-Kendini özgür sanan performans öznesi aslında bir köledir. Efendisi olmaksızın kendini gönüllü olarak sömürmesi ölçüsünde mutlak köledir. Karşısında onu çalışmaya zorlayan bir efendi yoktur. Salt yaşamı mutlaklaştırarak çalışır. Salt yaşam ve çalışma aynı madalyonun iki yüzüdür. Sağlık salt yaşamın idealini temsil eder. Hegel’in efendi ve köle diyalektiği uyarınca çalışmayıp sadece keyif süren efendinin egemenliği, hatta özgürlüğü neoliberal köleye yabancıdır. Efendinin egemenliği, kendini salt yaşamın üzerine yerleştirmesi ve bunun uğruna ölümü bile göze almasındadır. Bu aşırılık, bu aşırı yaşam ve keyif biçimi çalışan, salt yaşamı dert edinin köleye yabancıdır. Hegel’in düşündüğünün aksine çalışmak onu özgür kılmaz. İşin kölesi olarak kalmaya devam eden Hegel’in kölesi efendiyi de işe zorlar. Hegel’in efendi-köle diyalektiği çalışmanın totaliter hale gelmesine yol açar. (12)
-Neoliberal performans toplumunda başarısız olan kişi toplumu ya da sistemi sorgulamak yerine başarısızlığından kendini sorumlu tutar ve utanç duyar. Neoliberal rejimin kendine has zekası burada kendini gösterir. Sisteme karşı direnişe izin vermez. Buna karşılık yabancı bir gücün sömürüsünün söz konusu olduğu rejimlerde sömürülenlerin dayanışma içine girerek birlikte sömürücülere karşı ayaklanmaları mümkündür. Marx’ın “Proletarya diktatörlüğü” fikri de zaten bu mantığa dayanır. Ama bu, baskıcı iktidar ilişkilerini varsayar. Neoliberal öz sömürü rejimindeyse insan öfkesini daha ziyade kendine yöneltir. İnsanın kendine yönelttiği bu saldırganlık sömürüleri devrimci değil depresif yapar.(16)
-Günümüzde siyasetçilerden talep edilen şeffaflığın siyasi bir taleple ilgisi yoktur. Siyasi karar süreçlerinin şeffaflığı değildir talep edilen –tüketici bununla ilgilenmez zaten- Şeffaflık talebi her şeyden önce siyasetçileri ifşa etmek, maskelerini düşürmek, haklarında skandal yaratmak içindir. Bu talep skandal seyircisi konumunu öngörür. Angaje olmuş bir yurttaşın değil, pasif bir seyircinin talebidir. Katılım şikâyet ve yakınmadan ibarettir. Seyirci ve tüketicilerle dolu şeffaflık toplumu bir seyirci demokrasisi oluşturur. (20)
-Neoliberal rejimin iktidar tekniği ince bir biçim almıştır. Doğrudan bireyi ele geçirmez. Daha ziyade bireyin kendiliğinden tahakküm bağlamını kendi içine yansıtacak ve bunu özgürlük olarak yorumlayacak şekilde kendine etki etmesini sağlar. Kendini optimize etme ve boyunduruk altına girme, özgürlük ve sömürü bu noktada aynı şey haline gelir. (35)
-Neoliberal psikopolitika giderek daha incelikli sömürü biçimleri icat ediyor. Çok sayıdaki kendini yönetme atölyeleri, motivasyon artırıcı hafta sonları, yaşam koçları, kişilik geliştirme seminerleri ve zihin antrenmanları kendini optimize etme ve verimliliği artırma konusunda sınır olmadığı vaadini dile getiriyor. Bunlar yalnızca çalışma saatlerini değil, bireyin tümünü, bütün dikkatini hatta bizzat hayatını sömürme amaçlı neoliberal tahakküm teknikleri tarafından yönlendirilmektedir. Bu teknikler insanı keşfeder ve bizzat onu sömürünün nesnesi yapar. (37)
-Amerikan kişisel gelişim literatürünün sihirli formülü sağaltımdır. Bu kavram verimlilik ve performans uğruna her işlevsel zayıflığı her zihinsel tıkanmayı tedaviyle gidermeyi amaçlayan kendini optimize etme faaliyetini tanımlar. Sistemin optimize edilmesiyle örtüşen bu kendini sürekli optimize edimi yıkıcıdır. Zihinsel çöküşe yol açar. Kendinin mükemmelleştirmeye çalışmanın kendini tümüyle sömürme olduğu ortaya çıkar. (38)
-Endişe duygusu genellikle somut bir nesneye ilişkin değildir. Yönelimsel bir yapısı olan korku ile arasındaki fark budur. (50)
-İletişimin oyunlaştırılması ticarileştirilmesini de beraberinde getirir. Ama bu insani iletişimi bozar. (58)
- “Dünyevileştirme” tanrılara ait olan ve bu yüzden de insanlar tarafından kullanılmalarına izin verilmeyen şeylerin tekrar insanların kullanımına sokulması anlamına gelir. (3.dipnot/ Agamben, Dünyevileştirmeler, monokl, 2011) (60-61)
-Şahısların internetinin web 2.0’ın, şeylerin interneti web 3.0 haline gelecek şekilde genişletilmesi dijital kontrol toplumunun oluşumunu sonuçlandırır. Web 3.0’ın hayatın tümüyle protkole geçirilmesini mümkün hale getirir. Artık her gün kullandığımız nesneler tarafından da gözleniriz. (68)
-İnsan hafızası zorunlu olarak unutmayı içeren bir anlatı, bir öyküdür. Dijital hafızaysa eksiksiz bir toplama ve yığma, kayıtlanmış veriler sayılabilir ama anlatılamaz. Kaydetme ve tekrar yükleme bir anlatım süreci olan hatırlamadan temelde farklılık gösterir. Otobiyografi de hatırlananların anlatı niteliğinde yazılışıdır. Buna karşılık “Timeline” (Zaman Çizelgesi) hiçbir şey anlatmaz. Olayların ve enformasyonların sayılışı ve birbirine eklenmesinden ibarettir. (74)
-Big data mutlak bilgi izlenimi verir. Her şey ölçülebilir ve nicelik olarak ifade edilebilir. Şeyler şimdiye kadar gizli kalmış korelasyonları ifade eder. İnsan davranışı da böyle önceden kestirilebilir hale gelmelidir. Yeni bir bilgi çağı ilan edilir. Korelasyon nedenselliğin yerini alır. “Niye?” yerini “Böyle işte” ye bırakır. Gerçekliğin veri güdümlü niceliklendirilişi ruhu bilgiden dışarı atar. (75)
Metis Yayınları, 2019 basım, 2.baskı. Çeviren: Haluk Barışcan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder