01 Haziran 2025

ANADOLU YAKASI - MUSTAFA KUTLU

-Bazı yürekli adamlar ceketini alıp, kapıyı çarpıp çıkıyor. “Helal olsun” diyoruz ama bir yandan da “Nereye gidiyor acaba?” diye merak ediyoruz. Yürekli adamlar azalıyor. Demek ki ahlak çöküyor.

-Memur çocuğunun köylüyü anlaması mümkün değil.

-Bizim bozkırın adamı taşa vursan geri gelmez. Ama ne zaman margarin çıktı mertlik bozuldu.

-Anadolu insanı böyle. İlk aşkını, bir kızla ilk karşılaşmasını anlatırken bu yaşta bile kızarıyor. Edep denilen bu olsa gerektir: Yüzü kızarmak.

-Ben bir sinema düşünürü, bir yönetmen falan değilim. Bu alanda söyleyecek sözüm fazla değil. Ama inançlı biri olarak şunu diyebilirim; sanatta yapılanlar Yüce Yaradan’ı taklit değil, tasdik. Ama irfani olmak şartıyla.

-Ahlak şehirde bitti. Masumiyet bitince o temizlik, o el değmemişlik, o saflık bitince. Geriye ne kalıyor? Kir. Hepimiz cinselliğin hayvani bataklığında çırpınıyoruz. Bırak hareketi bir müstehcen söz duyduğunda yüzü kızaran ne kız kaldı ne oğlan. Oysa ahlakın emaresi yüzün kızarmasıdır. Ar duygusudur. Biz tam tersine yüzü kızaranlarla alay ediyoruz. Ar damarımız çatlamış.

-Eşkıya bir milattır. Artık Yeşilçam’ın bittiğini müjdeler. Her fani oluşumun bir sonu var. Zamanın ruhu değişmiş, yeni bir nesil gelmişti. Sinema ve televizyon hep yenilik ister. Yeşilçam devrini tamamladı, tarihe mâl oldu. Televizyondaki siyah-beyaz filmler bir nostalji, gidenlerin ardından sallanan bir veda mendili.

-Yirminci yüzyılda hayat tarzını tayin eden, insanları yöneten üç önemli alet var. Otomobil, bilgisayar, televizyon. Bilgimiz ve eylemimiz bunlara bağlı. Zamanımızı ve kararlarımız bunlara bağlı. Hız ile hazza dayanan hayat tarzını bunlar idare ediyor ve bizi “tüketim toplumu”nun bir neferi haline getiriyor.

-Birey Batılı anlamı ile “hür” adam demek. Ama biz “kul”uz. Allah’ı, ahireti, peygamberi inkâr etmedikçe bu anlamda hür olunmaz.

-Taşra’da üstü başı dökülen bir adam sana Fuzuli’den gazeller, Karacaoğlan’dan koşmalar okuyabilir. Yunus Emre, Hacı Bayram, Süleyman Çelebi ile yoğrulmuştur. Bu Selçuklu merkezlerinde, şehirlerinde olduğu gibi kervan yolları üzerindeki kasabalarda da vardır.

-Hafıza deyince dijital depolama kapasitesinin akla geldiği bir zamanın insanlarıyız biz. Çünkü hatırlanacak pek bir şey yaşamıyoruz. Hiç hayat bulamıyoruz yaşadıklarımızdan ve hiç başlamadığımızdan sona da ermiyoruz bir yerlerde.

-Heidegger tekniğin insan için en büyük tehlike olduğunu söylemişti. İnsan artık onunla başa çıkamaz. Hatta muhalefet bile yapamaz.

-Bizim memlekette hakikati akıllılar dile getirse ya RTÜK enseler ya hukuk.

Dergah Yayınları, 2012 basım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...