*Vahhabilik doktrinine göre Allah semadadır; O’nun semada oluşu muhkem bir sıfatıdır, bunu inkâr ve tevil eden kadir olur. Yine onlara göre Allah’ın yüzü, eli, ayağı vardır. Ehl-i Sünnet uleması onların bu inanışlarını cerk etmiştir. / M.Şevket Eygi
*Vahhabiliğin bariz çarpıcı sıfatlarından belki birincisi, İslami çeşitliliği kabul etmemeleridir. Ya kendileri gibi selefi-vahhabi itikad ve meşrebine sahip olursun yahut müşrik yâda kâfir damgasını yersin. Hâlbuki İslam ümmeti büyük bir çeşitlilik ve zenginlik içinde bir birlik teşkil etmektedir. / M.Şevket Eygi
-Hulasa-i kelam 261 senesinde Karamita’nın etrafa kıvılcımlar saçan çirkeflik, fesad ve zulüm ateşi 373 yahut 384 senesinde şeriat kılıcının suyu ile bütün bütün sönmüş fakat ilk alevlendiğinde birden bire parlayarak etrafa yayılmış ve İslam memleketlerini cayır cayır yakmış idi.
-Karmatiler 294, 312 ve 361 senelerinde Irak Hac kafilelerini imha ve hele 314, 356, 363 ve 384 yıllarında Beytullah’a giden Hac yolunu kapatarak Hac farizasını edaya mani oldular ve böylece tıynetlerindeki şakiliğin dik alasını gösterdiler.
-Eşkıya hınzırları, Taif katliamından sonra kubbelerin yıkımı sırasında Tercümanü’l-Kur’an Abdullah ibn Abbas (r.a) Hazretlerinin mübarek ve nurani vücutlarını dahi çıkarıp ateşte yakmak üzere mübarek kabirlerini kazmak istediler ise de sandukasının örtüsünü kaldırmalarıyla beraber etrafa yayılan güzel kokudan ürküp, “Bu kabirde pek büyük bir şeytan olmalıdır. Kabrini kazmakla vakit geçirmektense olduğu gibi ateşe varmak daha iyidir” hezeyanlarıyla geri çekildiler. Sonra çokça barut teminiyle müşareünileyhi kabrini berhava etmeyi düşündüler. Fakat bir keramet eseri olarak barut ateşlenmediği için bu fikirden vazgeçtiler. Bu hadise üzerine müşarünileyhin merkad-ı şerifleri birkaç sene sandukasız kalmıştı. Bilahare, merhum Seyyid Yasin Efendi teberrüken üzerine bir sanduka yaptırdı.
-Vahhabilerden 927 sene evvel ortaya çıkan ve 123 sene kadar İslam memleketlerine fısk u fücur kıvılcımları salan Karamita ocağında dair özün özü olmak üzere verilecek malumat bundan ibaret olup bu güruhun ortadan kalktığı tarihle Muhammed b. Abdülvehhab’ın ortaya çıkış tarihi arasında geçen 804 sene içinde Karamita mezhebinin nasıl muhafaza edilip yayıldığına dair tarihi malumat vermeye gerek yoktur. Çünkü Necid, Yemen ve Hicaz beldelerinde yaşamakta bulunan Urban aşiretlerinden bazı cemaat adamlarının diyanet ve mezhepleri ta o zamandan kalma batıl bir itikaddır.
-Abdülvehhab oğlunun ilk ortaya çıkışı Birinci Sultan Abdülhamid merhumun cüluslarını ilk zamanlarında olup o sıralarda Osmanlı Devletinin askerleri Rus ordularıyla boğaz boğaza boğuşmakta idi. Muharebe sonundaki Kaynarca muahedesinde ise Tatarlar’ın ve Kuban nehri sahilinin istiklalleriyle Kılburun. Yeni kale ve Azak kaleleri, Kabartay ve Gürcistan memleketleri ezeli düşmanın elinde kalmış ve her iki memleket ahalilerine verdirilen zararlı imtiyazlar neticesinde devlet ve memleketin vücudunda nice gedikler açılmıştı.
*Zahirde bir ıslah ve tecdid hareketi, bazı müsteşriklerin tarif ve tavsifi ile bir İslam püritanizmi şeklinde zuhur eden Vahhabiliğin iktisadi veçhesi üzerinde pek durulmamıştır. Vahhabi isyanlarında en büyük ail din değil, dünya çıkarı olmuştur. O tarihte Arabistan içlerinde hala yarı mühtedi, yarı vahşi bedeviler yaşamaktaydı. Bunlar cahiliyye devrinde olduğu gibi yağmacılığı, kabile savaşları, yol kesmek, kervan vurmak gibi hareketlerde bulunmayı itiyad edinmişlerdi. Ancak bunlar kronikleşmiş, mevzii çapulculardı. Vahhabilik hareketine paralel olarak kurulan İhvan teşkilatı bedevilerin yağma ve “ganimet toplama” alanlarını bir anda genişletti. Muhammed b. Abdulvehhab’ın akidesine ters düşen Müslümanlar şirke ve küfre düşmüş oluyorlar, dolayısıyla malları heder, kanları helal oluyordu. Vahhabi isyanlarında bu faktörün rolü büyük olmuştur. Birinci dünya savaşında da Hicaz cephesinde, Şerif Hüseyin’in talihsiz isyanında İngiliz casusu Lawrence’in oynadığı rolü herkes bilir de Necid’de Suudilerin nezdindeki İngiliz casusu ve danışmanı Sir John Philby’i pek bilen yoktur. Evet, İngiltere ilk dünya harbinde Osmanlı’ya karşı hem Sünni Arapları, hem de Vahhabileri kışkırtmış insanlara akıl vermiş, para yardımı yapmıştır.
Bedir Yayınevi, 1992 basım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder