*İyi ve kötü amellerin karşılığını sadece ahirette görüleceği zannedilip, bazı karşılıkların dünyada da görüleceği hiç bilinmiyor
*Sıfat-ı nefsaniyyenin galip gelmesinden dolayı dünyadaki ceza ve mükâfatlar (hemen gerçekleştiğinden) daha çok göz önünde bulundurulup, ahiretteki ceza ve mükâfatın ise amellerin neticesi olduğuna sadece akide icabı inanılıyor.
*Şu bir gerçektir ki, müessir-eser, sebep- müsebbeb arasındaki inanılması gereken ve dünyevi hususlarda da kabul edilen güçlü bağlantının, ameller ve onların ahiretteki karşılıkları arasında da aynı güçte var olduğuna inanılmıyor. Bilakis o âlemin hadiselerinin ayrı bir konu olup orada Allahü Teâla’nın istediğini tutup ceza vereceği ve istediğinden memnun olup mükâfatlandıracağı düşüncesi yer almış durumda. Güya amellerin bununla hiçbir ilgisi yoktur. (1.dipnot/ İnsanlar şöyle bir hadis var diye aldanmasın: "Amellerin neticeye tesir etmemesi şu sahih hadisten anlaşılıyor: "Hiçbir kimse kendi âleminin gücü ile cennete giremeyecektir."/Müslim) Aslında bu hadisten, amellerin hiçbir etkisi olmadığı manası anlaşılmaz. Bilakis maksat, amellere aldanarak oturmamaktır. Nihayet mükâfatın illet-i tammesi (kâmil sebebi) Allahü Teala'nın lütfudur. Allah'ın lütfu da salih amellere nasib olur. O halde amel, illet-i tammenin bir parçasıdır.) (10-11)
-İbni Ebi'd-Dünya'dan rivayete göre, bir kişi Hz.Aişe (ra)'den zelzelenin sebeplerini sorunca şöyle dedi: "İnsanlar mübah işler gibi hiç çekinmeden zina yapar, içki içer ve çalgı çalanlar da Allah(cc) gayrete gelerek yeryüzüne 'onları sallayıver' diye emreder. (20)
-İbni Ebi'd-Dünya'dan rivayete göre, Rasulullah (sav) buyurdu ki: "Allah (cc) kullarından intikam almak istediğinde çocukların ölümleri artar, kadınlar kısırlaşır." (21)
-İnsan günah ve isyan sebebiyle ilimden mahrum olur. Çünkü ilim batıni bir nurdur. Bu nur günah ve isyan yüzünden söner. İmam Malik (ra), İmam Şafii'ye şöyle vasiyet etmişti: "Ben, Allah'ın senin kalbine bir nur verdiğini görüyorum. Onu günah karanlığı ile söndürme." (22)
-Günahın dünyadaki zararlarından biri de kişinin rızkının azaltılmasıdır. (22)
-Asi ve günahkâr insan, Allah(cc)'dan (bahsedilince) ürker ve sıkılır; kişi günah işlemekten dolayı insanlardan da ürkmeye başlar. Bilhassa salih insanlardan sıkılır. Onlarla oturmayı gönlü kabul etmez. İşte bu vahşet hali arttığı nisbette onlardan uzaklaşır, feyz ve bereketlerinden mahrum olur. (23)
-Günahlara mübtela olan kişi, çoğu işlerinde zorluklarla karşılaşır. Takva sahibi olmakla kolaylık ve muvaffakiyet yolları açılır. (23)
-Günah işlemekle kalp ve beden zayıflar. Kalbin zayıflığı, hayırlı işlere karşı gayretin azalıp tamamen yok olmasıdır. Beden zayıflığına gelince, o kalbe tabiidir. Kalb zayıf olunca beden de zayıf olur. Bakınız, Fars ve Romalılar çok güçlü bir vücut yapısına sahip olmalarına rağmen, Sahabe-i Kiram'ın (ra)karşısında tutunamayıp yenilgiye uğradılar. (24-25)
-Günahlar yüzünden ömür kısalır. Bereketi yok olur. Çünkü iyilikler sebebi ile ömrün artması sahih hadislerle sabittir. O halde aynı hadisten günahların ömrü kısalttığı da anlaşılır. (25)
-Günahın zararlarından biri de tevbe etme iradesinin zayıflamasıdır. (26)
-Bir kaç gün devamlı bir günahı işlemekle, onun çirkinliği kalpten çıkar. Onu kötü görmek şurada dursun, başkasının görmesine de aldırılmaz. Zavallı bilakis övünerek günahını anlatır. İşte böyle bir kişi affolunmaktan devamlı uzaklaşmış olur. (26)
-Her günah, Allah düşmanlarından birinin mirası olduğuna göre, onu işleyen de o melunların varisi sayılır. Mesela livata, Lut(as)'ın kavminin mirasıdır. Eksik ölçmek ve tartmak, Şuayb(as)'ın kavminin mirasıdır. Büyüklenmek ve fesad çıkarmak Firavun ve kavminin mirasıdır. Tekebbür ve gurur, Hud(as)'ın kavminin mirasıdır. İşte günah işleyen her kişi, onların şekil ve hüviyetine bürünür. (27)
-Günahlar yüzünden akılda kusur ve bozukluk meydana gelir. Çünkü akıl nurani bir varlıktır. Masiyet kirlerinden dolayı bu nur azalmaya başlar. Zaten günah işlemek aklın az olduğuna delalet eder. (28)
-Günah işlemekle yeryüzünde çok çeşitli bozukluklar meydana gelir. Su, hava, mahsul ve meyveler eksilmeye başlar. (32)
-Günahın zararlarından biri de onu işleye işleye kişinin kalbine öyle yerleşir ki, nihayet ölüm anında kelime-i tayyibeyi söyleyemez olur. Bilakis hayatında galip olan işler, o anda dilinden dökülür. (37)
-Bazı mali ibadetlerden dolayı, Allahu Tealanın gazabı söner ve kötü bir halde iken ölüm gelmez. (55)
-Yasin suresi okumakla bütün işler görülür. Ata b.Ebi Rabah (ra) şöyle buyurdu: "Bana ulaşan bir habere göre, Rasulullah(sav) şöyle buyurmuştur: "Kim günün evvelinde Yasin suresini okursa, onun bütün hacetleri yerine getirilir." (Darımi) (56)
-İmanın bereketiyle az yemekle karın doyar. Ebu Hureyre (ra) şöyle buyurdu: "Bir adam çok yemek yerdi. Müslüman olunca az yemeğe başladı. Bu durum Rasulullah(sav)'a haber verilince buyurdu ki: "Mümin bir bağırsağına, kafir ise yedi bağırsağına yer" (Buhari) (57)
-Hülasa her amel üç merhaleden geçer. Birincisi amelin sadır olması, ikincisi örnekler âleminde meydana gelmesi, üçüncüsü ise hakiki âlemde (ahirette) açığa çıkması. (61)
-Her kötü hasletin(huy) bir hayvanla özel bir münasebeti (benzerliği) vardır. Kim de o kötü haslet çoğalırsa misal âlemindeki şekli o hayvana benzer. O (misal âlemindeki) şekil, geçmiş ümmetlerde, daha bu dünyada iken açığa çıkardı. Allahu Teâlâ ümmet-i Muhammed'i dünyada iken bu rüsvaylıktan korumuştur. Bununla beraber misal âleminde böyle bir şekil meydana gelir. Kıyamet günü ise, o şekil açıkça görünecektir. Keşf ehline daha dünyada iken bunlar gösterilir. (73)
-Amellerin temsili örneklerinden de anlaşıldığına göre, artık bütün ceza ve mükâfatlar sizin elinizdedir. Eğer siz cennette ağaçlarınızın fazla olmasını istiyorsanız "Subhanallahi velhamdulillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber" kelimesini çokça söyleyiniz. Kıyamet günü gölge de olmak istiyorsanız, Bakara ve Al-i İmran surelerini okuyunuz. Çünkü onlar kıyamet günü gölgelik şeklinde olacaklardır. Size cennet çeşmeleri verilmesini arzu ederseniz, hayır hasenat yaparak (elinizi açık tutmaya) devam ediniz. Cennette çok elbiselere sahip olmak istiyorsanız takvaya ve dine sımsıkı yapışınız. Cennette süt çeşmelerine kavuşmak yahut havz-ı kevserden kana kana içmek istiyorsanız, din ilmini iyice tahsil ediniz. Sırat köprüsünden göz açıp kapanıncaya kadar geçmek isterseniz, şeriattan hiç şaşmayınız. Onun üzerinde dosdoğru kalınız. Sırat köprüsünde nur istiyorsanız, namaza çok dikkat ediniz. Cennette köşklerinizin çokça olmasını isterseniz, İhlas suresini bolca okumaya devam ediniz. Böylece hangi nimeti isterseniz onun sebeplerine yapışınız. Zira bu sebepler, nimetler şekline girerek size arz olunacaklardır. (87)
-Mahremi olmayan bir erkek veya kadınla herhangi bir (gayrimeşru) ilişki kurmak günahtır. Mesela; bakmak, gönül eğlendirmek için konuşmak, onu memnun edebilmek için, onun tabiatına uygun olarak kendi şekil ve davranışlarını değiştirmek veya konuşmasını kibarlaştırmak ve yumuşatmak gibi. (92)
Seha Neşriyat, 1989 basım, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder