22 Mayıs 2025

KAYIP ARKADAŞ - KEMAL SAYAR

-"Hükümetler Afrika'da önce beslenme ve barınma sorununu çözmeli; özgürlükleri sağlamak sonra gelir" diyen bir Batılı diplomata, Afrikalı bir kadının verdiği cevap çok manidardır: "Konuşma özgürlüğüm olmazsa, ekmeğimi kimin çaldığı hakkında nasıl konuşacağım?" (13)

-Mesele geçmişe dönmek ve oradan kendimize bugün yoksun olduğumuz değerleri çıkarıp yapıştırmak değil, burada ve şimdi kalarak kendimizle yüzleşmek, "olmak cesareti"ni gösterebilmektir. İnsanın ve milletin ruhsal esenliği, ne kadar acı verici de olsa hakikatle yüzleşebilmektedir. (89)

-Suçlama sorumluluğu üzerinden atmaya yarar, sorumluluksa yanlış giden bir ilişkide kendi payımızı görebilmeyi. (110)

-Muhatabım benim yansıtmalarımdan ibaret değil, benim ihtiyaçlarımı giderecek bir nesne hiç değil, onunla buluşmaya giderken ondan olmasını istediğim gibi olmasını değil de kendi biriciklik ve saygınlığı içinde kendisi gibi olasını dileyebilirim ancak. Onda kutladığım şey bana benzerliği değil, tam aksine benden farklılığı ve başkalığıdır. Onun iç dünyasını tam manasıyla bilemem ancak onu bilmeyi ve anlamayı deneyebilirim. (119)

-İnsana yapılacak en büyük kötülüklerden biri ona karşı kayıtsız kalmaktır. Kayıtsız kalmak onun insanlığını azaltmak, onun haysiyetini zedelemek demektir. Kayıtsızlığın bir biçimi de onu biricikliğini tanımamak için onun iç dünyasının zenginliğini görmezden gelmektir. (124)

-Modern tıp hastalığa ardındaki toplumsal anlamı da hesaba katarak bakmak yerine, bir organın düzeltilmesi gereken işlev bozukluğu olarak bakıyor. Tıp bilimi insanın ölümlülüğünün kabullenmekte ayak direttiği oranda “bir can çekişme olarak hayat” uzuyor. (173)

-Mutluluk halinin peşinde değiliz artık, mutluluk arayışındayız. Asla olmamış olanı ele geçirme ve onunla tatmin olma arzusundayız. Negatif mutluluk, kendini kandırmanın mutluluğu. Kişinin tekamülüne izin vermeyen, onun kendisini maddi mutluluğun çocuksu hazzından daha işleri taşımasına izin vermeyen bir ticari mutluluk. Kendi içine gömülmüş benzer hazcı hayatlarımız için bir meşruiyet kılıfı. Gayri safi milli hasıla yükselirken arkada içi boşalmış bireyler bırakır. Mutlu ve içi boş insanlık. Tamahkarlık en büyük güdüsü haline gelmiş, onu hep daha ilerilere doğru zorlamaktadır. Daha fazlaya, daha büyüğe, daha hızlıya. Tamahkarlık nihayet duyguları da muhasara altına almış ve yaşam guruları eliyle bizi birer duygu obezine dönüştürmüştür. En iyi yemeği yer, en iyi tatili yapar ama hayatın gizli saklı lezzetlerine güvenmeyiz. Yaşam tarzı pornografisinin bütün amacı haset uyandırmak, kıskançlığı teşvik etmektir. (184)

-Hayatın “Google”laştırıldığı bir zamanda, arama motoru bizim neyi ne kadar bilmemize müsaade ediyorsa o kadarını biliyoruz. Biz google’ın müşterileri değil ürünleriyiz: Eğilimi, merak ve tercihleri reklam verene satılan ürünleriz. Biz onu kullandığımızı sanırken, o bizi kaydeder ve hakkımızda profil oluşturur. (191)

-Carpe Diem’in “anı yakala” felsefesinin kutsanması, isyankar ve hazcı bir “şimdicilik” hareketi olarak başladı. Gelecek hakkında endişe yolculuğunun rengini verdiği düzen karşıtı bir Zeitgeist’i yansıtıyordu. Bugün ikinci dalga bir “şimdicilik”ten bahsediliyor. Parlak bir gelecek politikasının yerini neşeli bir bugün vaadi sunan tüketimcilik aldı. (207)

-Görmek ve bakmak aynı değil. Görmekle etrafındaki dünyayı gözlemler, onun farkına varırız. Bakmakla dünyaya bir anlam veririz. Göz görür, bakış ise toplumsal olarak inşa edilir. Sadece gözlerimizle değil zihinlerimizle de görürüz. (219)

-Üstünlük artık takvada değil, cüzdan ve egoların şişkinliğindedir. Batıcı tedrisatın elinde yönü şaşırtılmış garpzede, dedelerinin ruhunu yasladığı güvenlik kaynaklarından nasıl utanır hale geldiyse, haram/helal bilmeyen tamahkar muhafazakar da kendi yoksul geçmişinden, esmerliğinden, şimdi ona eziklik gibi görünen eski tevazuundan utanır haldedir. (222)

-Herşeyin fotoğraflanabilir olduğunu düşündüğümüz bir dünyada fotoğraf çeken gözün doymazlığı da dünyamızın sınırlarını değiştiriyor. Yeni bir görsel nizam getiriyor fotoğraf, neyi gözlemeye hakkımız ve neyin bakmaya değer olduğuna dair algılarımızı değiştiriyor. Bir dil bilgisi, yeni bir görme etiği. “Fotoğraf” diyor Susan Sontag, “dünyayı bir imgeler antolojisi olarak kafamızın içine sığdırabileceğimiz yolunda büyüklenmeci bir sonuç doğuruyor.” (236)

Kapı Yayınları, 2016 basım, 1.basım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...