-78.dipnot/ Örneğin Humeyni, Kitabu’t-Taharesinin 3.cildinin 458.sayfasında sahabeden(ra) bazısına şöyle hakaret ederek onların nasibi olduğunu beyan etmekte ve onları tekfir etmektedir: “Aişe, Zübeyr, Talha ve Muaviye (haşa) köpek ve domuzlardan daha necistir” (102)
-Humeyni, “el-hukûmetu’l-İslamiyye” adlı kitabında şöyle demektedir; “İmamın övülmüş bir makamı, yüce bir derecesi vardır. Bu kainattaki tüm zerreler onun velayetine ve egemenliğine boyun eğer. Mezhebimizin zorunluluklarından biri de imamlarımızın, yakınlaştırılmış bir kralın da gönderilmiş bir peygamberin de ulaşamayacağı bir makama sahip olduğuna inanmaktır. Elimizdeki rivayetlere ve hadislere göre en büyük peygamber ve imamlar bu dünyaya gelmeden önce nurdular. Allah onları, Arşını çevreler olarak kılmıştır. Onlardan(imamlardan) şöyle nakledilmiştir: “Bizim Allah ile ne yakınlaştırılmış bir melek ne de gönderilmiş bir peygamberin ulaşabileceği hallerimiz vardır” (86.dipnot / el-hukumetu’l-İslamiyye, sf:52, Kahire baskısı, 1979. Tahran baskısı İslami Berzek yayınevi) Allame Ebu’l-Hasan en-Nedvi’nin “İki Zıt Suret” adlı kitabının 77 ve daha sonraki sayfalarına da bakınız) (114-115)
-Ancak o kalkıp tüm bu inançsal sapıklıkları “Keşfu’l-Esrar” adlı kitabında şu sözleriyle onaylamıştır: “Bu ayetleri Kur’an’dan çıkarmaları (Sahabe-i Kiram-ı kastediyor) semavi kitabı tahrif etmeleri, Kur’an’ın üzerini örtüp dünyanın gözlerinden saklamaları kolaydı. Müslümanların, Yahudi ve Hristiyanlara yönelttikleri “tahrif suçlaması” sahabeler hakkında sabittir” (93.dipnot / Keşfu’l-Esrar, sf:144, Farsça. Allame Ebu’l- Hasan en-Nedvi’nin ‘İki Zıt Suret’ kitabından, Amman baskısı sf:94) (121)
-el-Kaşi, “er-rical” adlı kitabında şöyle diyor: Kumeyl b.Zeyd, İmam el-Bakır’a iki şey hakkında sordu. O da şöyle dedi: Ey Kumeyl b. Zeyf. İslam’da dökülen her kanın, helal olmayan yolla kazanılan her malın ve her gayrımeşru ilişkinin suçu mehdimiz çıkana kadar o ikisinin (Ebubekir ve Ömer’i radiyallahu anhuma kast ediyor) boynunadır” (99.dipnot / Ricalu’l-Kaşi, 135) (129)
-Humeyni, Keşfu’l-Esrar kitabında iki bölüm yazdı. Bu bölümlerden birinde Ebubekir’in (Keşfu’l Esrar 111-114) diğerinde ise Ömer’in (Keşfu’l Esrar 114-117) sözde Kur’an’a muhalefetini ortaya koyuyordu. Aynı şekilde bu iki bölümde ilim, marifet ve din iddiasında bulunan bir adamdan beklenmeyecek şekilde Müslüman imamlarına karşı yalan, iftira ve nefret dolu ifadeleri yer alıyor. İki şeyh hakkında şöyle diyor: “Bizim burada iki şeyhle, Kur’an’a muhalif işleri İlah’ın hükümleriyle oynamaları, kafalarından helal kıldıkları ve haram kıldıklarıyla, Peygamberin kızı Fatıma ve evlatlarına yaptıkları zulümle bir işimiz yok. Ancak İlah’ın hükümleri ve din hakkındaki cehaletlerine işaret ediyoruz. Bu gibi cahil, aptal, aylak, zalim kişiler imamlık konumunda ve buyruk sahipleri arasında olmaya layık değildir” – Keşfu’l Esrar 107-108 (130-131)
Anlatı Yayınları, 2017 basım 1.baskı. (İlk baskı: 1987)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder