15 Haziran 2025

HESAPLAŞMA – NECİP FAZIL KISAKÜREK

-Felsefe, hakikati başıboş arama sistemidir. (18)

-Ve Malatya hadisesi. Bir mantar tabancası patlattılar. Hepsi yarım fincanken. Beş yüz sene mahkûmiyet. O kadar çok. Kitle halinde. (19) Malatya hadisesi, aksiyonunu arayan şaşkın gençlik zümresinin, küçük bir gençlik zümresinin cinnetidir. Bunları hep söylüyorum ki, yarının ve öbür günün Malatya hadiselerine mütekabil, böyle gökler yarılmış gibi büyük geçitlerin hadisesi iyi idare edilsin. (19-20)

-Bir türlü Allah’ın namütenahi fırsat verdiği insan eli, Adnan Bey bulamıyor kanalını. Bulamıyor ve fikirden korkuyor, vicdanı da olan bir adam; eğer mümin öldüyse –ki ona inanır gibiyim bu hususta çok titizim- şehit demektir. Çünkü belki hatalarını, dünya yüzünde çektiğiyle ona Allah ödetti. (22)

-Millet hiçbir şey istemez ve isteyemez, dünyanın her yerinde. Milletten isteyeceği şey istetilir, gösterilir ve benimsetilir. Bu manada biz demokrasi idarelerinden çok uzağız. Milletin otuz milyondan üç milyona, üç milyondan otuz bine, üç yüze, üçe ve bire inmesi için onları potasında eritecek bir ideale ihtiyaç vardır. Al sana “millet-i İslamiye ve tek adam” (36)

-Ama ilk olarak, Allah’ın halkettiği köpekle başlar sosyalizm. Çünkü biri öbürünün kemiğine musallattır. (37)

-Ahlak, kâinatın önünde benim nasıl hareket edeceğimin manzumesidir. Fikirse kâinatın ne olduğu davasıdır ve ikisi iç içedir. (45)

-Size öyle bir tohum bırakmak nasip etti ki, Allah, mutlaka ağacını yetiştirmek borcu altındasınız. (58)

-Hayret nereden gelir? Bilgisizlikten. En büyük bilgi, döner döner bilgisizlikte biter. Ve kat’i olmayan meselelerdeki kat’ilik tavrında yobazlık teşekkül eder. (62)

-Batı bir çirkini hudutsuz güzelleştirmek davasında, biz ise hudutsuz bir güzeli çirkinleştirmek yolundayız. (72)

-Sahabi şahsıyla ölçülmez. Bağlı olduğu gözüyle gördüğü Nur ile ölçülür. Ve sahabi Resulullah’ın tebliğ aynasıdır. Ona dokunulmaz. Onu sahabiler arasında tercih yapıp batırmaya çalışan insanların kafasına vurup ezmelidir. (77)

-İçinde bulunduğumuz devrin Allah düşmanlarına karşı, nefret, gayz ve hiddet, yüz bin sene namazdan üstündür. Namazı geri bırakmadan. (79)

-İbn Teymiyye gelmiş geçmiş yobazların en büyüğüdür. (83)

-Biz İslam’ı olduğu gibi bulacağız, bulduğumuz gibi kabul etmeyeceğiz. (84)

-Kur’an Arapça değildir. Kur’an Arabi lisan üzere Allah’ın inzal ettiği Allah kelamıdır. (85)

-Allah neyi murat ederse hakikat odur. (94)

-Hakikatte insandaki tecellisiyle Allah’ın kuludur. Ve Allah kulunun tasdikine muhtaç değildir. (94)

-Sosyalizm ve komünizm, dünyada tesbit ettiğimiz hastalığı tedavi için bünyeyi öldürme metodundan başka bir şey değildir. (103)

-Diyalektik fikrin kendisi değil, düzenidir, nizamıdır. Bir meseleyi anlatırken herkesin bir diyalektiği vardır. Anne, kızını paylarken bile bir diyalektik sahibidir. Hangi sözü öne alır, hangisini sona bırakır. Ne taraftan ikna eder, nasıl inandırır? Onun için diyalektik, ilmi bir tabirle “sözde, kelamın içinde fikrin tahkiyesi, sıralanışı ve düzeni” demektir. (108)

-Nitekim Karamanoğlu’nun Fatih’e oynadığı oyunu hepiniz bilirsiniz. Sadakat yemini için koynuna güvercin koyuyor ve “buradaki can baki kaldıkça sana sadıkım” diye yemin ediyor. Fatih gidince de boynundaki güvercini çıkartıp başını kesiyor. Yani böylece yeminden kurtulduğunu sanıyor. İşte yobaz. (73)

-1935 sıralarında çıkan Kadro güya, ideolojisi olmayan, gerçekten ideolojisi olmayan inkılap hadisesine, ideoloji getirmek için ustaca bir tarzda hastaya göğsünü ve ağzını açtırdıktan sonra içine komünist zehri dökmek için girişilmiş kapalı bir fikriyattı. Bütün bunlar olurken bir müddet sonra Kadronun faaliyeti anlaşıldı ve kapanması için her şey yapıldı. Daima o taktik devam etti ve kendinden, bazen özünden nefret eden, bir yenidünya arama ihtiyacı ile harekette olmayan, hep satıhta kalan, o çeyrek münevverde komünizm bir yarık halinde yaşamaya devam etti. (125)

-Her zulüm müessesesi insana, nihayet öbür dünyasını elinden almadan bu dünyayı kaybetme felaketini verir. Komünizm dünyadan sonra ebedi hayatın da idamı müessesesidir. (135-136)

Büyükdoğu Yayınları, 2017 basım, 13.baskı (İlk baskı 1985)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...