-Dinin, insanların bir icadı olarak görülmesi evrenin dine göre bir anlam kazanması yerine, dinin bizim evren hakkındaki telakkimize göre anlam kazanmasına yol açar.
-Esasen İslam dışı bir rejimin özgül şartlarına bağlı kalınarak onun İslam’a dönüştürülmesinin mümkün olmadığı hususundaki iddiamız son tahlilde Müslümanı içine düşebileceği oportünist çözüm yollarından sakındırmak içindir. Bir demokratik dizgenin, diyelim ki bir Müslümana vadedeceği mücadele aracı ve bu arada mesela siyasal partiler marifetiyle sürdürülecek “iktidar oyunları”, Müslüman için oyalanmaktan başka bir anlam taşımayacaktır. Çünkü bu araçlar son tahlilde, Müslümanlar indinde demokrasinin meşruiyetini sağlayacak fakat Müslümanların inisiyatifinde bir yönetimin kurulması yolunu açmayacaktır; bunun yerine Müslümanların da sistemin bir parçası olmalarına müncer olacaktır.
-Ebu Abdllah Bin Hafif’in tasavvufu şöyle anlattığı aktarılıyor: “Tasavvuf, kadere sabır, Hakk’ın atâsına rıza ve hakikatleri aramak için dere tepe dolaşmaktır”
-Maruf Kerhi de bir müride: “Sakın ameli terk etme, seni ancak o amel Allah’ın rızasına götürür” deyince, mürit de “O amel hangisidir?” diye sorar ve şu cevabı alır: “Hakkın emirlerine itaate devam etmek, Müslümanların işine koşmak ve onlara daima nasihatte bulunmaktır” Bu cümlede yer alan “devam etmek” fiiliyle” daima” zarfı bizce aynı zamanda itidali ve istikrarı tazammun ediyor.
İZ Yayıncılık, 2022 basım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder