15 Haziran 2025

MEDİNE RAPORU- NUREDDİN YILDIZ

- ‘’Yılanın deliğine saklandığı gibi iman’da Medine’de yoğunlaşacaktır’’ Hadis-i Şerif (Buhari, Müslim) Hadis Medine’de imani ortamın hiç bozulmayacağını, dinin orada kıyamete kadar bozulmadan kalabileceğini ve nihayetinde imanını fitnelerden kurtarmak isteyenlerin oraya sığınacağını göstermektedir.

-Kıyamete kadar ümmet-i Muhammed’den olduğu halde, Muhammed aleyhisselam’ın kızdıklarına kızmayan bir Müslüman düşünülemez.

-‘’İslam’ı kavradığı halde, Ayet-el Kursi ve Bakaranın son iki ayetini okumadan yatan birisi olur zannetmiyorum’’ Hz. Ali (r.a)

-Peygamber (a.s) Efendimizin Mekke’den alınıp Burak isimli bir hayvan üzerinde Kudüs’e götürülmesi olayın bir bölümüdür ve buna İsra denmektedir. Oradan da Sidretü’l- Münteha’ya çıkarılması da ikinci bir olaydır ve buna Miraç denmektedir. Olayın İsra bölümü Kur’an’da İsra isimli bir sûrenin birinci ayetinde anlatılmaktadır. İkinci bölüm olan Miraç ise, Buhari ve Müslim’deki hadislerde açık ifadelerle, Necm suresinin ilk ayetlerinde işaret yoluyla anlatılmaktadır.

-Mescid-i Haramdaki namaz 100.000, Mescid-i Nebevi ’deki 1000 ve Mescid-i Aksa’daki 100 olarak yazılmaktadır. Bu iç mescidin dışındaki bir mescide sırf o mescide bir kudsiyet tanımak gibi bir amaçla yolculuk yapılmayacağı sahih hadiste haber verilmiştir.

-Kudüs üç dini ortak alanı falan değildir. Kudüs Müslümanlarındır. Miraç’taki imamet ve namaz bu gerçeğin belgesidir.

-İsra anında Rasulullah (s.a.v)’in gördüklerinden:

· Yaşlı biri kılığında dünyayı gördü

· Yol kenarında bekleyen iblis’i gördü

· Firavun’un Müslüman olduğu için öldürdüğü kuaförünün kabrinden geçti. Kabrinden hoş bir koku geldi. Cebrail şehit olarak öldüğünü Ona bildirdi.

· Allah yolunda cihad edenleri gördü. Bir gün ekin ekip öbür gün ektiklerini biçiyorlardı.

· Dilleri ve dudakları ateşten aletlerle koparılan kimseler gördü. Fitne zamanında konuşanlar olduklarını öğrendi.

· Dar bir yerden çıkıp oraya geri dönmeye çalışan bir öküz gördü. Onun da çirkin söz söyleyenler olduğunu öğrendi.

· Hayvanlar gibi yayılmış, avretleri açılmış insanlar gördü. Onlarında zekat vermeyenler olduğunu öğrendi.

· Kafaları birbirine vurdurulan sonra eski haline dönen insanlar gördü. Onların da namazı terk edenler olduğunu öğrendi.

· Temiz eti bırakıp kokmuş eti kapmaya çalışan insanlar gördü. Onların da zina edenler olduğunu öğrendi.

· Zina edenlerin irinlerini içen birilerini gördü. Onların da içki içenler olduğunu öğrendi.

Miraç anında da cehennem görevlisini, Sidretü’l Münteha’yı, Cennet’i, Arş’ı, asıl haliyle Cebrail’i, Allah Teala’yı gördü. Onun sözünü işitti. Ve İsra/miraç dakikalarla ifade edilecek kadar kısa bir zamanda gerçekleşti.

-‘’Bir adam ‘’insanlar helak oldu’’ dediğinde o onların helak olanıdır’’ Hadis-i Şerif (Ebû Davûd) İnsanların sıkıntılarını, kötü gidişatını dillendirmek bir görev değildir. Görev, kötü gidişata karşı bir şeyler yapma gayreti içinde olmaktır. Mevcut kötü durumu hatırlatmak, gidişata bilmeden de olsa destek olmaktır. Bu da Müslüman’ın işi değildir.

-‘’Garip, sevdiği kimsesi olayandır’’ Hz. Ali (r.a)

-Mescid-i Aksa’yı sadece cami olarak daraltmak, büyük bir tarih inkârı, tehlikeli bir akide tahrifidir. Mescid-i Aksa kıble olarak tescil edildiğinde namaz bile farz olmamıştı. Namazdan daha eski bir değeri olan Mescid-i Aksa’nın namazla daraltılan bir mekân olması, bakış tarzımızın tarihten ve vakıadan uzak bir tarz olduğuna işaret eder.

-Peygamber aleyhisselam Medine döneminde meydana gelen gazvelerden 9’unu fiilen yönetmiştir.

-Ahzab suresi 9-27. Ayetler Hendek savaşını anlatır.

-Hicretin 2. yılından 9. yılı arasında ashabın yönettikleri dışında Rasulullah(s.a.v)’ın bizzat katıldığı önemli savaşlar ve yılları:

Hicri 2.yıl: Bedir, Beni kaynuka, Buvat

Hicri 3.yıl: Uhud, Harmaulesed

Hicri 4.yıl: Beniz Nazır, Zatürrika

Hicri 5.yıl: Beni Mustalik, Hendek, Beni Kurayza

Hicri 6.yıl: Hudeybiye

Hicri 7.yıl: Hayber

Hicri 8.yıl: Mekke, Huneyn, Taif

Hicri 9.yıl: Tebûk

-Musa 8.as)’a kadar olan peygamberler, iman ve ahlak ağırlıklı davette bulunmuşlardı. Musa (a.s)dan sonrakilerin büyük bölümü ise davetlerine iman, ahlak ve yönetim olarak devam etmişlerdir.

-Rasulullah(s.a.v)’in vefatından sonra baş gösteren dinden çıkma hareketi bir anda her yeri sarmıştı. Sadece üç şehirde irtidat fitnesi baş göstermedi. Bu üç şehir: Mekke, Medine, Taif

-Tekbir, Allah’ın, Peygamberine ilk emridir. (Müddessir, 3)

-Dünyanın sonu yaklaştıkça, iman etrafında oluşacak tehlikeler bizi ya şehvetlerimizden kapacaktır ya da beynimizde oluşacak şüphelerden kapacaktır. İki durumda da mü’min tehlikededir.

-Nemime, söz alıp götürmektir. İnsanlar arasında fitne tohumu ekmektir. Kendisine, başkalarına ait bir söz getirilen Müslüman şunlara dikkat etmelidir:

· Söz getiren, söz götürebilir niteliktedir, güvensizdir. Sözü doğrulanmaz. O bir fasıktır. Allah rızası için tepki gösterilmesi gereken bir şahsiyettir o.

· Fasık biri, söz taşırken yakalandığında uyarılmalıdır, ayıplanmalıdır. Allah korkusu kendine hatırlatılmalıdır.

-Yalanla oluşan günah iki boyutludur. Birinci boyutu, yalanın söylendiği kişiye karşı kul hakkı oluşmuştur. İkincisi de, yalanla elde edilen menfaate haram bulaşmıştır.

-Korunmuş bir malı, gizli bir yolla almaya hırsızlık denir. Hırsızlık 4,25 gram altın değerinde olduğu zaman, organ cezasıyla cezalandırılacak bir suç olur. Hırsızlığın Kur’an’daki cezası, şartlar oluşuyorsa hırsızın elinin kesilmesidir.

-Rasulullah (s.a.v) Efendimizin hadislerinde, cemaate gelmeyenlerin evlerini başlarına yıkmayı düşündüğüne dair rivayetler bile vardır.

-Emevilerle anılan devlet için İslam dışı iddiası oldukça riskli bir iddiadır. İyiliklerini iyilik hanesine, hatalarını da hata hanesine yazıp, durumlarını Allah’a havale etmek en güzelidir. Toplu bir benimseme veya toplu bir ret sakıncalıdır. Bu tasnife –Osmanlı’da dahil- Müslüman devletlerin tamamını katabiliriz.

-Mağfiret, kulun hatasının örtülmesi ve istiğfar etmesine karşılık ona sevap verilmesidir. Afta ise, suçun kapatılması vardır: ama sevap yoktur. Bunun için, istiğfar yani mağfiret talebi, af talebinden daha çok tavsiye edilmiştir. Zira istiğfarda kurtulmak ve kazanmak iç içedir. Afta ise sadece günahtan kurtulmak vardır.

-Kur’an’da vasiyetin zikredildiği ayetler için: Bakara 180-182, Nisa 11, Maide 106’ya bakılabilir.

-Kendisine vasiyet edilenin vasiyetin içeriğini tatbik etmesi vaciptir.

Tahlil Yayınları, 2009 basım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...