-Necmettin Erbakan'dan çok daha önce ailede aktif siyasete soyunan bir isim daha olmuştur. Mehmet Sabri Bey'in askeri öğrenci olarak tıbbiyeyi kazanan küçük kardeşi Yusuf Ziya, mütareke yıllarında İstanbul'da bir milli meclisin toplanması için yapılan çalışmalarda etkin rol oynar. Ancak bu durum siyasetten çok vatan savunması için bir adım öne çıkmaktan başka bir şey değildir. (45)
-Mehmet Sabri Bey bir yıl kalacağı Afyonkarahisar'da hemen kendisine geniş bir muhit bulmuştu. Onu etkileyen kişilerin başında ise Yörükzade isminde bir Nakşibendi şeyhi geliyordu. Yörükzade Ahmed Fevzi Efendi, Bolvadin'deki Hasip Hoca Medresesinin başındaydı. (1.dipnot/Alaca Camiine bitişik iki karlı medrese "medrese-i hasaniye" olarak bilinirdi. Gümüşhanevi tekkesinin Anadolu'daki en önemli merkezlerinden biri olan medrese tarikatın önemli bir geleneğini yaşatarak büyük bir kütüphaneyi de bünyasinde barındırmaktadır. Tarikat merkezi olmanın yanında önemli bir ilim merkezi durumundadır. Medresede Cuma ve Salı günleri Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi'nin Ramuz'el-Ehadis adlı hadis kitabı okutulur.) Mehmet Sabri Bey fırsat buldukça Bolvadine giderek onu ziyaret eder, bu zatın vaazlarına katılırdı. Hatm-i Hacegan için gittiği medresede duvarda asılı olan bir yazıyı, eve gelip keyifle anlattığı belirtilir. (75-76)
-Mehmet Sait Bey işten çıkar çıkmaz, eve faytonla gelirdi. Bazen de kale parkına ailece giderlerdi. Münir Nurettin Selçuk ve Hafız Burhan'ın konserlerini ailece dinlemişlerdi. Çocukların bayramlarda kendi harçlıklarıyla sinemaya gitmelerine izin verilirdi. Bu konuda Nizamettin ve Selahattin vazifeliydi. Onların kardeşleriyle gittiği yerlerden biri de futbol maçlarıydı. (92)
-Mehmet Sabri Bey'i ziyarete gelen Mehmet Rüştü Aşıkkutlu Hoca'dan başkası değildi. Yanında Abdurrahman Efendi de bulunuyordu. Artık Necmettin için oyunla birlikte İslami eğitim de başlayacaktı. Eve gelip gidenler olduğu gibi Mehmet Sabri Bey'in bizzt giderek ziyaret ettiği vaz ü nasihat aldığı kişilere artık Necmettin de gidecekti. Necmettin Erbakan bir sohbetinde "Babam beni 9 yaşında Şeyh Abdurrahman Efendi'ye emanet etti. İlk dersimizi oradan aldık." diyecekti. Necmettin tasavvuf sohbetlerine devam ederken, bu tasavvuf ilişkisisnin uzun hayat çizgisinde siyasete kadar uzanacağından henüz habersizdi. Abdurrahman Efendi, 1972 yılında, Mehmet Rüştü Aşıkkutlu ise 1980 yılında vefat ettiğinde Erbakan onların tabutlarını omuzlayacaktı. (99)
-Necmettin'in meraklarından biri kovboy filmlerine gitmekti. Bayram harçlığını babasından alır almaz abileri ve kardeşiyle birlikte en az 3-4 saat süren kovboy filmlerine giderdi. (126)
-Mehmet Sabri Bey'in niyeti oğlunun düşün merasimine katılmaktı ancak sağlığı el vermiyordu. Tansiyon ve şeker rahatsızlığı onu evden çıkamaz hale getirmişti. Hasta yatağında çok hürmet ettiği Numan Kurtulmuş'un Amentü Şerhi adlı kitabını okuyordu. Bir türlü gidemediği Selahattin'in düğününden iki gün sonra 1943 yılının 4 Nisan'ında Fatih'teki evinde 66 yaşında vefat etti. Nizamettin Erbakan cenaze işlerini aile adına omuzlayan bir isimdi. Hala Nezihe Ülker ve Sinop'tan gelen Kamer Hanım'ın kardeşleri ve akrabaları taziyeye gelenleri ağırladı. Ancak cenazeye Yusuf Ziya Özbakan'ın katıldığına ilişkin bir bilgi bulunmuyor. (136)
-Şeyh Abdülaziz Bekkine, Necmettin Erbakan'ın ikinci şeyhidir. Kendisinden çok yaşlı olmasına rağmen onunla kurduğu diyalog İstanbul'daki Hz.Yuşa'nın kabri başında her pazar gecesi sabahlamaya kadar gidecektir. (152)
-Abdülaziz Bekkine, Erbakan için "sabrın anahtarı kendisine verilen bir zattı" demiştir. (153)
-O dönem İTÜ'den mezun olup sonrasında siyasete atılanların birçoğu muhafazakar bir çizgiye gelmişti. İsmet İnönü bile bu gerçeğin farkındaydı: "1964 yılında CHP grup toplantısında İsmet Paşa bahçeyi seyrediyordu. Günlerden Cumaydı. Süleyman Demirel, Adalet PArtisi milletvekillerini etrafına toplamış Maltepe Camisine toplu namaz kılmaya gidiyordu. Paşa bana dönerek, "Akdağ mühendis okulları açtık, ne hikmetse buralardan hep sarıklı hocalar çıkıyor" diyerek, Süleyman Demirel, Erbakan, Ekrem Pekdemirli, Turgut Özal ve Korkut Özal'ı kastederek serzenişte bulunmuştu. (14.dipnot/ Av. Burhanettin Akdağ, Sakarya eski milletvekili, Türkiye'nin en ciddi sorunu: Türban başlıklı yazısı, Cumhuriyet, 03.04.2005) (157)
-Daha sonra ikinci dünya savaşında kullanılan Leopar tanklarının motorlarını geliştiren Klömer Luimbelet firmasında başmühendis olarak çalıştı. 1954'te Türkiye'ye döndüğünde 27 yaşında Türkiye'nin en genç doçenti unvanını kazandı. (168)
Hoton Yayınevi, 2017 basım, 2.baskı (İlk baskı Şubat 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder