22 Mayıs 2025

SOVYET MARKSİZMİ ÇİN MARKSİZMİ VE TÜRKİYE GERÇEKLERİ – İSMET BOZDAĞ

-Nasıl İslamiyet’te devletsiz hilafetin devamı mümkün değilse, Çin’de de Konfüçyüsçülük prensibi olmadan devletin yönetilmesi mümkün olmaz. Çünkü bu tefekkür, Çin’in bütünleşmesini sağlamak ve sonsuza kadar sürdürmek amacından çıkmıştır. İmparatoru da köylüsü de bu düşüncenin getirdiği değer yargıları içinde davranır ve yaşar. (30)

-Bir başka toplum sıkıntıya düşüp ve sıkıntısının çaresini bulmuş. Bu çareye, başka toplumlarda inanabilirler ve benzer sıkıntılar için bu çareyi önerebilirler. Fakat toplum, sormadığı sorunun bu gelen cevabından hiçbir şey anlamaz; bu yüzden bu yabancı fikre sırtını döner. Böyle bir fikrin yabancı toplumda tutması, yaşaması için sürekli olarak bir dış kaynaktan beslenmesi, desteklenmesi lazımdır. Destek bir başına yetmez, ülke içinde o fikrin kompradorlarına da gerek vardır. Ancak bu kültür kompradorları, dışarıdan gelecek buyrukları kendi fikirleri imiş gibi söylemeğe razı olabilirler ve kendi çıkarları için ülkelerinin zarar görmesine göz yumabilirler. Nitekim 1920’lerde komintern ajanlarının ve kültür kompradorlarının sırtında Çin’e giren Marksizm, Çin toplumunu değil Batı toplumunun sancısına bulunmuş ilaçtı, cevaptı. (141)

-Mao’nun ihtilal temeli olarak köylüyü benimsemesi 1920’li yıllardadır. Bu yıllarda ise Mao’nun Marksist teoriyi doğru dürüst incelediği söylenemez, çünkü bunu kendisi açıkça itiraf ediyor. Marx özellikle işçi sınıfı üzerinde durmuş ve ileride bazı yanlışlıklara yol açmamak için de köylü tabakasından dikkatle kaçınılmasını tavsiye etmiştir. Marx’a göre köylü, topraksız da olsa, yoksul da olsa eline küçük bir fırsat geçer geçmez toprak sahibi olmanın yolunu bulur ve küçük burjuvaya karışır. Onun için bunlara güvenilmez. Bu fikir Marx’tan günümüzün (1986) Sovyetler Birliği Başkanı Gorbaçov’a kadar bütün Marksistlerin ortak inancıdır. O kadar ki Lenin, Rusya’da işçinin yanına köylüyü de almak zorunda kalınca Marx’a ters düşmemek için “köylülerin eğitilerek işçi sınıfına sığdırılacağını” söylemek zorunda kalmıştır. Mao’nun bu kadar suni bir fikirle Komünist Parti’sine girmesi gerçek bir cesaret olduğu gibi bu fikrini parti içinde savunması ve hele arkadaşlarına kabul ettirmek için çırpınması, şaşılacak şeylerden biridir. Ancak hemen belirtelim ki, Mao hiçbir zaman Marx’ın işçi sınıfı üzerindeki ısrarına karşı çıkmamış, bu fikri benimser göründükten sonra Çin’in özelliği dolayısıyla, toplumun %70’ini teşkil eden topraksız köylünün ihtilale temel sayılmasında şaşılacak bir şey olmadığını vurgulamıştır. (173)

-Almanlar, Lenin’i bir kapalı vagon içinde Rus topraklarına geçirdikleri zaman kendisinden sadece Rusya’da kargaşa çıkarmasını bekliyorlardı. Ne bu kargaşanın sonunda devleti ele geçirebileceğini, ne bu komşu ülkede sosyalist bir yönetimin kurulacağını hayal ediyorlardı. Asıl daha önemlisi, Lenin’in bizzat kendisi de Çarlık Rusya’sını ele geçirebileceğini ummuş, beklemiş değildi. Lenin ve arkadaşları kendilerini sosyalist ihtilale adamışlardı ve ellerine geçen fırsatları kullanmaktan başka yapacak işleri yoktu. (274-275)

-Toplumlarda “sınıflar” var olmadıkça ne sosyal demokrasi kurulabilir ne liberal demokrasi. Her ikisi için de sınıf şarttır. Liberal demokrasiye burjuva sınıfı sahip çıkacaktır, sosyal demokrasiye işçi sınıfı. Eğer burjuva sınıfı yoksa liberal demokrasi, işçi sınıfı yoksa sosyal demokrasi kurulamaz. Kurma çalışmaları ister istemez bir takım çıkarcıların, maceracıların, heveslilerin eline geçer ve sonunda ceberrut idareye dönüşür. 20.yy içinde dünyada yapılmış liberal ve sosyal demokrasi denemelerine bakınız, ya kapalı sisteme dönüşüp kalmışlar ya da Türkiye’de olduğu gibi her on yılda bir tökezlenerek otoriter rejime muhtaç olmuşlardır. Çünkü parlamenter Batı demokrasisi, sınıflar rekabetinden doğmuş, sınıfların birbirlerine güven verme gayeleri ile gelişmiştir. (293)

-Mao, Komünist Partisine katıldığı 1921 yılında Marksist teoriyi tam anlamı ile belki bilmiyordu. Fakat 1921’den 1950 yılına kadar geçen 29 yıl içinde yalnız bu teori üzerinde çalıştığı, eylemini yaptığı için

Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkanlığına seçildiği zaman teoriyi pratik aksamalarına kadar her noktada en büyük yetki ile bilmekteydi. (306)

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1987 basım, 1.baskı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...