-Mümin bütün insanların emin olduğu kimsedir.
-Rasulullah(S.a.v): ‘’Mü’min hakkı ve vasfı şu olması gerektir ki, insanlar mallarında ve canlarında ondan emin olalar’’
-Mü’min zaruretten naşî, ancak taat için yer; kafir ise, şehvetinin esiri, kölesi olarak yer ve doymak bilmez.
-İmanın zafiyeti ve ahlakının kötülüğü, tabiatınında bozukluğu sebebiyle, kendisi ile geçinmek imkânı olmayan ve başkalarıyla da geçinemeyen insanlarda hayır yoktur buyrulmuştur.
-Bazı kafirlerin bazı iyilik ve ihsanlarına aldanıpta onu övmek, büyük; hem de afvolunmayan bir hatadır. O ne kadar iyi olursa olsun, küfür zulmeti ona yeter ve artar ve ebediyen cehennemde kalmasına sebeptir.
- Mü’min yaratılış itibariyle her türlü ahlâkın kendisinde bulunması mümkün olan insandır. Ahlak-ı mezmumesi de, ahlak-ı hamidesi de bulunabilir. Yalnız, mümin kişide, yalanla hıyanetlik bulunmaz. Bu iki ahlak, helal itikad edilmedikçe küfrü mûcib değilse de, mü’mine yakışan bir huy, bir ahlâk olmadığı için, tehdid ve zecr olarak müminde her kusur ve kabahat olabilir amma, yalancılık ve hainlik olamaz.
Seha Neşriyat, 1983 basım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder