-Güncellik noktasına indirgenmiş bir şimdiki zaman, eylem düzeyinde de uygunsuz zamanı öne çıkarır. Misal; vaat etme, adanmışlık ve sadakat sahih zamansal pratiklerdir. Şimdiki zamanı geleceğe doğru devam ettirip ona bağlayarak geleceği tutarlar. Böylece istikrar sağlayan bir zamansal süreklilik meydana getirirler. Bu süreklilik, geleceği uygunsuz zamanın şiddetinden korur. Bir bitim biçimi de olan uzun vadeli bir bağlanma giderek artan bir kısa süreliliğe yenik düştüğünde, psikolojik düzeyde kaygı ve huzursuzluk olarak dışa vurulan uygunsuz zaman da yükselişe geçer. Giderek artan süreksizlik, zamanın atomlaşması, süreklilik deneyimini çökertir. Dünya, uygunsuz zaman dünyası olur. (16-17)
-Bu hızlanma tezinde, esas meselenin bugün yaşamın anlamlı bir sona ulaşma imkânından mahrum bırakılması olduğunu görmez. Bugün yaşamı niteleyen telaş ve huzursuzluğun esas kaynağı budur. Sürekli yeniden başlanır, “yaşam imkânları” arasında zapping yapılır, çünkü kimsenin tek bir imkânı sonlandırma kabiliyeti yoktur. Yaşamın vaadini yerine getirecek tek bir tarih, tek bir anlamlı bütünlük bulunamaz. (20)
-Modern teknoloji insanı yeryüzünden uzaklaştırır uçaklar ve uzay gemileri yeryüzünün yerçekimini insanın elinden alır. Yeryüzü, uzaklaştıkça küçülür. Yeryüzü üzerinde ne kadar hızlı hareket edilirse, o kadar daralır. Yeryüzü üzerinde mesafeleri kaldırmaya yönelik her girişim insanla yeryüzü arasındaki mesafenin de giderek artmasına yol açar. Böylelikle, insanı yeryüzüne yabancılaştırır. İnternet ve elektronik posta coğrafyayı, hatta yeryüzünü ortadan kaldırır. Elektronik posta, nereden gönderildiğini belli edecek tek bir işaret barındırmaz. Bir mekânı yoktur. (31)
-Modern dönemde burada ve orada arasındaki fark ortadan kalkmıştır. Modern insan bir orada’ya değil, daha iyi ve farklı bir burada’ya doğru ilerler. (39)
-Salt hedefe yönelmişlik, hedefe varmak için aşılması gereken mekânsal darlığı olabildiğince hızla aşılması gereken bir engele dönüştürür. Salt hedefe yönelmek aradaki mekânı bütün anlamından yoksun bırakır. İçini boşaltarak kendi başına bir değeri olmayan bir koridora çevirir. Mekânsal aralığı açmak için gerekli olan zamansal aralığın tamamen ortadan kaldırılması girişimidir hızlanma. Yolun zengin semantiği ortadan kalkar. Yolun bir kokusu yoktur artık. Hatta yol da ortadan kalkar. Hızlanma dünyanın semantik açıdan kısırlaşmasına yol açar. Mekân ve zaman artık çok da anlamlı değildir. (48)
-Şimdinin kısalması onun içini boşaltmaz ya da onu cılızlaştırmaz. Şimdinin paradoksu daha çok, her şeyin aynı anda şimdiyi oluşturması her şeyin, şimdinin bir parçası olma fırsatına sahip olması hatta bunun zorunlu olmasıdır. Şimdi kısalıyor ve süremini kaybediyor. Zaman çerçevesi giderek daha da küçülüyor. Aynı zamanda, her şey şimdiye doğru itiliyor. Bu da derin düşünerek bulunmayı imkanız kılan bir imge olay ve bilgi izdihamına yol açar. Böylece insan dünyada sürekli zapping yapıyor. (52)
-Koku ağırkanlıdır. Bu haliyle, medya açısından acelecilik çağına uygun değildir. Kokular imgeler gibi hızla art arda dizilemez. İmgelerden farklı olarak, hızlandırılamazlar da. Kokuların baskın olduğu bir toplumda değişim ve hızlanma eğilimi de baş göstermeyecektir muhtemelen. Böyle bir toplum anılardan ve hafızadan, yavaş ve uzun şeylerden beslenecektir. Acelecilik çağı ise” sinematografik”, büyük ölçüde görsel bir zamandır. Dünyayı “sinema perdesinde art arda dizilmiş şeylere” doğru hızlandırır. (14.dipnot/ Marcel Proust, Kayıp Zamanın İzinde, cilt:2 ‘Yakalanan Zaman’ sf: 2967, YKY 2010) Zaman şimdiki anların silsilesine çözülür. Acelecilik çağı kokusu olmayan bir çağdır. Zamanın kokusu bir sürem fenomenidir. (56)
-Yeni medya ortamları bizzat mekânı fetheder. Hiperlinkler de yolları ortadan kaldırır. Elektronik postanın alıcısına ulaşmak için dağları ve okyanusları aşmasına gerek yoktur. Tam anlamıyla “el altında bir şey” değildir. “Ellere” değil doğrudan gözlere ulaşır. Yeni medya çağı bir içeri doğru patlama çağıdır. Mekân ve zaman şimdi ve burada’ya doğru patlar. Her şeyin mesafesi kaldırılır. Mesafesini kaldırmanın yasak olduğu kutsal mekanlar, yani “bir kenara ayrılarak saklama” niteliği içeren mekanlar yoktur artık. (72)
-Bugün dünyanın gidişatının olayların hızla birbirlerini takip etmesinden ibaret olması dayanak yoksunluğunun ifadesidir. Yaşam dünyasındaki genel hızlanma, nedeni çok daha derinde aranması gereken bir semptomdur. Hız azaltma veya gevşetme teknikleri zamanın sürüklenmesini durduramaz. Bu teknikler derinde yatan nedeni ortadan kaldıramaz. (82)
-Endüstriyelleşme sadece dünyanın mekanikleşmesi değildi, bir yandan da insanların terbiye edilmesine işaret ediyordu. Endüstriyelleşme çağında sadece maineler kurulması siteme, insanların davranışını hatta bedenlerini de zaman ve emek verimliliğine uygun şekle sokacak aygıtlar, dispozitifler (*Foucault, ‘dispozitif’ kavramını bir toplumsal bünyede gücün uygulandığı çeşitli kurumsal, fiziksel ve idari mekanizmalar ve bilgi yapıları için, bunlar arasındaki ilişkiselliği kastederek kullanır- editörün notu) de tesis edildi. (99)
-Tüketim ve boş zaman toplumunun kendine özgü bir zamansallığı vardır. Verimlilikte muazzam bir artışın sonucu olan artı zamanın içi, geçici ve kısa süreli olaylar ve deneyimlerle doldurulur. Hiçbir şey zamanı kalıcı bir şekilde bağlamadığından zamanın çok hızlı geçtiği ya da her şeyin hızlandığı izlenimi oluşur. (100)
Metis Yayınları, 2018 basım,1.baskı. Çeviren: Şeyda Öztürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder