-Kabe'nin güvnliği ile ilgili ciddi endişeler olmasaydı, Fransızlarca kazandırılan ve 1869'da tamamlanan Süveyş Kanalı yüzyıllar önce Müslümanlarca açılmış olacaktı.
-Tapınak Şovalyeleri, Haçlıların Kudüs'ü ele geçirmesinden sonra 1118 yılında kurulan asker kökenli bir tarikattı. Kral Baudoir'den Süleyman Mabedi ve Mescid-i Aksa'nın da yer aldığı mahallede yerleşim izni alan tarikat Tapınakçılar ismiyle ünlenmişti.
-1568 tarihli bir fermandan anlaşıldığına göre, Portekizliler ile daha etkin mücadele etmek ve hac yolunun güvenliğini sağlamak için Süveyş Kanalı'nın açılması düşünülmüş ve bu maksatla bölgeye mühendisler gönderilmişse de bu büyük proje gerçekleşmemiştir.
-İlk defa 969 yılından itibaren, sonrada tekrar 1063'de Hicazda hutbenin Abbasi halifesinin ismi çıkartılarak Fatımi halifeleri adına okunması, Sünni İslam dünyasında bir utanç ve yüz karası olay olarak karşılık bulmuştur.
-Şiilerin Hz.Muhammed'in soyundan gelen meşhur imamları Cafer Sadık'ın oğlu İsmail'i ve torunu Muhammed'i "müminlerin Allah tarafından atanmış ve günahlardan korunmuş imamları" sayan İsmaili mezhebi içinden bir grup tarihte Karmatiyye adıyla bilinmektedir. Bu grup ve mensupları hakkında tarihi kaynakların verdiği bilgilerden anlaşıldığına göre Karmatiler, Mısır'da Fatımi Devletini kuran mezhepdaşlarına kıyasla daha aşırı fikirlere ve daha enteresan tutumlara sahiptiler. Karmatiler genelde batıni ekol içinde değerlendirilmektedir.
-Vehhabilik, bugünkü Suudi Arabistan'ın tam merkezinde, başkent Riyad'ı da içine alan Necd bölgesinde 18.yüzyılda ortaya çıkan dini bir akımdır. Akımın mana kökleri, dinin kaynakları olarak sadece Kur'an ve hadisleri esas alan, özellikle hadis metinlerine ve bunların literal anlamlarına vurgu yapan, bu arada dini hükümlerin kaynakları olarak akli delillere ve anolojiye(kıyas) diğer İslami mezheplere nazaran oldukça mesafeli duran tarihteki Ehl-i hadis-Hanbeliyye-Selefiyye ekolleri içine uzanır.
-İstanbul'da Vehhabi olayının müzakere edildiği resmi meclislerde Vehhabiler, Ebrehe'nin fil ordusuna benzetilmekteydi.
-Yağma için girdikleri Hüseyin'in konağında ömürlerinde ilk defa çalar saat ve aynayla karşılaşan Vehhabilerin geçirdikleri şok halini tarihçi Attar izlenmeye değer bulmaktadır.
-Vehhabiler 1800'lerin ilk yıllarında Hicaz'da fazla tutunamamışlardı. Bu tecrübe nedeniyle yabancı politikacıların, entelektüel gözlemcilerin önemli bir bölümü Kutsal Topraklar'daki ikinci Vehhabi işgalinin binmesi gibi kısa süreli olacağını düşünmekteydi. Hicaz'ın geleneksel kozmopolitan yapısının muhafazakar Vahhabiliğe baskın geleceği kanaati yaygındı. Bir başka deyişle Hicaz'ın medeniliği Necid'in bedeviliğine galip gelecek onu yok edecektir. Fakat süreç bu beklentilere uygun gelişmedi. Kutsal topraklardaki Suudi-Vehhabi egemenliği kalıcı oldu.
-Kabe'yi işgal teşebbüslerinin son halkası, Suudi Arabistan'ı Vehhabi eylemci Cuheyman el-Uteybi ve arkadaşlarının 1979 yılında gerçekleştirdiği 16 gün süren Mescid-i Haram baskınıdır.
-Bugünkü Suudi Arabistan'ın iki parçalı ordu yapısının bir kısmını oluşturan Suudi Kraliyet Milli Muhafızlarının ilk çekirdeği isyana katılmayarak İbn Suud'a sadık kalan bir grup İhvan(radikal olarak yetiştirilmiş Vehhabi) mensubu ile oluşturuldu. Personelini günümüzde de Necdli kabile unsurlarından temin eden Milli Muhafızlar, bilhassa iç tehditlere karşı Suudi kraliyetinin güvenliğinin sağlanmasında önemli bir işleve sahiptir.
-Cuheyman'daki dini ilimlere karşı merak onu Medine İslam Üniversitesine kayıt yaptırmaya yöneltti. Cuheyman bu okuldan mezun olamadı; ancak yakındna tanımayı çok arzu ettiği 20.yüzyılın meşhur Vahhabi alimlerinden Abdülaziz ibn Baz'ın derslerine katılma şansını üniversite yıllarında yakaladı.
-"Cuheyman el-Uteybi'den Müslümanların yöneticilerine" hitabıyla başladığı Nasihar Risalesinde Cuheyman, namaz kılmaya devam eden bir yöneticiye itaat edilmesi gerektiğini söylemekle beraber, bu yöneticilerin şeriatı uygulamamaları ve başka günahlar işlemeleri durumunda Müslümanların onlardan uzak durmalarını, icraatlarına ortak olmamalarını öğütlemektedir. Bunlara emr-i bil maruf kapsamında tebliğ ve uyarı yapılmalıdır. Namazlarını kıldıkları için bütün yöneticilere karşı silahlı mücadele başlatılmaz. Onları bir Firavun veya Deccal gibi görmekte yanlıştır. Bu bir aşırı tutumdur.
-Cuheyman, kayın biraderi ve dava arkadaşı, Kahtani'nin mehdi olduğunu ilan etmek için Kâbe'yi seçmiştir. Zira birçok hadis, kıyamete yakın çıkması beklenen mehdiye Hacer-i Esved ile Makam-ı İbrahim arasında biat edileceğini haber vermektedir.
-20 Kasım 1979 Salı günü takvim, hicretim 1400.yılının başladığını bildiriyordu. O gün, Müslümanlar için 15.yüzyılın yılbaşısıydı. 50.000 kişi kadar oldukları sağlanan cemaat Kabenin imamı Muhammed bin Sübeyl namazdan çıkış selamını verir vermez havaya sıkılan birkaç el silah sesiyle irkildi.
-Kabe 5 Aralık 1979 günü işgalci grubun elinden tamamen kurtarılmış oluyordu. Cuheyman cemaatinin 200-250 kişilik bir grup olduğu anlaşılıyordu. İşgalcilerden ölenler 117 kişiydi. Bunlardan 75'i işgalin ilk beş gününde Kabenin etrafında cereyan eden şiddetli çatışmalarda hayatlarını kaybetmişlerdi. 15 kişi daha sonra bodrum katlarındaki direniş sırasında öldürüldü. Ağır yaralı 27 kişi ise ele geçirildikten sonra vefat etti. Suudi güvenlik kuvvetlerinden ölenlerin sayısı 127 olarak açıklandı. Harem'in içinde bulunan hacılardan, namaz cemaatinden ve çevredeki diğer insanlardan ise 26 kişi ölmüş, 109 kişi yaralanmıştı. Yakalananlardan 63 kişi daha sonra idama mahkum edildi. Bunlardan 41'i Suudi, 10'u Mısırlı, 6'sı Güney Yemenli, 3'ü Kuveytli, 1'i Kuzey Yemenli, 1'i Iraklı ve 1 Sudanlı Arap yer almaktaydı. Bu tablo 1990-2000'li yıllardaki el-Kaide bağlantılı örgütlenmelerde rastlayacağımız enternasyonellik karakterinin ilk örneği olması bakımından ilginç görünmektedir.
-Usama bin Ladin'in Sudan'dan Afganistan'a geçişi ve el-Kaide'nin işlevselleşmesiyle başlayan meşhur süreçte Bin Ladin'in hemen hemen her konuşmasında, fetvasında, demecinde ve röportajında argüman olarak kullandığı "işgal edilmiş kutsal topraklar" tezi ve bu işgalin arkasındaki "Haçlı-Siyonist" ittifakı söylemi asıl olarak radikal Selefi alim Dr.Safer el-Havaliye aittir.
-Ladin'in "Evrensel İslam Cephesinin Yahudi ve Haçlılara Açtığı Cihadı Bildiren Metin" başlıklı 1998 tarihli fetvasından sonra; el-Kaide Ağustos 1998'de Tanzanya ve Kenya'daki Amerikan büyükelçiliklerine yaptığı saldırıda toplam 213 kişi öldü, 4300 kişi yaralandı. Eylemleri, İki Kutsal Beldenin Kurtuluşu için İslam Ordusu adlı el-Kaide bağlantılı örgüt üstlendi. Bu örgüt, Dar es-Selam saldırısına "Mescid-i Aksa Operasyonu", Nairobidekine "Mukaddes Kabe Operasyonu" adını verdi.
Rağbet Yayınları, 2008 basım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder