-Yanlış bir şey yaptığınızda kimse bilmese bile içten içe suçluluk duyabilirsiniz. Mensubu bulunduğunuz grubun ortak değerlerinde bir şeylerin kökten yanlış olduğunu fark ettiğinizde utanç hissedebilirsiniz. Bunlar vicdanın alametleridir. Hür irade ve şahsiyetin alametleridir. Ne var ki kötülüğün ne olduğuna dair ortak toplumsal uzlaşı narsistik gruplarca dönüşüme uğratılır ve sözgelimi hırsızlık veya katliam nedeniyle duyulması gereken utanç, ahlaki çözülme yoluyla iptal edilir. Başka insanları bağlayan ahlak kaideleri o grubu bağlamaz. Grup kendi hakikatini, ahlak ve doğrularını üretir. Böylece içinde yaşadığı toplumdan uzaklaşır, genel insan nüfusu için katlanılmaz olan gayri ahlaki edimleri meşrulaştırır. Kötülük artık o grup içinde görünürlüğünü, görür görmez anlaşılırlığını kaybetmiştir. (23)
-Kişinin bireysel varlığının bütün sonu ve gerilimlerinden yüzgeri edilerek bir mekanizmanın dişlisi haline getirilmesi, ancak onun kişiliksizleştirilmesiyle mümkündür. Soru soramayan, kötülüğe itiraz edemeyen ve ancak mensubu olduğu grup varlığının bir aksamı olarak varlık gösterebilen kişi zaten çöpe dönüştürülmüştür. İşlevi tamamlandığında kaldırıp atılacak, yeri geldiğinde feda edilecek bir çöp. Bireylikten çıkarılma kişinin kendi hesabına düşünmesini önler. Bundan sonra o kişi grup düşüncesini, kendisi yerine düşünülmüş ve ona ezberletilmiş olan ortak ezberi kendi fikri olarak benimser. Duygu ve ruh dünyasını "habis narsizmden mustarip kibirlerinin akıllarını eksilttiği kişilere" emanet vermekle, iradi bir varlık olmaktan çıkar ve kendi kendisini çöpleştirir. (54)
-Kapitalist piyasa ekonomisinde değerli olduğumuz kadar kazanmıyoruz, kazandığımız kadar değerli oluyoruz. Oysa popüler kültür ekran yarışmalarıyla bütün sıradanlığına rağmen özel, keşfedilir ve başarılı olabileceğimizi anlatır bize, hepimiz hayatımızın hikayesini değiştirebilir, bir kahramana dönüşebiliriz. Zaten sosyal medya minyatür şöhret ve kahramanların adeta geçit resmi yaptığı bir yer. (78)
-Başarı açlığı ve hırsı, sevme ve sevilme ihtiyacının önüne geçtiğinde, bir kültür cinnet geçiriyor demektir. (80)
-Kültürel hikaye, mit ve efsaneler,geçmişte atalarımızın dert ve tasalarla nasıl başa çıktığını bize aktarır. Türküler, deyişler, kıssalar zor zamanların altından nasıl kalkacağımız konusunda bize kılavuzluk eder. İçinde soluk alıp verdiğimiz kültür, bizi tarih içinde bir yere yerleştirir, nereden gelip nereye gitmekte olduğumuza dair bir yön ve anlam duygusu sağlar. Yaslandığımız ortak bir kültür varsa, onca yıkıntıdan sonra, kalıntıları üzerinden yeni bir dünya inşa edebiliriz. (179-80)
-Bir zorluktan savaşarak çıkan insan aynı kalamaz. Bir çöl rüzgarı saçlarına değmiştir. Ruhundaki fırtına bir şeylerin yerlerini değiştirmiştir. Hayatın esrarı, gaybın bilinmezliği onu çoktan bir hikmet yolculuğuna çıkarmış ve bulunduğu duraktan daha ileride bir yerlere taşımıştır. Artık o daha güçlüdür, hem kendi kuvvetlerinin daha çok farkındadır hem de zorlukla baş etmek için yeni melekeler geliştirmiştir. (210)
-Acı bizim başımıza gelen olaydır, ıstırap ise başımıza gelen olaya atfettiğimiz anlamın bizde yarattığı olumsuz sonuçtur. Çoğu zaman bizi mutsuz eden şey, yaşadığımız olay değil bizim ona verdiğimiz anlam, ona bakış açımızdır. (234)
Kapı Yayınları, 2017 basım, 1.baskı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder