ADANA
-Çalışmanın temelini oluşturan veriler 1964 ve 1965 yıllarında ülkenin güneyinde yer alan Çukurova Bölgesinde arazide yapılan araştırma sonucu toplanmıştı.
-Bu araştırmada ele alınan dört köyden ikisi, Oruçlu ve Karacaören küçük toprak sahipliği görülen Yörük köylerini; öteki ikisi Yunusoğlu ve Sakızlı ise, İstanbul'da yaşayan toprak sahiplerinin büyük çiftliklerinde çalışan ortakçı köyler temsil etmektedir. Tarihçeleri, bölgede geçen yüzyılda izlenen sürece çok benzemektedir. Oruçlu dört köyün içinde en çok izole olanıdır. Kozan'dan 17 km uzaktadır. (Kozan, Adana ilinde 17.000 nüfuslu bir ilçe merkezidir) 34 hanelidir. 48 hanelik bir köy olan Karacaören'de Kozan'a yakındır. (15 km uzaklıktadır) ulaşım bağlantısı iyidir. Köyde 5 traktör vardır. Pamuk ve susam tarımında kısmen ortakçılık yapılır. Yunusoğlu ve Sakızlı dört köyün içinde, en gelişmiş olan köylerdir. Yunusoğlu (105 hanelik) bölgenin en büyük merkezi Adana'dan 27 km uzaklıktadır. Adana'ya günlük otobüs servisi ile bağlıdır. Sakızlı 43 hanelidir ve iyi havada açık olan 6 km'lik bir yol ile Yunusoğlu'na bağlıdır. Yunusoğlu ve Sakızlı'da tarım tümüyle mekanize olmuştur, pazar için üretilen ve monokültür halindeki pamuk tarımında kısmen sulama vardır.
-Ortaya çıkan büyük çaptaki mekanizasyon var olan tarımsal işletme biçimini tamamen değiştirmiş ve bölgede sosyal farklılaşmayı arttırmıştır. Ek aletleri ile bir traktör 10 köylünün yerini almıştır.
-Oruçlu'da tarımsal gelişme bugüne dek bir birim toprağın veriminde önemli artışlara ya da köylüler arasında önemli zenginlik ayrımlarına sebep olmamıştır. Çünkü artık üretimin ödeme kapasitesinin ötesinde kredi alarak yeni yatırımlara gidilmemiştir. Yunusoğlu ve Sakızlı'da köylülerin sahip olduğu toprakalr çok küçük işletmelerden oluşur. Bu köylerde toprak sahibi ailelerin %50'sinin toprağı 10 dönüm altındadır.
-Tarımın mekanizasyonu, öteki bir deyişle, otomasyon sonucu, gündelikle çalışan gruplar belirmiş, Yunusoğlu ve Sakızlı'da ortakçılık kalkmış, Karacaören'de toprak mülkiyet polarizasyonu sonucu topraksız köylüler ortaya çıkmıştır.
-Mahalli idarelere ilişkin literatürde izlenen oldukça genel bir eğilimin aksine, mahalli idareciler seçimle iş başına geldikleri kesinkes toplumun büyük çoğunluğunun çıkarlarını temsil etmez ve böyle bir idare kesinkes "en iyi" idare değildir. Gözlemlerimiz toplum tümüyle şiddetli temel yapısal değişikliklere yönelse bile, mahalli otoritelerin daima statükonun devamını yeğleyen gruplara ilişkin olduğunu ve onlara hizmet ettiğini ortaya koymuştur.
-Tarımdaki gelişmenin gerektirdiği değişmelerin aile yapısında farklılıklar ve değişmeler yarattığı açıktır. Değişme güvensizliğin neden olduğu gerginliğe karşı ilk tepki, ailenin parçalanmasıdır. Öte yandan, yatırımlar yada değişmelere uyum ancak toplumun bazı üyeleri olanaklarını biraraya toplarlarsa gerçekleşebilmektedir.
SAFRANBOLU
-Bu çalışma 1981 yılında gerçekleştirilmiştir.
-Bugün Safranbolu'da ailelerin yarısı 4-5 kişilik ailelerdir. Üstelik sadece 2-3 kişilik ailelerin oranı da %23'ü bulmaktadır. Bu durumu ile Türkiye büyük şehir ortalamasına yaklaşmaktadır. Kompozisyon bakımından da geleneksel babaya dayalı geniş aile oranı %6'ya inmiş, çekirdek aile %69'u bulmuştur. Düzenli bir geniş aile yerine dağılmış akrabaların -teyze, hala, anne gibi- bir arada olduğu evlerin oranı yüksek kalmıştır. (%16)
-Artık hem kadınlar birçok tüketim maddesinin üretim ve işleme süreçlerini kendileri yapmıyorlar, hammaddesinin (un, buğday, kurutulmuş meyve, kırkılmış yün gibi) evde depolamıyorlar hemde ev içindeki belirli mekanları sadece belirli faaliyetler için kullanma yönünde çok açık eğilim gösteriyorlar.
-Dışa kapalı geleneksel toplumlarda boş zaman faaliyetlerinin en belirgin özelliği çalışma düzeninden farklılaşmamış ve ayrıca örgütleşmemiş olmasıdır. Üstelik, bizim toplumumuzdaki kadın-erkek ayırımı bu durumu daha bir vurgular. Onun için kasabalarda, hemen hergün gündelik işlerinin ve sorumluluklarının dışında kalan zamanlarını geçirmek için hem kadınların hem erkeklerin kendilerine göre yaygın, şekillenmemiş fakat devamlı faaliyetleri vardır. Kadınlar için bu yaygın faaliyeti ziyaretler, erkekler içinde kahveye gitmek oluşturur. Fakat bunlar bile bugünün sanayileşmiş toplumlarındaki gibi tam bir boş zaman faaliyeti gibi farklılaşmış değildir.
TAŞKÖPRÜ
-Dünya Kırsal Kadınlar Derneği için 1979 yılında hazırlanmış bir rapor.
-Bugün bildiğimiz birşey varsa o da, hiçbir yerel topluluğun temel yapısını sadece kendi iç dinamikleriyle değiştirmediğidir. Her zaman, dıştan gelen müdahalelerin etkisi vardır. Bu faktörlerin, herşeyden önce, söz konusu topluluk ve bunun dışındaki başka merkezler arasındaki belli başlı etkileşim kanallarının görece konumu değiştirirler. Gelişmekte olan ülkelerde sadece yerel topluluk değil, tüm toplum, dolayısıyla merkezlerde değişmektedir. Sonuç olarak, yerel topluluklar daima yeni dönüşüm türlerinin oluşmasını sağlayan değişik faktörlerin etkisi altındadır; uyum ve değişim yönünde farklı zamanlarda farklı kaynaklardan gelen, farklı baskıları yaşarlar.
-Tarımsal dönüşüm, yerel tarım topluluğu ile kent ve devlet arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkinin doğasını değiştirir. Bu noktada anahtar niteliğindeki kurumlar kümesi, kırsal ekonomiyi ulusal ve uluslararası sisteme daha sıkı şekilde bağlayan finansal ve ticari ağlar ve pazarlama şebekeleridir. Belli bir yerel topluluk ve belirli bir dönem için planlanan değişiklik, kısa süre içinde mutlak bir hal alır. Bunun nedeni basittir; çünkü dışarıda, yerel toplulukların etkileşim içine girmekten kaçınamadıkları, daha büyük merkezlerde, değişimi farklı yönlere çeken güçler ortaya çıkar. Yerel topluluklar içindeki değişimin her zaman büyük merkezlerdeki değişimlere bağlı olduğu söylenebilir.
-1950'de Türkiye'nin kırsal alanları ve tarımı, neolitik çağdan bu yana belki de ilk kez, pazar için üretime açılmıştır.
-Bilinçli bir niyet sonucu ya da değil, dışarıdan belli bir birikim ile gelip tarımda başarılı olanlar, temel geçim yolunun değişimi içinde açıkça lider konumuna gelmişlerdir.
-Geleneksel köyde, toplumun üyelerinin başkalarıyla ilişki kurdukları tek toplumsal örgütlenme aileydi ve aile üyeleri birbirine sıkı sıkıya bağlı, patriarkal bir akraba grubuydu. Ayrıca ailenin yaşlı üyeleri diğer üyeler üzerinde etki gücüne ve otoriteye sahiptiler ve liderlik işlevini üstlenmişlerdi. Özellikle toplumsal ilişkiler ağındaki her değişim aile ilişkilerinde de değişime yol açar. Dolayısıyla yaşlıların konumu, karı koca ilişkileri genel olarak kadının durumu ve gençlik tüm bunlar yalnızca ailedeki değişime referansla analiz edilebilir.
-Geleneksel düzene göre, köy topluluklarında erkekler birbirleriyle evlerde görüşmezler. Hiçbir erkek bir diğerini, iş ya da ahbablık için, yorgan döşek hasta bile olsa evinde ziyaret etmez. Ev, kadının dünyasıdır.
Bağlam Yayınları, 1998 basım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder