14 Haziran 2025

MIZRAKSIZ İLMİHAL- MEHMET EFE

-‘’Bütün yaptığınız, tabiatınızı bozmak. Mücadele etmek bir sabit fikir oldu sizde. Bizim başörtüsü de olmasaydı mücadelesizlikten kırılacaktınız. Solculara karşı aşağılık komplekslerimi duyuyorsunuz? Bu yüzden mi telaşla çullandınız başörtümüze?’’

-‘’Biz ne üstadlar eskittik, kelepir duygular devşirdik kitaplardan…’’

-Sizin de düşleriniz var mı hocam? Yoksa okuduğunuz gazete, masanızdaki tüzük, sicilinizdeki rakamlar kadar mı sizin gökyüzü?

-Hemen hemen hepimiz yoksul ailelerden geliyorduk. Hemen hemen hepimiz köylü, kasabalı ya da kısaca: Taşralıydık. Karşı çıktığımız şeylerin birçoğu, hiçbir zaman sahip olmadığımız şeylerdi. Taşralıyız biz ağabeycim. Hep böyle kalacağız. Anadolu çocuğuyuz. Dernekler, toplantılar, protestolar, propagandalar bize göre değil galiba. Biz ancak küfrederiz.

-İntiharın haramlığına üzüldüğümüz bile oluyor.

-Bilinçli insanlar olmak, nedense bizi özel yaşantılarımızda pısırık yapmıştı.

-Harekete geçmek, ortadan kaldırmakta bir biçim, bir formül, biz sözleşme meselesidir. Bunu biliyorum. Yani birisi, birileri ortaya çıkar ya da herkesi aynı bir harekete zorlayacak şiddette bir olay oluşur, o zaman harekete geçerler. Böyle bir hareketin gerekliliğine inanıp ta oluşmadığını görmek, görenin sorunudur. Ama bence ne böyle bir hareket oluşmadığı için sorumludur, ne de diğer insanları suçlamaya hakkı vardır. Bana Allah’ın tek tek insanlar böyle bir sorumluluk yüklediğini iddia edemezsiniz.

-Anlamı ve değeri sadece kendimizden menkul olan ne kadar düşünce ya da inanışımız var? Bilmiyorum.

-İdeoloji, sermayedarına ucuz iş gücü sağlıyor sadece o kadar.

-Toplumumuzda en modern kadın bile, ancak erkekler gibi davranabildiği ve ekonomik olarak belirli bir seviyeyi tutturabildiği ölçüde barınabiliyor. Bu ülke yoksul bir ülke. 40-45 milyon insan kalan 10-15 milyonu etiyle tırnağıyla besliyor. Hatta dişleriyle.

-Evlenmek niyetiyle tanışan İslamcı gençler, neden bir süre sonra birbirlerine katlanamaz oluyorlar? Müslüman olmak duygusu, onlara sadece hayat bilgisizliğinden ötürü hep dinden konuşmak gereğini mi hissettiriyor? Yoksa yıllardır konuştukları, oluşturdukları dilin hayati değil; kitabi, taktisyen, mücadeleci, stratejist filan bir dil olduğundan mı? Ama her nedense işte, sonuçta gövdeleri, ruhları giriyor devreye ve ihtiyaç duydukları kur yapmak, beğendirmek ve beğenmek gibi şeyleri, birbirlerine İslamcılık yaparak gideriyorlar.

-Adamak, boğuşmaktan kaçmanın bir yolu belki de.

-Öğrendiğimiz her şey bir malzeme olup çıkıyor. Kitapları bilinçlendirmek için okuyoruz, insanları örgütümüze sokmak için bilinçliyoruz, örgütümüz kendimizden vazgeçmemiz için var.

-Ahir zamanda insanın alın yazısı okunaklı olmuyor, insan olmak dokunaklı oluyor.

-Okullarımız, kütüphanelerimiz, dergâhlarımız yok; piyasamız var. Bütün ihtiyaçlar piyasadan gideriliyor. Kur’an’ın anlaşılmasıyla ilgili bir sorun, bir fırından ekmek alınır gibi dükkanlar’dan tedarik ediliyor. Bu tür ihtiyaçları karşılayacak bir dükkânı da ancak sermayesi olanlar açabildiği için, en ahlâki ya da vicdani bir konu, inanılmaz bir şekilde ticari bir faaliyete tahvil ediliyor.

-Bize sabırdan, itaatten, takiyyeden, çifte standarttan, imalı konuşma metodlarından söz eden; ‘’anlamıyorsan te’vil et ve sana verilen vazifeyi yap’’ diye buyuran şarlatanların, düzenbazların, Allahın adıyla şeytani düzen kuranların, izi-timi belirsiz düşmanlar üreten cennet bezirganı bin yüzlü münafıkların örgütlerinden, derneklerinden, cemaatlerinden, vakıflarından çıkalım.

Kaknüs Yayınları, 1999 basım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CANLI TARİHLER 1.KİTAP – HAZIRLAYAN: SEZGİNCAN YAĞCI

  İSMAİL FENNİ ERTUĞRUL (MAYIS-HAZİRAN 1856- 29 OCAK 1946) - Bay İsmail Fenni Ertuğrul, Prof. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nun fikri bir vec...