-Mustafa Kemal'in Çanakkale'de oynadığı rolün, Çanakkale'yi aşan esas tesiri ve neticesi, birkaç yıl sonra verilmek zorunda kalınacak İstiklal Mücadelesi'nin liderini ve seyrini belirlemek olmuştu. (24) - 19.03.2006 Bugün
-"Televole"cilik sadece adına sanat dünyası denilen sektörü negatif rol modeli üreten bir amiyanelik kumpanyası haline getirmedi; haber üslubundan, yayımladığı dizilere ve seyrettirdiği rakamlara kadar, her fırsatta özendirdiği, tekrar tekrar göstererek öğrettiği rol ve işlediği temalarla çete, mafya, görgüsüzlük, utanmazlık ve bilhassa, genel bir kuralsızlık kültürü üretiyor. (45) -2.04.2006 Bugün
-"Korkuyorum. Çünkü tarihe baktığımızda 150 yıl önce yaşanan olayların öncesinde bugün meydana gelen olayların aynısı olmuş. Ermeniler Avrupa ve Rusya'ya güvendiler. Ama ortada kaldılar. Aman dikkat. Başkalarına güvenmek bir milletin sonu oldu. ABD, Kuzey Irak'ta başardı, burada neden başaramasın? anlayışına kapılmamak. Ne olursa olsun Kürt ve Türkler birlikte ve iç içe yaşamalı" 20 Şubat 2006 Zaman / Hrant Dink - Diyarbakır Barosundaki toplantı. (51) - 5.04.2006 Bugün
-Bizim hedefimiz İslam devrimi yapmak filan değildi, ama hep şöyle bilindik ki, İslam itikadı veya Müslüman imanının hiçbir yerine, komünizm denen "inkarcı safsata"nın zerresi bile sığmaz. (75) - 7.05.2006 Bugün
-Özal'lı yılların Türkiyesinde sosyalist kimliği ve geçmişini inkar edemeyen bir çok gazeteci, yazar ve sanatçı, "solcuyum ama Tanrı'ya inanırım" veya "tabii ki bizde Müslümanız" türünden söylemlerle peşpeşe "kişisel değişim ve dönüşüm" örnekleri verirlerdi. Hatta içlerinden bazıları Turgut Bey'le birlikte Mekke'ye bile gider, nasıl ihram giydiklerini ve Kabe'yi tavaf ederken nasıl fikre daldıklarını, köşe yazılarında duygulu bir dille anlatırlardı. O zaman değişim ve bireyselleşmenin yönü ve modeli öyleydi. Şimdi ise böyle oldu. Döneklik, o zamanlar eski TKP'liler ve diğer sol fraksiyonlardan gelme aydınların tekelindeydi, şimdi kimlerin bu modaya dört elle sarıldığına iyi bakın. (76) - 7.05.2006 Bugün
-İman ve ahlakını kaybetmiş, tarih şuurundan "kurtulmuş" bir Türklük, kadın tüccarları ile zehir tacirlerinden başka kimin işine yarayacak? (95) - 26.05.2006 Bugün
-Sırf, sosyalist geçindiği için -başedilmesi müşkül cehaleti bir tarafa- bu kadar hödük, lümpen ve avantür bir adamın Türk sinemasını sembolü haline getirilmesi cinayet değildir de nedir? (113) - 3.02.2000 Ayyıldız. Yılmaz Güney Adana'nın Yumurtalık İlçesi hakimini, lokanta veya gazino türünden meskun bir mahalde silah atmasına izin vermedi diye, yani suç işlemesine göz yumamayacağını söyledi ve suçuna ortak olmadı diye öldürmeseydi gelecek nesillerin hafızasında Aydemir Akbaş'la Fikret Hakan'dan bir gömlek daha üstün ve "lümpen-avantür sosyalizm meraklısı" birkaç sinemacıdan birisi olarak kalacaktı. O iğrenç cinayetten sonra pis bir katil olarak hatırlanacaktır. (113) Yılmaz Güney filmlerinde mücadele ettiği, ekseriya öldürdüğü kişilere verdiği "kötü adam" rolünü gerçek hayatta kendisi oynamaktan çekinmeyen iki yüzlü bir "artist"tir. Sosyalistlik iddiası da "artistlik"ten öteye geçmiyordu. O yıllarda Türk solunun başvurduğu bireysel terör eylemleri, sırf şiddet ihtiva ettiği için kendisine cazip geliyordu. Solun neredeyse bir bütün halinde Güney Amerika tipi devrimciliği benimsediği 12 Mart öncesinde Yılmaz Güney mizacındaki adamları sosyalistlikten başka cezbedecek bir şey yoktu. Tavizsiz bir ihtilalci olmasına rağmen Lenin'in bile ısrarla reddettiği ve maceracılık diyerek küçümsediği bireysel terör mantığına dayalı şiddet eylemleri, okur yazarlığı zayıf, şiddet eğilimi kuvvetli, ilerici görünmeye meraklı birçok insan gibi Yılmaz Güney'in de solcu ve sosyalist "geçinmesi"ne yetmişti. (117)
-Ne demiş Hocaefendi? Silahlanın da dağa çıkın emri mi vermiş, isyan bayrağı mı açın demiş? Mülkiye'den, Adliye'den bahsetmiş, zayiat vermeyin demiş, güçleninceye kadar dikkatli olun, teferruatlardaki şeylere takılıp önünüzü kapatmayın demiş. Ne var bu sözlerde Allah aşkına? (118) Fethullah Hoca'yı zor duruma sokan şey, kendisine atfedilenler değil esas itibariyle şudur: Aslında herhangi bir suç teşkil etmeyen bu sözleri, sanki gizli ve illegal bir iş yapıyormuş edası ile sarfetmek. Gelin görün ki, hayatı boyunca kendi mütevazi kazancından başka kursağına kimsenin bir kuruşunu sokmadan, içeride ve dışarıda, okul, yurt, dershane yaptırmak için milyon dolarlarla kaynak bulabilen, herşey bir tarafa devletin bile götüremediği yerlere Türkçe'yi ve Türkçe ile beraber Türk kültürünü götürebilmiş bir adamın bu kadar masumane ifadeleri bile "mahremiyet" saymasının, hadi diyelim ki "suç"u onundur da ayıbı kimindir ? (120) Fethullah Hoca bahsinde söylenecek en serinkanlı ve hakkaniyetli şey kendisinin İsmail Gaspıralı'dan beri Türk milletinin yetiştirdiği, en sahih Türkçü ve Turancılardan biri olduğudur. (121) Fethullah Gülen Hoca'ya gelince, tarih onun adını Gaspıralı'nın, Teşkilat-ı Mahsusacıların ve bütün büyük ülkücülerin yanına nasıl olsa yazacak. Tesnim-ü Kevser'de de inşallah velilerle-Alprenlerle beraber içer. (121) - 28.06.1999 Kurultay
Cedit Neşriyat, Aralık 2008 basım, 1.baskı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder