-Takva; nefsani arzuları bertaraf etme, ruhani istidatları inkişaf ettirme, daima ilahi kameralar altında bulunduğumuzu şuurlu bir idrak haline getirebilmektir. İşte bir müminin, ahir zaman fitnelerinden korunabilmesi bu takva zırhına bürünmeye bağlıdır. Zamanımızda bu işin ehemmiyeti birinci derecede, parayı kazanma ve sarf etme hususunda kendini göstermektedir. Zira günümüzde ticari faaliyet sahasına hâkim olan gayr-i İslami tavırların yaygınlaşması ve hatta meşru sayılması neticesinde yanlışlardan korunmanın güçlüğü sebebiyle, zamanımızın en nazik meselesi budur. (31-32)
-İsra suresinin 64.ayetinde şeytanın mallara ve evlatlara ortak olmasından bahsedilir. Bugün maalesef kazançlara iblis ortak ediliyor. Siteler kuruluyor, onu yüksek fiyata satayım diye havuzlar tesis ediliyor, orası adeta bir plaj havasına sokuluyor. Orada yaşayacak olan ailelerin maneviyatını ifsad etmenin yolu açılıyor. (52)
-Rasulullah (sav) buyurur: “Ey tüccar topluluğu. (Ne kadar dikkat etmeye çalışsanız da ) muhakkak ki alışverişe yalan ve yemin bulaşır. Bunun için siz de ona (ihtiyaten) sadaka karıştırınız” (Ahmed, IV, 6; Ebu Davud, Büyû, 1/3326) (70)
-Rahmetli pederim Musa Efendi, bana hayır ve zekât defterlerini gösterir; “Şu sayfa zekâtım, şu sayfa da hayratımdır. Nefis daima insanı aldatır. Az bir hayrı çok gibi gösterir. Bunun için muhakkak zekât ve hayratınızı ayrı ayrı yazın. Hayratınız da zekâtınızın –bilhassa zor zamanlarda- çok çok ötesine geçsin” tavsiyesinde bulunurdu. (70)
-Rasulullah(sav) Efendimiz buyurur: “Gerçek fakir, ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan ve halini anlayıp kendisine yardım edecek biri çıkmayan(buna rağmen) halktan bir şey isteyemeyen (müstağni) kimsedir” (Buhari, Zekat, 53)
-“Rabıta nedir?” diye soranlara “muhabbeti gönülde taze tutabilmektir” diyorum. (108)
Erkam Yayınları, 2015 basım, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder