26 Haziran 2025

HAYIRLI EKONOMİ – E.F.SCHUMACHER

-Belli ki bütün kaynakların en önemlileri insanın kendisine ait olan girişim şevki, muhayyile ve beyin gücüdür. (14)

-İnsanlar, modern tarım sisteminin insanlığı besleyebileceğine inanıyor. Şayet, bunu enerji yani petrol cinsinden hesaplayacak olsak ve dört milyar insanı modern tarım teknolojisiyle beslemeye kalksaydık, o zaman tek başına tarım otuz yıldan daha kısa zaman içinde bilinen tüm petrol rezervlerini kullanıp bitirirdi. (27)

-Aslında, bir toplumdaki hakiki mevcut boş zaman miktarının o toplumun kullandığı emekten tasarruf eden makinelerin miktarıyla ters orantılı olduğunu iddia etsem, çok ileri gitmiş olmam. (37)

-Aksi yönde şuurlu gayretler bulunmadığı sürece, istekler onları karşılama yeteneğinden hep daha hızlı artacaktır. Zihni gerginliğin yaygın biçimde maddi gerginliğin yerine ikame edilmesinin, bizim bakış açımızca hiçbir avantajı yok. Gerilimli dahi olsa, münasip bir bedeni iş, çok büyük miktarlarda dikkat enerjisi yutmaz, ama zihin işi yutar; bu durumda, gerçekten önem taşıyan manevi şeylere dikkat kalmayacaktır. Açık ki, zihnini ilahi olanla uyumlu hale getirmek, çalışkan bir köylü için gergin bir büro işçisine nazaran daha kolaydır. O yüzden diyorum ki, büyük -belki de en büyük- şer, modern sanayi toplumunun muazzam biçimde çapraşık tabiatıyla aşırı sinirli bir gerilim dayatması ve insanın dikkatini aşırı oranda çekip yutmasıdır. (37)

-Modern endüstriyalizmin temel gayesi çalışmayı tatmin edici hale getirmek değil, verimliliğini arttırmak; en gururlu başarısı, emeğin istenilmezlikle damgalandığı emek tasarrufudur. Fakat arzu getirmeyen bir şey şeref getirmez; o yüzden bir işçinin çalışma hayatı şerefsiz bir hayattır. (39)

-Modern sanayi, insanlık tarihinde duyulmadık ölçekte bir rahatlık üretip, buna karşılık gündelik çalışmanın gerçek eğitim fonksiyonunu neredeyse yok ederek, oldukça açık-seçik biçimde en zor imtihan sorusunu ortaya koymaktadır: Hevesatın böyle baskın biçimde kamçılanması karşısında manevi nazarın nasıl kaybedilmeyeceği. Küçük bir azınlık teşkil etseler de birçok insan bu görevi başarıyor. (45)

-Modern teknolojilerin vücuda getirilmesi teknolojik gelişim süreci bir defa harekete geçirildi mi, ilk kurallarının niyetleri ne olursa olsun, artık büyük ölçüde kendi ivmesiyle ilerler. (49)

-"Üretim biçimleri"nin insanların sırf "hayat standartları" üzerindeki değil, hayatları üzerindeki etkilerini görmezden gelmek veya küçümsemek büyük bir yanılgıdır. (52)

-"Beyaz sıcak teknolojik devrim"i, Nükleer Çağı, Otomasyon Çağını, Uzay Çağını, fantastik mühendislik başarılarını, sesten hızlı zaferleri duyuyoruz; fakat mesken gibi, büyük halk kitlelerinin en temel ihtiyaçlarının çoğu karşılanamıyor. (55)

-Hala yaygın olan üçüncü illüzyon da, bilimin her şeyi çözebileceğidir. Açık seçik biçimde tanımlandığında ferdi problemleri çözebileceğine eminim. Fakat benim tecrübem şu ki bilim, bir problemi çözerken, tamamen yeni bir problemler ordusuna yol açıyor. (106)

-Doğru bildiğimiz şeyleri yapmalıyız ve başarılı olup olmayacağımızla zihnimizi sıkıntıya sokup ruhumuzu daraltmamalıyız. Çünkü doğru şeyi yapmıyorsak, yanlış şeyi yapacağız ve dolayısıyla tedavinin değil, hastalığın parçası olacağız demektir. Benim tek yaptığım, sahip olduğumuz yegâne gerçek iş, kendi kendilerine yardım edemeyen küçük insanlara elimizden geldiğince yardımcı olmaktır. (108)

-Kartezyen Devrim, "bilgi haritamız"dan dikey boyutu kaldırdı; geriye sadece yatay boyut kaldı. Bu engin arazide ilerlenmesi için, bilim mükemmel bir kılavuzluk yapıyor: bizi anlamsız, amaçsız "tesadüfi" varoluşun karanlık ormanından çıkarma dışında, herşeyi yapabiliyor. Modern bilim "insan nedir?" sorusunu "kozmik bir tesadüf" veya "kör evrimin ya da tabii ayıklanmanın oldukça başarısız bir mahsulü" veyahut "çıplak bir maymun" gibi ilham verici ifadelerle cevaplandırmaktadır. Dolayısıyla, kör kuvvetlerin bu saçma, tesadüfi mahsulünün kendisini, yani zihnini ne yapacağı sorusuna cevabı yoktur. (Modern bilimin bu talihsiz varlığın bedeniyle ne yapılacağı konusunda söyleyeceği çok şey vardır: "Elinden geldiğince yaşa.") (120)

-Geleneksel hikmet, özü itibariyle işin üç fonksiyonu olduğunu öğretir: 1)Bir kişiye istidatlarını kullanma ve geliştirme şansı vermek, 2) Diğer insanlarla ortak bir vazifede bir araya gelerek doğuştan gelen benmerkezciliğini aşmasını sağlamak ve 3)Nezih bir varoluş için hepimizin ihtiyaç duyduğu işleri ve hizmetleri sunmak. (124-125)

-Ekonomik hesabın her şeyi istila etmesine izin verdiğimiz an, artık hiçbir şey değer taşımaz oluyor. (134)

-İlahi olandan gelmiş bir varlık olarak, geleneksel dildeki ifadeyle Allah'ı sevmeye; sosyal bir varlık olarak komşusunu sevmeye; eksik bir birey olarak da kendi kendisini sevmeye çağrılmaktadır insan. Sosyal örgütlenmenin bu üç mutlak ihtiyacı yansıtması gerekir. Bu ihtiyaçlar karşılanmadığı takdirde, insan mutsuz, yıkıcı, tahrip edici, intiharcı bir manyak olup çıkar. (147)

İz Yayınları, 1999 basım.Türkçesi: Murat Çiftkaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...