-Kapitalizm, anlamsızlaştırdığı bir dünyayı din vasıtasıyla anlamlı kılmaya çalışırken din; kendi gerçek anlamından uzaklaşacaktır. (25)
-İslami davetin muhatabı insanlar yani nastır. Halk tabiri ise Fransız devriminin gerçekleştirdiği bir tabirdir. İslam için değer taşıyan, insanın bizzat kendisidir. Üçüncü bir kişi olan halk değil. Çünkü halk aldatılması, boyun eğdirilmesi, izletilmesi gerekendir. Uyarılması, aydınlatılması, ilahi mesajın kavratılması gereken ise insandır. Halk tabiri gerek Fransız Devrimi gerekse Rus popülistleri tarafından ve bu hareketi izleyenlerce bir yüceltme anlamını da yüklenmiştir. Devrimi gerçekleştirebilmek için zorunlu olan kitlesel desteği ifade etmektedir bu tabir. Yoksa hiçbir zaman kitlesel bir gücün devrimci harekete bilinçli olarak katılımı mümkün olamayacaktır. Dolayısıyla da halkın harekete katılımı ancak hareketin nihai aşamasında gerçekleşecek ve hareketin kendisini kabul ettirebilmesiyle mümkün bir sonuçtur. (64)
-Ne ki resullerde bizler gibi birer beşerdirler, bir melek değildirler. O nedenle resullerinde zaafları ve hataları bulunabilir. (87)
-Kölelik, cariyelik gibi kurumlar gelişen toplumsal süreçlerde tasfiye edilmesi gereken olgular değilmiş gibi insanlar köleleştirildi, saraylar cariye panayırına dönüştü. (105)
-Ortaya koyduğu ekol, ölümünden sonra büyük ölçüde ahlaki bir eğilim olarak dile getirildi. İman çağrısı bir tevhid mücadelesi olmaktan çok Allah’ın varlığını ispatlama(!) gayretlerine dönüştü. Bir ölçüde risalelere de dayandırılan yanlış bir siyasanın izleyicisi oldu nurcu ekol. Allah’ın varlığını delillendirme de ısrarlı tutumu nurculuğu bu konumda sınırlandırdı. Ehl-i Kitab konusundaki görüşlerdeki belirsizlikle Hristiyan(!) Batı’ya karşı bir sempati oluşuna sebep olurken, hayatı ve düşüncesindeki milli renkler nurculuğu giderek ulusal bir geleneğe dönüştürdü. (119)
-Aydınlanmacı argümanlar din karşısında kesin bir zafer sağlayamayınca Kemalizm, toplumun ideolojik kimliğini sağlama iddiasını resmi düzeyde olmasa dahi psikolojik düzeyde terk edecekti. (131)
-Söz gelimi Fethullah Hoca vaazlarında sahabelerin örnek davranışlarına gözyaşı dökerken aynı davranışları günümüzde üreten, yaşayan Müslümanlar konusunda ise olabildiğince duyarsızdır. Hz. Sümeyye’nin şehadetine gözyaşı dökerken aynı nedenle yani sadece Müslüman olduğu için iftira ve işkencelere maruz kalan Sevgi Engin gibi Müslüman bir kadına yönelik komplolara bırakınız karşı koymayı, yayın organlarında bu komploya destek dahi çıkmaktadır. İsrail’de katledilen çocuklar için ağıt yakarak Halepçe’de topluca katledilen Müslüman Kürt halkının acıları karşısında duyarsız ve suskun kalabilmektedir. Öte yandan bu sözler tıpkı nurcu söylem içerisinde deccal olarak nitelenen M.Kemal’in askeri ve siyasi bir dahi olarak tanımlanmasında da olduğu gibi sürçü lisan sonucu veya hataen söylenmiş düşüncesizce sözler değildir. (144)
Bengisu Yayınları, 1996 basım, 1.baskı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder