının ruhuna aykırı düşer. (20-21)

-Dini kimlik, insanları karşı karşıya getiren, birbiriyle yabancılaştıran en radikal kimlik biçimidir; ben ce öteki çatışmasına en trajik şekiller verir. Akıl ile dogma arasında keskin bir karşılaşma bugün Türk siyaseti ve kültüründe en önemli konu olarak gündemdedir. Her iki tarafta eğitim yoluyla genç kuşakları kendi kimlik arayışında yetiştirme çabası içindedir. (24)

TÜBA, 2005 basım, Akademi Forum 2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...