08 Mayıs 2025

MERZİFONLU ŞEYH ABDÜRRAHİM RUMİ – BERİN TAŞAN

 -Abdurrahim Rumi’nin Akşemseddin’le olan dostluğu daha sonraki yıllarda da devam etti. İstanbul’un alınmasından sonra Ayasofya’da yapılan bilginler toplantısında buluştular. Padişah Sultan Murat Han zamanında yaşayan veliler arasında adları hep beraber anılır. (Sultan Murad Han Gazi zamanında dervişlerden Akşemseddin, Şeyh Abdürrahim Rumi ve Akbıyık vardı. Bunların duaları kabul olunurdu. Kerametleri zahir olmuştu. / Aşıkpaşaoğlu Tarihi, Nihal Atsız, 1970, Sf:221) (14)

-Merzifon’dan mürşidine erişmek için ayrıldığında yazdığı bir gazelinin altındaki tarihe göre (Hicri 824, Miladi 1421) Mısır’a 1420-1421 yılları arasında gittiği anlaşılıyor. Bu gazelinde:

“Yine derya gibi cûş etti aşkın

Başımı aşk ile hoş etti aşkın

Kadeh sundu elime içtim anı

Delirdim beni serhuş etti aşkın

Gehi aklım getirip verdi idrak

Gehi bi akıl bihuş etti aşkın

Giderdi levh-i dil’den nakşi gayri

Muhabbetname menkuş etti aşkın

Bu dünyanın yuvasında öterken

Uçurup bir acip kuş etti aşkın

Sürüp Abdürrahim’i himmetiyle

İlleti mürşide tûş etti aşkın”

Demektedir. Bu gazelde özel bir işaretle ayrılan mürşid Şeyh Zeyneddin Hafi’dir. Nişancı ve Hammer tarihinde de Abdurrahim Rumi’nin Padişah Çelebi Sultan Mehmet devrinin tanınmış bilginleri arasında sayılmasına göre Çelebi Sultan Mehmet’in padişahlık dönemi düşünüldüğünde (1413-1421) bu yıllarda bütün Osmanlı ülkesinde haklı bir üne erişebilmek için yaşınında, olgunluk çağına ermiş olduğunu kabul etmek gerekir. Elbette o çağın da olanakları düşünülecek olursa 18 yaşındaki bir şair ve bilginin bütün Osmanlı ülkesinde tanınıp üne kavuşmasının ne kadar zor ve hatta imkansız olacağı tabidir. Bu bakımdan Abdürrahim Rumi’nin Merzifon’dan ayrılış tarihini 1421 olarak kabul etmek tarihi belgelere daha uygun düşmektedir. Abdurrahim Rumi Mısır’da Şeyh Zeyneddin Hafi ile buluşup kısa zamanda onun gönülden dostluğuna ve takdirlerine mazhar oldu. (16-17)

-Abdurrahim Rumi Anadolu’da Şeyh Zeyneddin Hafi’nin kitapları Vasiyetler (Kudüs’te yazılmıştır), Minhacül İrşat (Heratta yazıldı) Şehabeddin Sühreverdi Hazretlerinin Avarifül Maarif, İlm’ül-Hüda adlı kitaplarını, Muhyiddin-i Nevevi’nin kırk hadisi gibi büyük mutasavvıfların kitaplarını okutmak, tercüme etmek ve dershaneler açmak üzere icazet aldıktan sonra Merzifon’a gitmek üzere 1428 yılında Herat’tan ayrıldı. (23)

-Şakaik tercümesinde Şeyh Zeyneddin Hafi’nin Abdürrahim Rumi’ye Herat’tan ayrılırken: “Ol mazharı ateşi aşkı ilahi ile memaliki mezkure ateş saldım” dediği rivayet olunur. Yine Zeyneddin Hafi’nin Abdurrahim Rumi için söylediği şu beyit çok meşhur olmuştur: “Bir aşk kütüğün yaktık / Diyar-ı Rum’a attık” (25)

-Şakaik-i Numaniyye yazarı Bursa Muradiye Medresesinde müderrislik yapmış tanınmış müfessirlerden Mevlana Hayali Şemsettin Ahmet’in hayatı ile ilgili kısımda bu zatın kendi el yazması olan bir açıklamada “kelime-i zikir ve tevhidi kendisine Şeyh Zeyneddin Hafi’nin halifesi olan Merzifonlu Şeyh Abdurrahim’in Edirne’de Camii Cedit’te telkin eylemiş olduğunu” yazmaktadır. (35)

-Osmanlı Müellifleri kitabında Bursalı Mehmet Tahir Bey’in “ancak bir beyti ele geçirilebilen” diye andığı şiirin ilk iki mısraını da güzel bir rastlantı ile 1974 Şubat ayında değerli hemşerimiz Merzifonlu Hasan Birler’den (doğumu 1902) öğrenmiş bulunuyoruz. Şimdilik bir kıtasını bildiğimiz şiir:

“İbtida kıldık kitabe fazlı bismillah ile

Zikrolunsun hem dahi tevhidi zatullah ile

Tövbe Ya Rab hata yoluna gittiklerime

Bilip ettiklerime, bilmeyip ettiklerime”

Hepileri Ofset, İzmir, 1975 basım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...