-Bugünkü bilgime göre –ki bunu gerçeğe oranla çok yoksul buluyorum- genç Batı uygarlığını değişik coğrafi ve iktisadi şartlar altında gerçekleşen devamı olarak görüyorum. Bu anlamda İslam bilimleri Yunan bilimlerinin bir devamı olarak gelişti. Diğer taraftan Yunan bilimlerinin temellerinin eski Mısır ve Babil bilimlerine dayandığını, bilimler tarihi yavaş yavaş ortaya koyuyor. (22)
-Küresel trigonometri bugün tanıdığımız şekliyle İslam matematikçilerinin 10.yüzyılın sonu ile 11.yüzyılın başlarında gerçekleştirdikleri başarıdan ibarettir. 13.yüzyılın ilk yarısında Nasirüddin Tusi küresel trigonometri ile düzlem trigonometrisini astronominin bir kolu olmaktan kurtararak yeni bir bilim dalı olarak kurdu.(30-31)
-Bugüne kadar ulaşılan araştırma sonuçları gelişmenin her bilgi alanında 15.yüzyılın sonuna kadar devam ettiğini, Müslümanların Yunanlılardan aldıkları bilimleri geniş ölçüde geliştirdikleri, bazı bilimleri ilk defa kurdukları biliniyor. Ciddi bir duraklamanın ancak 16.yüzyılın ikinci yarısında kendisini gösterdiği gerçeğine inanmaya zorluyor.(33-34)
-Avrupa’da bilimde küçük adımlarla yaratıcılık dönemi 16.yüzyılda başladı ve Avrupalılar İslam dünyasını 17.yüzyıldan itibaren geçmeye başladılar.(36)
TÜBA, 2004 basım, 1.baskı, Akademi Forum 29
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder