-"Mazisiz bir hal tasavvur edilebilir, fakat mazisiz bir gelecek tasavvuru imkansızdır." Ahmet Hamdi Tanpınar
-Renan, bir ulusun özü "bütün bireylerin ortak pek çok şeye sahip olmaları ama aynı zamanda hepsinin pek çok şeyi unutmuş olmasıdır" diyor.
-Ulus devlet, tarihsel gelişim bakımından aslında bir devlet-ulustur, önce devletler kurulmuş, sonra bu devletlerin önce ırklarına farazi atalar tayin edilerek muhayyel bir ulus kimliği icat edilmiştir. Ulusçular, uluslarının ne kadar kadim olduğunu hayal ederlerse etsinler, tarihçiler "ulus"un ancak 150-200 yıllık modern bir inşa olduğunu söylemektedirler.
-"Mal vasıtasıyla insan, köleleri mülkiyetine geçirmeye, hür insanları da köleleştirmeye; gönüllerini kendine bağlayamasa bile, bedenlerinde ve şahsiyetlerinde tasarrufta bulunabilmek için, gerekirse zor ve galebe yoluyla onlara baş eğdirmeye çalışır" Gazali, İhya
-Gazali'ye göre, mayasındaki rabbani özellik icabı insan ruhu rububiyeti sever. Rububiyetin anlamı, kemalde eşsiz ve varlıkta tek ve rakipsiz olmaktır. İnsan kâmil olmayı, ötesi olmayan bir amaç olarak, kendi içinde bir amaç olarak arzular. Ancak, varlıkta tekleşerek kemale erme imkânı olmayınca, bu sefer diğer bütün varlıklara hükmetme yoluyla kemale erme ihtiyacını tatmin etmek ister.
-Osmanlı ekonomisi bugünkü ifadeyle bir "özel sektör" ekonomisi idi. Üretim ve ticaret faaliyetlerinin yarısına; yol, köprü, baraj gibi alt yapı hizmetleri bile özel kişi veya kurumlar (çoğunlukla vakıflar) tarafından yapılıyordu. Kapitalist Avrupa'dan tek farkı, üretimde verimlilikten ziyade kaliteye ve ihtiyaç tatminine önem verilmesiydi. Kâr hadleri üzerinde umum bir baskı vardı. Bu durum istismarcı bir "kapitalist" zümrenin ortaya çıkmasını önlüyor ama aynı zamanda imalat faaliyetlerinin cazibesini azaltıyordu.
-Klasik kapitalizmin temel örneği (İngiltere) ile modern kapitalizmin biricik örneği (Japonya) köylerdeki servet birikimi üzerinde yükselmişlerdir.
-Adam Smith'in ünlü Milletlerim Zenginliği (1776)'den 214 yıl sonra Michael Porter'ın kaleme aldığı Milletlerin Rekabetçi Üstünlüğü (1990) İskoçyalı ahlak hocasını teyit etmekten öteye gitmemektedir: Milli refah (zenginlik), tevarüs edilmez, meydana getirilir." Bir ülkenin zenginliği ne doğal kaynaklarına ne emek miktarına ne faiz oranlarına ne de para biriminin cari değerine bağlıdır. Zenginliğin dayanağı rekabet gücüdür, rekabetin kaynağı ise insan.
-Son, 50 yıl içinde yapılan çalışmalar, kapitalizmin rasyonel ruhunun Protestanlığın ortaya çıkmasından bir-iki asır önce, Katolikliğin hâkim olduğu İtalyan şehrinde ellerinde mevcut olduğunu göstermektedir. Weber'in anladığı manada Protestan ahlakı rasyonelliği başlatmamış, sadece ikmaline yardımcı olmuştur.
-Modern kapitalist sanayi toplumunun anlaşılmasında anahtar kavram; bireycilik. Bireyciliğin toplum içinde bazı bireylerin ben-merkezci, emsalsiz veya genelgeçer görüş ve alışkanlıklardan bağımsız olması diye anlamak yanıltıcı; bu anlamda bütün çağlarda, bütün toplumlarda bazı insanlar "bireyci" olagelmişlerdir. Bireycilik kavramı toplumsal bir karaktere sahiptir ve esas olarak her bireyin hem diğer bireylere hemde "gelenek" kelimesiyle ifade edilen, geçmişin düşünce ve eylem biçimlerine bağımlılıktan kurtulmuş olmasını dile getirir. Böyle bir toplumun varlığı ise, hiç şüphesiz özel bir iktisadi ve siyasi örgütlenmeye ve uygun bir ideolojiye bağlıdır. Bu örgütlenme biçimi toplumun üyelerine eylemlerinde çok geniş bir seçme alanı sağlamalı, ideoloji ise sosyal statüsü ve kişisel yeteneği dikkte alınmaksızın bireyin özerkliğine dayanmalıdır. Modern toplumun bu bakımlardan eşi görülmemiş biçimde bireyci olduğu ve bu toplumun ortaya çıkışında rol oynayan birçok tarihi sebeplerden iki tanesinin çok büyük öneme sahip bulunduğu genel kabul görmüştür: Sanayi kapitalizminin doğuşu ve Protestanlığın (özellikle Calvinci ve Püriten mekteplerin) yayılması.
-Modern bireyci insanın Batı edebiyatındaki ilk örneği Robinson Cruose, zirvesi Faust.
Yenişafak Gazetesi Kitaplığı, 1995 basım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder