16 Mayıs 2025

EVLİLİK VE AİLE – HÜSEYİN OKUR

-Nişan İslam hukukunda ‘hıtbe’ kelimesiyle ifade edilmiş ve bizim örfümüze de nişan olarak geçmiştir. Nişan, “iz, belirti ve alamet bırakmak” anlamında kullanıldığından, birbirleriyle evlenme isteklerini bir söze bağlayan kız ve erkeğe evlenme arifesinde olduklarının bir göstergesi olarak yüzük takılmış ve bu yüzük de o kişinin evlenme basamağında olduğunun bir nişanı olarak addedilmiştir.

-Nişanlıların bir araya geldiklerinde rahat hareket edebilmek için haram işlememek adına kendi aralarında “dini nikâh” kıydırmaları İslam hukukunun öngördüğü mahiyette bir nikâh olmadığı gibi birçok sakıncayı da beraberinde getirmektedir. Çünkü İslam hukukunda sadece görüşmek, konuşmak için kıyılan nikâh türü yoktur.

-Peygamber Efendimiz(sav): “ Bir şeyi aşırı sevmen seni kör ve sağır yapar” ( Ebu Davud, Edeb, 125) buyurur.

-Bazen nişan evlilikle sonuçlanmayabilir. Şayet nişanın sona erdirilmesi karşı tarafı mağdur etme düşüncesine dayanıyorsa günah işlenmiş olur.

-Allah Teâla hangi eşi seçeceğimizi bilip yazdığından dolayı seçmiyoruz; Allah onu seçeceğimizi bildiği için yazıyor.

-Denklik evlilikte uyumu sağlamak için kabul edilmiş bir tedbirdir. Burada esas olarak aranan denklik, kadının erkeğe denk olup olmaması değil, erkeğin kadına denk olup olmamasıdır. Yani bir erkeğin evleneceği kadına Müslümanlık, dindarlık, hür olma, meslek ve zenginlik gibi niteliklerde denk durumda bulunmasıdır. Bu itibarla denklik, İslam’da sadece kadından yana, onun ve ailesinin onurunu korumayı hedefleyen bir güvencedir.

-Mesela baba ve dede tarafı gayr-i müslim veya ateist olan bir erkek, baba ve dede tarafı Müslüman olan bir kadına denk sayılmaz. Eğer kızın velisinin izni olmadan böyle bir evlilik akdi kurulmuşsa yine velinin bu akdi hâkim huzurunda feshettirme hakkı bulunmaktadır. Ancak kadında hamilelik zuhur etmişse artık evliliği feshettiremez.

-İslam âlimleri örf ve âdeti, “Aklıselimin üzerinde ittifak ettiği ve halkın devam ettire geldiği şeylerdir” şeklinde tarif etmişlerdir. Ayrıca örf ve adette dikkat edilecek husus, “Dinen ve aklen güzel, selim akıl sahipleri yanında kabul edilebilir” olmasıdır.

-Bir kimsenin başkasının evinin içine pencere veya anahtar deliği gibi yerlerden bakması, içerdekileri gözetlemesi haram kılınmıştır. Çünkü bu davranış, bakan açısından bir ahlaki düşüklük, bakılan için de bir mahcubiyet ve huzursuzluk kaynağıdır.

-“Aile” kelimesi dilimize Arapçadan geçmiştir. Çok gariptir ki bu kelimenin sözlük anlamlarından biri de “geçim sıkıntısı”dır. Arapça ’da “ale” kelimesi bir kişinin yoksulluk ve fakirlik çekmesi demektir. Kelimenin bu etimolojik yapısı genel olarak ailelerde geçim derdi diye bir problemin varlığına işaret etmektedir.

-Nitekim Kur’an-ı Kerim’de insanın “a’la-i iliyin” ile ifade edilen en yüce bir mertebe ile hayvanlardan daha aşağı bir derece olan “esfel-i safilin” arasındaki bir mertebe olmak üzere “ahsen-i takvim” yani en güzel kıvamda yaratıldığı bizlere bildirilmiştir.

-İslam âlimleri ismi kimin koyacağı hususunda bazı tavsiye ve önerilerde bulunmuşlar ve öncelikle hak sahibi olanın baba olduğunu beyan etmişlerdir. Şayet baba ölmüşse bu hakkı kullanma yetkisi annenindir.

Semerkand Yayınları, 2013 basım, 1.baskı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...