-Kur’an-ı Kerim’de yeni teknik bulguları aramak, bir taraftan onun bazı işaretleri verdiği kısa bilgilerle yeni buluşları, ilmi ve teknik keşifleri karşılaştırmaya çalışmak çok nazik, bir ölçüde de tehlikeli bir harekettir. (İçinde bulunduğumuz yüzyılda bu konuda en büyük gayreti Mısırlı büyük bilgin Tantavi Cevheri ünlü tefsiri “Cevahiru’l-Ku’an”da göstermiştir.) Çünkü araştırmaların ve buluşların bugün çok kesin ve açık gibi gelen, ispatlanmış gerçekler diye bilinen sonuçlarının tamamen değişme ve kesin sonuçlar diye ileri sürülen teorilerin şaibeli olma ihtimali çok kuvvetlidir. İlim ve araştırma tarihinde bu durum çeşitli kereler görülmüştür de. Hatta iyiniyetli olunduğunda, bir ölçüde yararlı olduğundan şüphe olmayan bu çalışmaların Kur’an-ı Kerim’i ana konusundan ve amacından uzaklaştırma tehlikesi ve bu tür gayretleri gösterenlerin modern ilmi keşiflerden korkmaları mahzuru da bulunmaktadır. Eski Yunan felsefecilerinin görüşlerini Kur’an-ı Kerim’le bağdaştırma çabaları ve meşhur tarihçilerin anlattığı olaylar üzerinde bazı eski tefsir bilginleri de aynı hatayı işlemişlerdir. (45-46)
-Kur’an-ı Kerim’de önceki peygamberler ve geçmiş milletler hakkında anlatılan olaylar onun apayrı bir mucizesidir. Mucize oluş yönü; Hz. Peygamber için bu bilginin kaynağının ve bu rivayetlerin ana çıkış yerinin, ilahi bilginin kendisine vahiy yoluyla akmasından, gaibden haber verilmesinden (vahiyden) başka bir şeyin olmamasıdır. Peygamber Efendimiz (sav) okuma-yazma bilmez (ümmi) idi. Bu olayların ve anlatılan hikâyelerin çoğu, hatta hepsi Mekke’de inen surelerde anlatılmıştır. Mekke’de ise bütün tarihçilerin görüş birliğiyle bildirdiklerine göre hiçbir Yahudi ve Hristiyan bulunmamaktaydı. İncil hakkında bilgisi olan Varaka b. Nevfel, sağlam rivayetlere göre daha peygamberliğin geldiği birinci yıl içinde ölmüştü. Hicretten önce iki Hristiyan’ın peygamberimizle karşılaştığı anlatılmaktadır. Biri rahip Bahira, diğeri ise Addas’tır. Bahira ile Suriye’nin Basra şehrinde, Addas ile de Taif şehrinde karşılaştığı bildirilmiştir. Fakat birincisi ile karşılaşma birkaç saat, ikincisi ile karşılaşma ise birkaç dakikadan fazla sürmemiştir. Birinci görüşmede Efendimiz 13 yaşındaydı. Bu kadar küçük yaşta ve bu kadar kısa bir görüşme sonrasında (lisan farkı da olmasıyla birlikte) 23 senelik peygamberlik süresince bizzat Yahudi ve Hristiyan kaynakların yetersiz oldukları, son derece etraflı, sağlam ve özgün bilgileri bu derece derinlemesine, eksiksiz olarak Bahira'dan aldığını aklı başında bir insan söylemeye cesaret edebilir mi? Addas ise bilgili bir kimse değildi. Onun kendisi Müslüman olup peygambere tabi oldu. (48-49)
-Mucize, normalüstü, olağan dışı bir biçimde sadece Allah'ın kudretiyle bir peygamberin peygamber olduğunu onaylamak için meydana gelen ve insan aklının onun görünürdeki neden ve nasılını çözmekten aciz kaldığı şeye denir. Önceden verilen haberlerin zamanı geldiğinde teker teker aynen ortaya çıkması bir mucizedir. Bu önceden haber verme hadisesinde mucizeliğin iki yönü birleşmektedir. Biri (görünüşe göre) elverişsiz, uygunsuz durum ve şartlarda, tahminden çok uzak ve çok önemli olayların sadece peygamber tarafından bilinmesi ve meydana gelmeden önce ona haber verilmesi, diğeri ise bu haber verilen şeylerin, olduğu gibi meydana gelmesi, ortaya çıkmasıdır. (69-70)
-Kur'an-ı Kerim'den yararlanmayı engelleyen kötü ahlaki ve ruhi engellerin başlıcaları şunlardır: Tekebbür (112), Karşı koyma / Mücadele (116), Ahireti inkâr etme ve dünyaya tapma. (117)
-Kesin bir inanca ulaşmak için Allah'ın bildirdiklerini kabul etmek için maddi varlıklara ve duyu organlarına bağlı kalıp onun dışına çıkamayanlar, akıllarının kavrayamadığı, mantıklarının erişemediği şeyleri inkâr edenler gerçekte dinin temel yapısını bilmeyenlerdir. Onların din sınırının içine girmeleri çok zordur. (123)
Şule Yayınları, 1995 basım. Çeviri: Yusuf Karaca
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder