-Gayesi milliyetsizlik olan bir millete milliyetsizlikten bahseden şair milli şairdir. Demek ki, milli edebiyat, milli bir duyuş tarzına uygun edebiyat demektir.
-Sanatkâr, çok defa, yaratmaya kalkıştığı tipin, yaratılmış olan tâ kendisidir.
-İyi ve kötü söyleyemediğimi, iyi veya kötü eserim söylesin.
-Davanın en çetin tarafı, icabında düşmanın da çapını tayin etmeyi bilmekte ve her şeyden evvel kalitesizlikten iğrenmeyi ön plana almaktır.
-Kimse beni, beğendiğim taraflarımda benim kadar beğenemez! Beğenmediğim taraflarımda benim kadar çekiştirip paylayamaz.
-Gençlerin ciğerini yakan (mahdut) sıkıntısı, eğer kendilerinde asrımızın bütün ilim, felsefe, sanat felaketini kucaklayan bir dünya görüşü sentezi halinde filizlenebilseydi, manayı manasızlıkla değil mana ile aşmanın ezeli ve ebedi şekli ve ruh sırrının zarureti nazarlarında belirirdi.
-Dünyada hiçbir kitabın satışı 52 sahifelik iskambil destelerinin satışı kadar olabilir mi?
-Benim 1934 sonrası sanat ve fikir hayatım, başta şiir olmak üzere, orkestranın her aletinden ruhçuluğu ilan eden ve bütün beşeri bilmecelerin çözümünü bu noktada bulan bir inkılap ifadesidir.
-Sağ edebiyatın dayanakları, 1000 yıllık öz vatanında muhacir hayatı yaşayan Anadolu’nun ruh örgüsüne yapışmak ve bu örgü üzerinde yepyeni ve gayet ileri bir hassasiyetin nakışlarını resmetmek olmalıdır.
-Avrupa’nın arayıp, çok kanlı mücadelelere rağmen, bulamadığının İslam’da olduğuna kaniim.
-Bu gençlik birçok, ‘’olmazlar’’, ‘’olamazlar’’, belki de ‘’olamayacaklar’’ içinde; bir ‘’olur’’, ‘’olabilir’’, ‘’olacak’’ müjdesi getirmiştir. Bu bana yeter. Yarın, büyük ilahi muhasebe gününde, bu gençlerden iki örnek, sağ ve sol elimden tutacak olursa Allah’ın bana ‘’Geç!’’ demesini umarım.
-Milliyetçilik, Bergson’u dediği gibi ‘Bir şuur değil, bir haldir’ ideoloji değil, bir psikolojidir. Bütün insanlara hitap etmeyen, her millet için sözü olmayan bir sistem, ideoloji olamaz. Komünizm ‘sınıf’ gerçeğiyle kısıtlanmış olmakla beraber, her millete az çok hitap edebilmekte menfi bir ideoloji vasfına yakındır. Sosyalizm, bu bakımdan fikri bir mastürbasyon, komünizm ise kendi batıl davasının zinâkarıdır.
-Ümid ede ede aranan hakikat, inkisara düşe düşe yeni ufuklar açar ve istikametler getirir.
-Rasulü, Allah dememek şartıyla ne kadar sevseniz azdır; sahabeyi, nebi dememek şartıyla ne kadar sevseniz azdır; veliyi, sahabe dememek şartıyla ne kadar sevseniz azdır.
-Bizi çağdışı farzeden tarih dışı hayvanlar, insanlığın yaşadığı şimdiki bunalım çağını sezmekten bile acizdirler. Gerçek çağ dışı, kendileri…
-Kanuni’de iki inhiraf oldu, iki sapma… Kemal ve zeval. Allah’ın kemal ve zeval kanunu mutlaktır. Kemal bir yerde mutlaka duracak, zevale dönecektir. Birincisi; o zamana kadar şeyhülislamlar nasb ile gelmezdi. İstişare divanları yoluyla seçilirdi. Ve padişaha ‘’ hemen hal’ine fetva veririm’’ diyebilirdi. Yavuz’a dediği gibi. Kanuni’de nasb ile gelmeye başladı. İkincisi; Yahudilere serbesti kanunu bu zamanda çıktı. Yahudiler saraya kadar girdi.
Büyükdoğu Yayınları, 2017 basım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder