15 Haziran 2025

HALİMİZİN İZAHI- NUREDDİN YILDIZ

-İnsanın tabii haklarından ve ihtiyaçlarından biri olan hürriyeti putlaştıran anlayış olarak liberalizm içimize bir hançer gibi saplanmıştır. Allah’ın nazarında bir hiç olan bizim nazarımızda da ahirete gidiş için gerekli bir güzergahtan başka anlam ifade etmeyen dünyayı ve dünyalığı putlaştıran bu anlayış, her gün biraz daha kök salmakta ve bizi, akidemizi kemirmektedir.

-Allah Teala’nın tevhid ve şirk konularından sonra üzerinde en yoğun durduğu konunun, müminlerin kafirlerle mesafeli durmaları ya da müminlerle mümin olmayanlar arasında kapatılamaz bir mesafenin bulunma mecburiyeti meselesi olduğunu söylememizde hiçbir sakınca yoktur.

-Maide suresinin 51-52. Ayetleri, isimler vererek müminlerin kafirlerden uzak durmalarını emretmektedir. Bu iki ayetin ihtiva ettiği hükümleri şu şekilde özetlememiz mümkündür:

· Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmek yasaklanmıştır.

· Gerçekte onlar birbirlerinin dostlarıdırlar.

· Kalplerinde hastalık bulunanlar, onlara kaçamak yapmak isterler ve bunu da gücün onlara geçmesi durumuna karşı bir tedbir olarak yaptıklarını söylerler

· Kim onları dost edinirse o onlardandır.

-Kafirlerin bulunduğu bataklığı, onların hakkı olan bir doğallık olarak görmek yani onları Allah’ın razı olmayacağı halde kalanlar olarak görmemek, onlara karşı kendi içinde tereddütler taşımak ciddi bir tehlikedir. Onların ideolojik oluşumlarının etkisinden habersiz olarak içlerinde bulunmakta sonu küfürlerine rıza göstermeye götürebilecek bir yanlıştır.

-Esnek konuşan, yazan ulemanın, davetçilerin İslam’ın izzetini artırmadıktan sonra kazanımlarının kişisel veya kurumsal büyüklüğü ne değer ifade edecektir? Hiçbir alim, İslam değildir ki onun kazanımı İslam’ın kazanımı olsun. Müslümanların vakıflarının, derneklerinin büyümesini doğrudan İslam’ın büyümesi olarak görmeleri doğru değildir.

-Bilgide ve uygulamada masumluk yoktur. Kimse de kâmil değildir. Kemal sıfatı Allah’a mahsustur. Masumluk da nebilere aittir. Bizim eğitimimizin rabbanilik kalitesini yakalayabilmesi için eğitenin ve eğitilenin üzerinde kemal ve ismet sıfatlarının bulunmayacağını bilmiş olmalıyız.

-Bilgiyi uygulama için elde etmediğimiz sürece o bilgiden ibadet ecrinin oluşması mümkün değildir. İbadet düzeyinde olmayan bir bilgi de kimseyi Rabbine kavuşturmaz. Bu kural tefsir ilmi içinde geçerlidir coğrafya ilmi içinde.

-Şatıbî on alanda gündem oluşturmayı soru üretmeyi mü’min kültürüne aykırı bulmaktadır. Böylece Şatıbî, eğitim ve öğretim önceliğimiz konusunda da bize ışık tutmaktadır:

· Din ve davet konusunda gereksiz olan tartışmalar

· Yeterli seviyenin üstünde kalan bölümü tartışmaya açmak

· Zamanı olmayan konularda gündem açmak

· Derin ve muğlak konulara dalmaya zorlayan konular

· Akıl yürütülemeyecek meselelerde fikir yürütmeye çalışmak

· Zorlamaya sevk eden, tabii seviyeyi aşan konular

· Kur’an ve sünnet açısından ters düşen konular

· Kur’an’ın müteşabih konularına, Allah Teala’nın kullarına açmadığı bilgilerine dayalı konular

· Sahabe, selef-i salihin arasındaki tartışmaların öne çıkarıldığı konular

-Müzzemmil suresi iyi incelenerek uykunun nereye oturtulduğu anlaşılabilir. Kur’an davasını yüklenecek nesilleri Allah Teala’nın önce uyku sınavından geçirdiğini, ‘uykudaki başarılarının üzerine onları Kur’an davasını taşıyacak nesil olarak çıkardığını’’ görebiliriz orada. Bu bir cihat eğitimidir.

-Devletin veya özelin işinde, işe mahsus malzemeyi mesela bilgisayarı hususi iş için kullanmak haramdır.

-Banka gibi alenen haram işlenen bir yerde çalışmak haramdır. Oradan elde edilen kazançta haram olur. Böyle bir kazanç sahibinin davetine icabet etmek, hediyesini kabul etmek hatadır.

-A’raf suresinin 96. Ayeti açık bir şekilde bereketin temel nedenini vurguluyor: İman ve takva. Bu iki neden bereketin varlığı veya yokluğunu sağlamaktadır.

-Yahya bin Said diyor ki: Ebud Derda, Selman Farisi’ye yazıp dedi ki: ‘’Mukaddes mekanlara (Kudüs’e) davet ediyorum seni, gel’’ Selman ona şöyle cevap yazdı:” Toprak kimseyi mukaddes yapmaz. İnsanı ancak ameli mukaddes yapar’’ (Muvatta, Vasiyet 8)

-Müslüman, Allah’ın helal veya haram dediği bir meselede görüş belirtemez. Böyle bir konu istişare bile edilemez ki referandum konusu olsun.

-Müslümanlar, asıl hedef Kur’anlı bir toplum oluşturmaktır gibi bir mantık üzerinden Kur’an okuma lezzetini öteleyemezler.

Tahlil Yayınları, 2017 basım, 7.baskı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...