02 Mayıs 2025

İMAJ VE HAKİKAT – ALPER GÖRMÜŞ

-Özden Örnek: “İhtilali duyduğum anda bende bir şok etkisi yapmıştı. Ülkemizde bir ihtilal olabileceğine inanamamıştım. Sorunlarımızı Güney Amerikalılar gibi değil, tartışarak çözeceğimize inanıyordum. Hele cumhurbaşkanı ve başbakanın tutuklanmaları beni buz gibi yapmıştı. Daha 17 yaşındaydım ama demokrasinin her şeyi halledebileceğine inanmıştım. Öyle eğitiliyorduk.”

-Özden Örnek’ten Ecevit’e: Yeni seçilen kişinin ülkenin kaderiyle senelerce oynayacağını her başa gelişte bir felaketin yaşanacağını hiç kimse tahmin edemezdi.

-Özden Örnek’in Kuzey Deniz Saha Komutanı olarak görev yaptığı döneme dair notları, İlhami Erdil’in Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğu bu dönemin Deniz Kuvvetlerinde bir “yolsuzluk fırtınası” olarak yaşandığı izlenimi uyandırıyor: 1999-2001 arasındaki günlüklerin en az dörtte üçü yolsuzluklara dair.

-1999 yılında bilhassa İstanbul’da ve sivil kişiler arasında İlhami Paşa ve ailesi hakkında çok fazla dedikodu vardı. Onlar da bu dedikoduları duyuyor ama hiç umursamadan yaşıyorlardı. Hatta bir keresinde eşi Sevil’e “Nasıl olsa görevdeyken bize bir şey yapamazlar, görevden sonra da bizim Bahriye umurumuzda değil” demiş.

-Genelkurmay Başkanı ve eşi onuruna Harp Akademileri komutanı tarafından verilen akşam yemeğine katıldık. Yemekteki ilginç sahneler Genelkurmay Başkanı ile Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Hilmi Özkök arasındaki konuşmalar ve davranış şekilleriydi. Org. Kıvrıkoğlu, Hilmi Özkök’e onu hiçe sayar gibi muamele ediyor, her fikrini tersliyor ve bazen de onunla alay ediyor. Bence utanç verici davranışlardı. (20 Mayıs 2002)

-Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’ndan Özden Örnek’e: “Ben donanmanın bu yüzden İzmir’e gitmesini istedim. Zira siz hepiniz İstanbul civarında yaşadığınız için iş adamları ile içli dışlı oluyorsunuz ve onlarda sizleri kullanıyor”

-31 Temmuz 2002: Son gündem maddesini takiben sabah oturumuna son verilerek Anıtkabir’i ziyarete gittik. Bu ziyaretin nedenini anlamak oldukça zor. Sorarsanız size muhakkak bir Atatürkçülük dersi vereceklerdir ama ziyaretin anlamını izah edemeyeceklerdir. Atatürk’ün ikide bir rahatsız edilmesindeki sebepleri anlamak pek kolay değildir.

-25 Ağustos 2000: Bu insanlar o kadar fazla ileri gitmişler ki paraları sayesinde her şeyi yapabileceklerini zannediyorlar. Hep askere yanaşıyorlar ve bizleri başkalarına karşı bir aracı ve silah olarak kullanıyorlar. Bunu gören asker de pek yok. İstedikleri hep asker darbe yapsın ve onlarda bu darbe vesilesiyle paylarını alsınlar. (Bu satırları, Org. Nahit Şenoğlu’nun Levent Camii’nde yapılan cenaze töreninde karşılaştığı Yılmaz Ulusoy’u hatırlatarak yazıyor)

-Bugün 4 Kasım 2002, şanssız ce uğursuz bir gün. Sabahleyin öğrendiğimiz seçim sonuçlarına göre AKP ezici bir çoğunluk sağlamış oluyor ve Anayasayı değiştirme yetkileri oldu.

-Silahlı kuvvetlerde hangi büyük ihaleyi kurcalarsanız altından REYSAŞ ve Ulusoy çıkar. Bunu herkes bilir ama kimse tedbir almaz.

-Ak Partinin dinci bir parti olmasına rağmen bu katılmayı bu kadar arzu etmesinin altında ulusal yarar haricinde bir düşünce olması gerekir. Zira “millet yok ümmet var” diyen bir zihniyet başka türlü düşünemez. Benim kanaatim istediklerini yapabilmek için kendilerine yasal bir zemin yaratmaya çalışıyorlar. Çünkü AB’ye girdiğimiz takdirde her türlü düşünce kısıtlamaları kaldırılacağı gibi Silahlı Kuvvetlerde pasifize edilmiş olacak. Esasen bu düşünceye göre girmeye gerek yok. Girer gibi yapmak bile Silahlı Kuvvetleri pasifize etmek için yeterli olacaktır. Her türlü muhalefette gerekçe AB kabul şartlarına uymak zorunluluğu olarak ortaya çıkacaktır.

-26 Aralık günü Yaş toplandı. Kanaatimce bu toplantı bir tarihi toplantı niteliğinde oldu. Birinci olarak Başbakan Abdullah Gül ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül irtica nedeniyle ordudan atılan subay ve astsubayların listesine imza atmadılar ve şerh koydular. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök önce çok şaşırdı sonra kendini toplayıp “karar sizin” dedi. Bunun üzerine şura üyelerinin bombardımanı başladı ama adamlar kararlıydılar; Nuh dediler peygamber demediler. Çok ağır laflar söylendi. “Siz böyle yapmakla irticaya prim verdiğinizi, ilan ediyorsunuz”, “Siz imza atmamakla silah kuvvetler ile olan bütün bağlarınızı koparıyorsunuz”, “Bu yetki anayasal haktır ona karşı geliyorsunuz” gibi sözler söylendi. Ama hiç tınmadılar.

-27 Aralık 2002: Toplantımızdan önce Irak, sonra Kıbrıs konusunu tartıştık. Memnuniyet vericidir ki herkes aynı şekilde düşünüyordu. Kısaca herkes, Irak’a fiilen girilmesini, Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün benimsenmesini tavsiye ettiler. (Bu nokta çok önemli. Komutanlar kendi aralarında “Irak’a girelim” fikrini savunuyorlardı ama kamuoyuna bunun tam tersi bir izlenim vermeye çalışıyorlar, böylece hem kendileri hakkında “anti-Amerikan, ulusalcı” bir imaj yaratıyorlar, hem de hükümetin “Amerikancılığı”nı halka göstermiş oluyorlardı.

-Özden Örnek’ten “Toplumsal Durum Analizi ve Öneriler” isimli taslak:

1)Özetle, ABD mevcut konjonktürde dünyanın köktendinci İslam ülkelerine transformasyon sonrası örnek alacakları Müslüman, demokrat, Batı yanlısı ve küresel ekonomiye entegre olmuş bir model olarak Türkiye’yi göstermiştir. Ancak Türkiye’nin Atatürkçü laik zırhının ortadan kaldırılması ve cumhuriyet gemisinin omurgası ile oynanmasının ne denli riskler taşıyabileceğini değerlendirememiştir. Zira Türk devrimi ne Karl Marx’ın Ekim Devrimine; ne de Humeyni’nin İslam devrimine benzetilebilir. Çünkü Türk devrimi yarattığı Rönesans ve Reform ile 7.yüzyıl koşullarında yaşayan yok olma aşamasındaki bir milleti 15 yılda 20.yüzyıla taşımıştır.

2)Demokrasiyi bir araç olarak kullanıp, azınlığın çoğunluğa tahakkümü gerçekleştiğinde İslam’ın pratikte kamu ve sosyal her platformunda tam olarak yaşanması ve yaşatılması sağlanacaktır.

3)Caydırıcılık: Hayati önemde olan bu tedbir “bir ve bütün olduğumuz”un her zaman ve her yerde gösterilmesidir. Aynı dili farklı kelimelerle de olsa konuşmak çok etkilidir. 28 Şubat’ta olduğu gibi Sincan’da tankların geçişine benzer hareketlere zamanı gelince başvurulmalıdır.

4)Saadet partisini bir şekilde harekete geçirmek. (6 Eylül 2003)

-OYAK geçtiğimiz Ağustos TÜPRAŞ’ın özelleştirmesine talip olmuş. Ancak Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları karşı çıkarak genel kurulda aksine karar alınmasını sağlamışlar. Bence bu vatana ihanet ve OYAK üyelerine ihanettir. (OYAK, TSK’nın hükümetlere karşı mücadelesinde bir parasal kaynak sayılıyor ve daha da büyümesi yönünde inisiyatif göstermeyen komutanlar ‘vatan ihanet’le suçlanıyordu.)

-1 Ekim 2003 TBMM Resepsiyonu: “Yapılan konuşmalar çok ilginç. Basın duymak istediklerini tekrar soruyor. Cevabın ne olduğunu bile bile gülerek soruyorlar”

-8 Ekim 2003 İHL ile ilgili yasa tasarısı hazırlanır ve olaylar gelişir. Özden Örnek : “Kocaeli Üniversitesi rektörünü aradım ve orada rektörler olarak bu işi hemen ve sert bir şekilde protesto etmelerini arkalarında olduğumuzu söyledim”

-30 Ağustos 2004: “Bir taraftan İslamiyet’in günün şartlarını karşılamadığı ve reform geçirmesi gerektiğinden bahsederken sanki Atatürkçülük ilelebet yaşayacakmış gibi davranıp ilkelerini tartışmaya dahi açmıyoruz”

Etkileşim Yayınları, 2012 basım, 1.baskı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...