16 Haziran 2025

ELBİSTANLI NAKİBOĞLU KADI MUSTAFA KAMİL EFENDİ NEBEVİYYE TARİKATI VE MİNHACÜL MÜMİNİN RİSALESİ - ÖMER HAKAN ÖZALP

-Mustafa Kamil Efendi, 30 Nisan 1865 Pazar gününü 1 Mayıs 1865 Pazartesi gününe bağlayan gece (5 Zilhicce 1281 / 18 Nisan 1281) saat altı buçuk sularında -o zamanların Halep Vilayetine bağlı Maraş sancağına tabi- Elbistan kazasının Hacı Şaban Mahallesinde doğdu. Ve aynı mahallenin yerli hane 43/1 nüfusuna kaydolundu. Resmi doğum tarihi ise 1868/1284'tür. Şöhreti Nakibzade/Nakiboğlu, lakabı ise nakibü'l-eşraftır. Elbistan'ın ileri gelenlerinden nakibü'l-eşraf Nakib Mehmet Efendi'nin -sırasıyla- Nuri Soydan, Ali Soydan, Mustafa Kamil Soydan, Mehmet Ketizmen ve Rüsten Ketizmen adını taşıyan beş erkek çocuğundan biridir. Nakib Mehmet Efendi, Dulkadiroğlulları döneminde XV.yy'ın başında Elbistan'a yerleşerek çelebilik ve nakiblik yapan ve güzel ahlakıyla tüm kasaba halkının teveccüh ve sevgisini kazanan Abdülbari Seyyid Nurullah Çelebi'nin 12.göbekten torunu ve 8.göbekte Nakib Ali ile ayrılan Nakiboğlu/Nakiboğulları/Nakıbzadeler kolundandır. Son görevi Elbistan idare meclisi üyeliği olan Nakib Mehmet Efendi 8 Mart 1879/24 Şubat 1294'te vefat etmiştir. Annesi ise 1824-1849/1240-1266 yılları arasında Elbistan'da müsellim (mülkiye kaymakamı, nahiye müdürü) olan Hacı Ahmed Ağa'nın -Karabekirzade- kızı Ümmü Gülsüm Hanımdır. (13-14)1916'da Elbistan müderrisliği devam etmektedir. Elbistan idare meclisince Maraş mutasarrıflığına gönderilen ve "Elbistan müderrisliğinin ahiren başladığını" bildiren 14 Temmuz 1917 tarihli mazbatadan hareketle -gününü tesbit edememekle birlikte- Mustafa Kamil Efendi'nin 1917 Temmuz'unun başlarında vefat ettiği anlaşılmaktadır. Kamil Efendi'den boşalan Elbistan müderrisliğine 1 Eylül 1917 tarihinde -ailenin Müftülüler kolundan- Müftülüzade Ahmed Müinüddin Efendi tayin edildi. Mustafa Kamil Efendi, Elibstan'da vefat ederek buraya defnedilmiştir. Mezarının nerede olduğu be halen durup durmadığı tespit edilememiştir. Elbistan'daki eski Gariplik Mezarlığında 1920'li yıllara ait iki mezar dışında eski mezarlar bulunmadığına göre muhtemelen günümüze gelememiştir. (31) Mustafa Kamil Efendi'nin Fatma ve Ermeni asıllı Naciye Hanımlardan sırasıyla Mehmed Ataullah, Sabit, Hayri, Mehmed ve Kadir isimleirnde 5 çocuğu olmuştur. Bunlardan Mehmed Ataullah, Sabit ve Hayri Fatma Hanım'dan, Mehmed ve Kadir'se Naciye Hanımdandır. Aile soyadı kanunundan sonra Nakiboğlu soyadına izin verilmediğinden Soydan adını almıştır. En büyük oğlu olan Mehmed Ataullah Bey, Elbistan'da dava vekilliği yapmış ve 1942'de bıçaklanarak öldürülmüştür. İkinci çocuğu Sabit 1904'lerde Denizli'nin Çal kazasında Menderes Irmağında boğularak ölmüştür. Elbistan'da tahsildarlık ve çiftçilik yapan Hayri Bey 1997-98 yıllarında ölmüştür. Diğer kardeşleri gibi Elbistan'da yaşayan Mehmed Bey arzuhalci, Kadir Beyse terzi idi. (37)

-10 Aralık 1903 (20 Ramazan 1321) tarihinde 900 kuruş maaşla atandığı Denizli'nin Çal kazası kadılığı sırasında melankoli hastalığına yakalanır. Bunun sebebi de, sevdiği bir çocuğun Menderes Irmağı'nda boğulmasıdır. Bu yüzden bir yıl bir aya yakın vazife gördükten sonra istifa ederek ayrıldı. Bir buçuk yıl kadar, memleketi Elbistan'da kaldı. Bu arada iyileşti. 14 Eylül 1906 / 25 Receb 1324 tarihinde 900 kuruş maaşla Adana'nın Haçin/Saimbeyli kazası kadılığına getirildi. 8.5 ay kadar da bu görevde bulunduktan sonra, melankoli nöbetlerinin nüksetmesi üzerine görevden azledildi. Bu son hastalığı sırasında Mehdilik iddiasında bulunarak Haçin Belediye Başkanı Artin Efendi'ye iki emirname ile Sultan II.Abdülhamid'e bir menşur gönderdi. (71)

-Mutafa Kamil Efendi, Haçin kadılığından sonra yerleştiği memleketi Elbistan'da "Nebeviyye Tarikatı" adında bir talim usulü geliştirdi ve bunun talimnamesi olmak üzere de Minhacu'l-Mü'minin (Müminlerin Yolu) isminde bir kitapçık kaleme aldı. (109) Nebeviyye Tarikatını tarikatların Müslümanların arasında sebep olduğu ayrılık ve ihtilafları ortadan kaldırmak amacıyla kurduğunu bildiren; rabıtanın "kalbin rağbet ve sevgi ile birşeye tutunması ve bağlanması" olup "ibadet sırasında mürşidi karşısına alarak ona karşı vird okuyup zikir çekmenin ve ibadet etmenin aynı puta tapmak gibi büyük şirk olduğunu söyleyen; her Nebevi'nin Kur'an'ı kendi üzerine halife ve hakim kılarak tüm davranış ve düşüncelerini Kur'an'a uydurmak zorunda olduğunu yazar; tarikatında ağır riyazatlara, akla aykırı düşüncelere, ne olduğu bilinemeyen muğlak hikmetlere ve güç yetirilemeyen merasimlere yer olmadığını yazar. Mustafa Kamil Efendi; dünyadan el etek çekmenin olmadığını, insanlarla ve toplumla iç içe kardeşlik ve yardımlaşmaya dayalı; hayırlı, akıllı, gayretli, olgun, güler yüzlü, iyi geçimli, sır saklayan kimseden bir şey istemeyen, insan yetiştirmeyi hedefleyen; tüm yaratıklara şefkat ve merhameti esas alan; tembellik, uyuşukluk ve zulme taraftarlığı kabul etmeyen; ahlakı arındırmayı hak ve adaleti hakim kılmayı amaçlayan; hürriyet, eşitlik, adalet, meşrutiyet kavramlarını tamamlayan... ahlaki ve sosyal içerikli bir tarikat/talim usulü geliştirmiştir. Ancak zikir ve evliyalık gibi konularda klasik tasavvuftan kopamamıştır. (117)

Özgü Yayınları, 2007 Temmuz basım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...