*Süleyman Hilmi Tunahan’ın talebesi olan Ali Erol’un S. Hilmi Tunahan’ın sohbetlerini ve vaazlarını anlattığı bir eser.
-Avam-ı nas havası içinde Yunus Emre’den söz eden birine: “Yunus Emre ne yapmış. Vahdeti vahdette aramış. Köşesine çekilmiş kendine hizmet etmiş. Biz vahdeti kesrette, Rıza-yı Hakkı halk arasında, halka hizmette arıyoruz. Enbiya-ı Mürselin yolundayız buyurdular. (20)
-Nakşi yolunda zikir, hafidir cehri değil. Bu yolun büyüklerine diğer tariklerden mürşid olarak ziyarete gelenler, mürid olarak avdet ettiler. 12 tarik cümlesi haktır. Lakin İmam-ı Rabbani yolundan gayri cümlesinin nuru halen kesilmiştir, münkatı olmuştur. (29)
-Ana meme verdikçe çocuk büyüdüğü gibi nefis de arzularına uyuldukça büyür. Hatta veli olsam peygamber olsam der. Nefs-i emmare ancak rabıta ile terbiye olur. (33)
-Ezmanın tebeddülü ile ahkam tebeddül eder sözü küfürdür. Ezmanın tebeddülü ile şer’i ahkam değil, dünyevi ahkam yani âdet ve ahval tebeddül eder. Okka yerine kilo, dirhem yerine gram, arşın yerine metre kullanılıp ve cübbe yerine ceket giyildiği gibidir. Ahkam-ı İlahi değişmez. Kıyamete kadar sabit ve bakidir. (39)
-İyi rüya görüldüğü zaman bir Fatiha üç İhlas-ı Şerif okuyup Rasulullah’a hediye edilir. Uzak zamanda gelecekse yakında zuhuruna sebep olur. (40)
-Vasıta içerisinde Kur’an ve evrad-ı şerif okunmaz. Zira cünüp ve hayızlı kişiler bulunabileceğinden ruhaniler razı olmayıp, felakete sebep olur. (41)
-Zaruret olmadan avret yerine bakmak, başkasına bakmak gibi günah. Zaruretsiz, avret mahalline nazar etmek feyz ve bereketi azaltır. (49)
-Rabıtasız kimseye ilim talim etmek, düşmana silah vermekten farksızdır. Zira ehl-i nefistirler. Heva-yı nefsaniyyesine dünya menfaatine alet ederler. Bu sebeptendir ki, büyükler dini dünyaya alet edenlerin elinden mevkiini alıp ehline tevdi etmeli, demişler. (49)
-Vaktinde kılınan namazda cemal-i ilahi, rıza-i ilahi ve mağfiret-i ilahi vardır. Geç kılınan namazda bunlar birer birer zail olup, sadece mağfiret kalır. (50)
-Emir vermeye alışmayın. Ben validenizden su dahi istemem. Emir vermekle sözün ruhu ölür. İhbar, emirden daha müessirdir. Misal; “Benim oğlum sigara içmez değil mi?” gibi. (52)
-Haccacın zulmü yok, evliyadır. (57)
-Ehemmi mühimme takdim ederek yatsının ve ikindinin sünnetlerini terk ile ders okumaya devam ederiz. (67)
-Halisan; amellerinde halis ; Muhlisan; İtikadında halis, ehl-i sünnete uygun demektir. (76)
-Evliya-yı İzam müttekiler ve asfiya, eğer cenaze namazında secde olaydı helak olurlardı. Zira ölüm Cenab-ı Hakkın tecelliyatıdır. Ve işte sizden birini buraya yatırdım demektir. Sevgililerini siyanet için bu namazda secde yoktur. (79)
-Nureddin, Nurullah gibi nur ile alakalı isimlerin sahipleri, belalara maruz kalıp hayatları çilekar olur. Zira nur, Cenab-ı Hakkın zatının ismidir. (83)
-Kafirin hem zatına hem fiiline, müminin yalnız fiiline lanet edilir. (87)
-Menkul ve gayrimenkul malların sigortası caizdir. Lakin hayat sigortası, Cenab-ı Hakk’a karşı yakışıksızdır. (88)
-Rabıta geçen zaman ömre sayılmaz. Ömür dünya ile ölçülüdür. Rabıta ise uhrevidir. (88)
-Namazlarda iki rekat dört rekat diye tayin etmemeli. Cenab-ı Hakkın kaç rekat mükafat vereceği belli olmaz. İki rekata iki bin rekat dört rekata dört bin rekat ve daha fazla sevabı verebilir. (92)
Ertu Matbaası, 1995 basım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder