-"3'ü erkek 4'ü kız olmak üzere 7 kardeştik. Urfa Halfeti'nin Ömerli Köyü'nde doğdum. Çiftçi ailesiydik." / Apo
-"Çocukken silaha değil yüca inanışlara yöneldim. Mesela İslamiyet nasıl doğdu? Mesela Hz.Ali nasıl cenk etti. Kur'an'ın ayetlerini epey ezberledim. 33 sureye kadar ezberlediğimi hatırlıyorum." / Apo
-Abdullah Öcalan'ın Atatürk'ten söz ederken yüz hatlarına dikkat ettim. Bakışlarında gerilim yoktu. Atatürk'ün İstiklal Savaşı sırasında Kürtlerle ilişkilerini çok ayrıntılı şekilde incelemiş. Kürtlerin bu savaş döneminde Atatürk'e verdikleri destekten sonraki beklentilerini ce hayal kırıklıklarını uzun uzun anlattı.
-"Kürt sorunu" birçok bilim adamı tarafından "benzine batırılıp ateşlenmiş beze" benzetilir. Kim komşusunda yangın çıkartmak istiyorsa, yandaki bahçede bulunan kuru çalıların arasına attığı bez.
-1806-1912 arasıdna aralıklı şekilde 12 isyan yaşandı ve her biri sert şekilde bastırıldı. Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflaması oranında artan bir isyan dalgası yaşanırken, bu hareketlerin milliyetçilik veya Kürtlük adına değil, daha çok bir pastanın paylaşılması, daha fazla pay elde edebilmek amacıyla yapıldığı dikkatten kaçırılmamalı.
-En önemlileri Şeyh Sait ve Dersim olmak üzere 1940'a kadar toplam 25 isyan, bölgeyi birbirine katar.
-1960-1975 arası ise Kürtçülük akımlarındaki yeni bir dönemi kapsar. Türkiye'deki Kürtçülük akımlarının ilk önemli adımı işte bu dönemde atılır. Kaynak yine dışarıdadır. Irak'tan Barzani adının duyulması ve Türkiye'de de bir bayrak gibi kabul edilmesi, Kürtçülük çabalarının dönüm noktasıdır.
-Molla Mustafa Barzani'nin giderek egemenliğini yaygınlaştırması ve bölgedeki kontrolü arttırılması üzerine 7 Ağustos 1945'te Irak ve İngiliz kuvvetleri; 30.000 asker, 12.000 polis, 25 avcı uçağı ile 5 köyü yok ederler, 50 köyü de yakarlar. İngilizlerin bu harekata katılmasının nedeni petrol bölgelerinin Kürtlerin eline geçmesini engellemektir. Barzani bu savaşta ölümden kılpayı ile kurtulup, Türkiye üzerinden İran'a geçer. Orada Irak ve İranlı 150 Kürt şefi ve Kadı Muhammet ile birlikte Kürt Demokratik Parti (KDP)'yi kurar.
-Türkiye'de 27 Mayıs darbesinden sonra yaşanan özgürlük havası da Kürtçülük hareketlerini rahatlattı. İkinci önemli gelişme, 1969 yılında Devrimci Doğu Kültür Ocaklarını (DDKO) kurulması oldu. DDKO kısa sürede Güneydoğu, Ankara ve İstanbul'da yayıldı. Bütün bu oluşumlar 1961 yılında kurulan TİP tarafından başlatılan "Doğu mitinglerinin" getirdiği bilinçlenmeden yararlanıyordu.
-Çok ilginç bir şekidle 1970-80'lerdeki Kürtçülük hareketi 12 Mart sonrasındaki hepishane döneminde filizlendi. "Hepimiz hapishanelere doldurulduk. İlk defa ayrı ayrı görüşlerde olmamıza rağmen bir araya gelmiştik ve konuşup bu görüş ayrılıklarını gidermekten, ardından da yeni planlar yapmaktan başka bir işimiz yoktu." diyen eski bir Kürt Milliyetçisi hapishanedeli kötü muamelerinde birleşmelerinde belirli bir rol oynadığını saklamadı: "12 Mart'ta çok kötü muamele gördük. Kürtlere özellikle sert davranırlardı. Bu durumda ister istemez aramızda bir dayanışma yarattı. Dışarı çıktığımız zaman devletten bunların hesabını sormak için adeta bilenmiş olduk."
-1960 İhtilalinin önemli isimlerinden Cemal Madanoğlu: "1965'te kontenjan senatörleri olarak toplu halde Cumhurbaşkanı Sunay'a gittik. Ben Kürt Sorununu açtım. Kıpırdanmalar artmıştı. Dikkatli olmak gerekir dedim. Verdiği yanıtı hala hatırlarım: 'Doğru bunlara ortaokuldan yükseğini koymamamız gerekir.'
-15-26 Temmuz 1981 tarihleri arasında yapılan bu ilk konferans "Türkiye'ye geri dönüşü gerçekleştirebilmek için siyasi ve askeri eğitim hazırlıklarının başlatılması" kararı alındı.
-1982'nin 20-25 Ağustos tarihleri arasınsda bu kampta Pkk'nın II.Kongresi toplandı. II.Kongre "silahlı direniş hareketinin başlatılması" kararını alır. II.Kongre Pkk açısından gerilla savaşının başlama işaretini vermişti. Şimdi geriye timleri oluşturup ülkeye giriş aşaması kalıyordu ki Türkiye'deki bir başka gelişme Pkk'nın hem moralini yükseltti, hemde önemli bir destek sağlayıverdi. Pkk'yı ilk gününden itibaren içinden izleyen birçok kişi hala aynı kanıyı taşır: "Eğer Diyarbakır direnmeleri olmasaydı, Pkk bugünkü aşamaya gelemezdi." Genel inanç odur ki Diyarbakır hapishanesinde 1981'den itibaren başlatılan işkence ve insan onurunu kıracak derecedeki baskıya karşı direnen Pkklılar tutumlarıyla diğer Kürt Milliyetçileri arasında büyük prestij kazandılar.
-1986'nın 25-30 Ekim tarihlerinde III.Kongreleri toplandı. En önemli karar gerilla düzeyinden Orduya geçiş idi. Kongrenin diğer önemli noktası, halkla ilişkiler ve yeni stratejinin saptanması oldu.
-Barzani, Türkiye'nin (babası gibi) karşı cepheye alınmamasına inanmıştır. Bu yaklaşımı 1989 yazında Irak ordularının büyük saldırısı sırasında Türkiye'nin sınırlarını aşıp Barzani'ye bağlı 60.000 Kürt'ü topraklarına kabul etmesiyle karşılık görmüştür.
-Tüm dengeleri bozan ve yeni bir düzen getiren olaylar 1985'te SSCB'de Gorbaçov'un başlattığı Açıklık ve Yerden yapılanma politikalarıyla su yüzüne çıktı. Marksizm-Leninizm'in geleneksel değerleri yıkılırken Doğu Bloku üyesi ülkeler birer birer kabuklarını kırmaya başladılar. 1898'da kömünist yönetimlere başkaldıran Doğu Avrupa ülkeleri 1990 yılı boyunca art arda seçimlerle Sovyet sisteminden ayrılıp çoğulcu demokrasi saflarına geçtiler. Komünist partiler yönetimden uzaklaştı. 40 yılı aşkın bir süredir uygulanan merkezi ve planlı ekonomiden, serbest piyasa ekonomisine geçiş hızlandı. Bu gelişime direnen komünist yöneticilerin sonu ise facia oldu. Romanya'da 1989 Aralık ayında patlayan darbe ve halk ayaklanması, Çavuşeskuların kurşuna dizilmesiyle sonuçlandı. 2 Ekim 1990'da Batı Almanya ile Doğu Almanya'nın birleşmesi, büyük değişimin sembolüydü.
-Türkiye'nin birçok yöresinde Nevruz törenlerle kutlanırken Şırnak, Cizre, Van, Siirt ve Batman'da isyan havası esti. Çatışmalarda 1'i polis 24 kişi öldü. Güvenlik kuvvetleriyle çatışanlar bu kez gösterici halk değil, Pkk militanlarıydı. Şırnak'ta uzun namlulu silahların kullanıldığı çatışma 20 saat sürdü. Şırnak Valisi Mustafa Malay "Tamamen bir savaş içindeyiz" dedi. Pkk'nın "Askere karşı direncin" çağrısına rağmen halk, güvenlik güçlerine karşı koymadı.
Milliyet Yayınları, 1993 basım, 2.baskı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder