15 Haziran 2025

AŞK İLE HAİN KARDEŞ - SÜLEYMAN ÇOBANOĞLU

 -Bir mumun aydınlattığı mutmain bir çehreyle usul usul yazmak demek olan bilgelik, felaket ertelerinde tabutlar geçip gittikten sonra höykürmemektir, saadetlerin aydınlattığı günler ve gecelerde vakarını kaybetmemektir. Bacaları tüten amma ocakta tutuşan gayrının hakkı değildir. Yetim toruna şefik, fesat nefse şedit olurlar. Atlar içinde üç sekili olanları, onlar için de doruları, onlar içinde de alnı akıtmalı olanları makbul tutarlar. Ekmeği aziz tutanlar, kılıcı kavi tutarlar. Gerek damda yatarlar, gerek yerde yatarlar. Hiçbir vakit tam olarak uyumazlar, fakat çoktan ölmüşlerdir. Ağustos başağın avuçlarında ovarlar, çer çöpünü üfürüverirler, böylece şu yalan dünyayı berhava etmiş olurlar. Atın üzengilemeden yürüyenine, evladın buyurmadan işleyenine, kadının kaş gözden anlayanına efdaldir derler. Kadınları üçe ayırırlar: hem eti hem sütü haram, sütü helal eti haram, eti helal sütü haram. Böylece herşeyi ayırırlar; üçe ayırırlar, yediye ayırırlar, kırka ayırırlar. Furkan'dan okur öyle ayırırlar. (9-10)

-Bırakın, bütün komedi dizilerinde Abuzerlerle, Abdülcebbarlarla, Şabanlara, Mükreminlere arsız arsız gülsünler. Siz, ahirette Mustafa ya da Fatma olarak çağrılacak olmanın sefasını sürün. (20)

-Bizim geldiğimiz yerlerde kadınları dahi üçe ayırırlardı. Evvela; sütü helal eti haram vardı ki bu ana idi. Peşinden eti helal sütü haram gelirdi ki bu da insann helalliği karısı idi. Nihayet hem eti haram hem de sütü haram olan olurdu ki, bu da bacı idi. Bunlardan maadâ dünyada kadın yok idi. (24)

-Bu yıkım, bir zelzele gibi aniden gelmedi; fakat bir kaya kütlesi yavaşça gelip bütün cemaat kıymetlerinin üzerini kapattı. Şimdilerde kerli ferli uzmanların "kamu personeli şişkinliği" yada "kamu sektöründeki gizli işsizlik" diye acaip isimler taktıkları bu felaket asıl kaybettiğimiz şeyin yanında devede kulak. Daha büyük bir şey oldu; insana bitişen, binbir çile ile binbir türlü imtihandan geçerek altın bir bilezik gibi civanmert bileklere takılan zanaatı, billur gibi terlemeyi kaybetti. (38)

-Adı "halkçı-toplumcu-öğretmen-şair Ahmet Telli" olup da, kayıt için boyun buran babanızın suratına sarı evrak zarfını fırlatanlar vardır. (42)

-Son asrın en büyük güreşini Said-i Nursi kazanmıştı, Koca Yusuf değil. (44)

-Bozkır, tedbirden ibarettir. Şehir hayatının yosma güvenliğine ihtiyaç hasıl olmaz orada. (47)

-Köyün delisinin kucağına gecenin ardında bir buzağı doğmuş; yalaşırken anasıyla, delinin iki gözü iki çeşme. Şiir buna benzer. (52)

-Şiir yavaş yavaş düz yazıya devrildiğinde; bir aslan, istatistik yığınları içinde bir sümüklüböceğe dönüşür. Kadınlar tarif üzerine yemek yapmaya başlar; erkekler daha anlayışlı, daha hoşgörülü olurlar. Bilin ki o zaman, şehir sizi de almıştır, kelepir düşürmüştür sizi, ucuza kapatmıştır. (69)

-Barometre habire yükselirken, viran olmuş köylerde kederli ihtiyarlar, artık tilki ve keklik bulunmayan tepelere bakıp bakıp ölmeyi diliyorlar. Yalnız buğday ve yün çıkartan köyleri şehre doğru emiyorlar ki karanlık sokakları ve kirli caddelerinden plastik ve metal, Stalin ve İnönü çıksın diye. Cahilliğimi geçin. Ama Alman mimarlardan çıkma aşık suratlı kütüphane binaları ve konteyner cenneti rıhtımlarda arayıp durduğumuz hakikat, sakın kerpiçlerin arasında ve kekik ve "Allah kavurgası" toplamaya giden suratsız çocukların cebinde olmasın? (71)

-Doğu keşfe çıktığında "harikalar" arar; Batı ise "altın." (79)

-Yokluğundan ızdırap duydukları şeyi insan olarak değil de toplum ya da güruh olarak isteyenlerin sızlanmaya hakkı yoktur; bunda şaşılacak bir şey de. (97)

-Ve gerçekten suyu üç nefeste içmekle, bir milletin felahı arasında hiç kesilemez bir münasebet vardır. (102)

Şule Yayınları, 1999 basım, 2.baskı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...