22 Mayıs 2025

SOSYAL FOBİDEN HAYATA YOLCULUK – KADİR ÖZDEL

-Bugüne kadar yapılan çalışmalarda iki farklı türde sosyal fobi olduğu kabul edilmiştir. Bunlardan biri performans tipi ya da eski adıyla kısıtlı tip, diğeri ise yaygın tiptir. Performans tipinde kişi sosyal kaygıyı sadece performans durumlarında, yani bir şey yaparken yaşar. Örneğin bir konuşma/sunum yaparken ya da restoranda yemek yerken. Yaygın tipte ise kişi bir şey yapıyor olsun ya da olmasın, başkalarının etrafında olmasıyla sosyal kaygı yaşayabilir. Yaygın tipte, performans durumlarının yanı sıra karşılıklı iletişim kurarken, başkalarının olduğu bir yerde dururken ya da toplu taşımayı kullanırken de kaygı yaşanabilir. (25)

-Yaygın anksiyete bozukluğunda da sosyal ortamdan kaçınma görülebilir. Ancak yaygın anksiyete bozukluğunda kaçınılan sosyal ortamla ilgili kaygının odağı başkaları tarafından eleştirilmek ya da mahcup olmaktan çok, kişinin başa çıkamayacağını düşündüğü birçok meseleden biridir. Çünkü yaygın anksiyete bozukluğunda, kişinin yaşamda karşılaşılabilecek birçok sorunla ilgili endişeleri olur. Bu endişeler işteki problemler gibi dışsal sorunlarla da ilgili olabilir, bedensel hastalıklar gibi içsel sorunlarla da. (32-33)

-Sosyal kaygı bozukluğunda dikkat kaynakları büyük oranda çevredeki sosyal tehdidi algılamaya ayrılır. Bunun yanında, sosyal kaygı bozukluğu olan bireylerin, dikkatlerini daha gerçekçi bilgiler verebilecek olumlu sosyal uyaranlardan uzaklaştırdıkları da bildirilmiştir. Bu durumun sosyal kaygı bozukluğunun sürmesinde önemli bir etken olduğu anlaşılmış, dikkatini çevresel tehditten geri çekilmesini öğreten yöntemlerin sosyal kaygı belirtilerinde iyileşme sağladığı gösterilmiştir. (62-63)

-Davranışın düşünce üzerindeki en önemli etkisi, zihnimizin ürettiği olumsuz varsayımların test edilmesini engellemesidir. (100)

-Düşüncenin tahmin niteliğinde olduğu durumlarda, varsayımı test etmeye elverişli olmayan davranışlar o düşüncenin gerçek veya uygun olarak algılanmasına yol açar. (109)

-Ruhsal sıkıntı yaşayan kişilerin düşüncelerinde üç özellik dikkat çeker: Düşüncelerinin yeterince gerçekçi olmaması, ortaya çıktığı bağlama ya da duruma yeterince uygun olmaması ve kişinin uzun vadeli hedefleri bakımından yeterince yararlı olmaması. O halde, zihnimize gelen düşünceleri bu üç özelliğe göre değerlendirebiliriz. Düşünceyi tespit ettikten sonra gerçeklik açısından değerlendirmek için onu nesnel bulgular ve bilgiler eşliğinde inceleyebiliriz. (113-114)

-İnsanlar haksızlığa uğradığını düşündüğünde kafasının içinde kurmaya başlar. Zihninde, yaşadığı olayla ilgili ayrıntılı senaryolar yazar. Bunu yapmamaya çalışmanızı tavsiye ederiz. Çünkü zihinde kurma etkinliği genellikle kişinin duygularını azaltmadığı gibi, aktif problem çözme davranışının ortaya konmasını da zorlaştırır ve kişiyi eylemsizliğe iter. (145)

Epsilon Yayınevi, 2021 basım, 3.baskı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...