1)Tevbe: Kulun kendi iradesiyle Allah'a (cc) dönmesidir. Tıpkı, "Sen Rabbinden, Rabbin de senden razı olduğu halde O'na dön"(Fecr, 89/28) emrinde ölünün kendi iradesi olmadan Allah'a (cc) dönmesi gibi. (49) Kısacası tasavvufta günah şer'i kaidelerle yasaklanan şeyler değildir. Günah, kalbin ve nefsin meylettiği her şeydir. (51)
2)Zühd: Dünyada mal, şehvet ve her türlü maddi istek ve arzularımızdan -az olsun çok olsun- tıpkı bir ölünün uzaklaştığı gibi uzaklaşmaktadır. Yani insanın dünyevi mal ve eşyadan, istek duyduğu her türlü şehvet ve meyilden tamamen uzaklaşmasıdır. Elinde bulundurması mübah olanları da terk etmek gerekir. Gelecekte elde edilecek olan şeyleri terk etmek zühd değildir. Gerçi bunların aksini iddia edeler yok değildir. Mesela, eşlerin cinsi münasebeti terk etmesi zühtten sayılmaz. Nitekim Hz.Ali ashabın en zahidi olmasına rağmen çok sağlam bir aile ilişkisi vardı. (55)
3)Tevekkül: Tıpkı bir ölünün dünyadan kopması gibi kulun Allah'a güvenip bütün sebep ve tedbirlerden uzak kalmasıdır. Nitekim Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır: "Kim, Allah'a tevekkül ederse O, Ona yeter." (Talak 65/3) (61)
4)Kanaat: İnsanın zaruri ihtiyaçlarının dışında, tıpkı bir ölü gibi nefsani ve hayvani istek ve arzularından arınmasıdır. Cenab-ı Allah'ın "yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz" (A'raf 7/31) emri gereğince yeme, içme ve mesken konusunda israf etmemektir. Kanaat, kelime olarak insanın kısmetine düşenlere razı olmasıdır. Ehl-i tasavvufun yüklediği ıstılahi anlam ise bolluk veya darlık söz konusu olmaksızın her halükârda kalbin tatmin olmasıdır. (65) Yalnız israf ile "tebzir" arasını ayırmak gerekir. Tebzir, bir şeyi gereksiz yere harcamaktır. İsraf ise birşeyi herhangi bir yere gereğinden fazla harcamaktır. (66) Ondan sonra bu yolun yolcusu günde bir defa yemek yer. Avamdan olanlar ise "onların sabah-akşam rızıkları vardır" (Meryem 19/62) ayetince günde iki defa yemek yerler. Günde üç defa yemek yemek israftır. Şer-i Şerif'in dışındadır. (66)
5)Uzlet: Bir insanın tıpkı bir ölü gibi inziva ve ayrılık suretiyle insanları ayrı yaşamasıdır. (69) Uzlet ancak şu iki sebepten dolayı yapılır. Ya halkın şerrinden ya da onlara zarar vermekten korktuğu için onlardan ayrılır. İkinci sebep birinciden daha iyidir, zira insanın kendi nefsinden şüphe etmesi başkasından şüphe etmesinden iyidir. (70) Eğer şeyh gerçekten faydalı olamıyorsa mürit, tekke ve tarikatı bırakmayıp istifade edebileceği tarikat arkadaşları bulmalıdır. Bunlar başka tarikata da mensup olabilir. Bu zatında müşfik ve aynı zamanda faydalı olması gerekir. Buradaki işfak yani şefkatli olmaya şu anlam verildi: Yanındaki müritlerin yücelmesini kıskanmamak ve onların bir tehlikeye düşmesini istememektir. Buna "ihvanfillah" denir. Böyleleri zamanımızda çok azınlıktadır. (71-72) Uzletin aslı halvet yoluyla beş duyu organını bazı tasarruflarından uzak tutmaktır. (74)
6)Devamlı Zikir: Herşeyi unutarak sadece Allah'ı zikretmektir. Zikir devamlı olmazsa munkatı (kesik, devamsız) zikirler bir yere varılmaz. (81) Sesli zikre müdahale eden, onu iyi görmeyen, aksine onu gereksiz görenler tasavvufun makamlarından ve sırlarından habersizdirler. (82)
7)Teveccüh: Tamamen Allah'a yönelmek demek. O'nun dışındakilere çağıran herşeyi tıpkı bir ölü gibi terk etmektir. Burada salik sadece Allah'ı ister. Onun dışında ne bir mahbup ne matlub ne de bir maksadı vardır. İnsanın Allah'a yönelişi bir insanın öldükten sonraki eşyaya karşı olan tavrına benzetiliyor. Gerçekten böyle olmazsa insan kendisini tamamen O'na veremez. (91)
8)Sabır: Nefsin isteklerinden tıpkı bir ölü gibi uzak durmaktır ve bu mücahede ile yapılmalıdır. (95)
9)Murakabe: Müridin her türlü havi (değişim) ve kuvvetten bir ölü gibi kendini tecrit etmesidir. (99) Murakabe bir mevhibe-i ilahiyedir. Bu hibede ise her salikin kendine düşen payı vardır. Başkalarının bu konudaki mertebesine talip olmak himmette kusur sayılır. (99)
10)Rıza: Nefsin isteklerinden tıpkı bir ölü gibi kendini tecrit ederek hiçbir itiraz ve münakaşada bulunmadan Allah'ın ezeli tedbirlerine teslim olmaktır. (107)
Bedir Yayınları, 2015 basım, Şarih: Bursalı İsmail Hakkı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder