-Ebul Fukara Şerafeddin Zeynel Abidin İbni Abdürreşid Dağıstani,
Dağıstan'ın Temirhanşura vilayeti, Gunip Kazası'nın Kikuni Köyü'nde, Hicri
1292, Miladi 1876 yılı Zilkade ayının 3.pazartesi gecesi dünyaya teşrif
etmişler. Yalova'nın Reşadiye (Güney) Köyü'nde Hicri 1355, Miladi 1936
Cemaziyelevvel'in 27'inci pazar günü (16 Ağustos 1936) 63 yaşında oldukları
halde, Hakkın rahmetine kavuşmuşlardır. (43) Şerafeddin Hazretlerinin ilk
muallimi, annesinin kardeşi Nakşibendi tarikatı büyüklerinden Üstad Muhammed
el-Medeni Hazretleridir. Muhammed Medeni'ye icazet ve tarikat dersi için izin
veren Abdurrahman Hacı Suğuri Hazretleriydi. (45) Şeyh Şerafeddin Hazretlerinin
babası Abdürreşid, anneleri Emine Sara hanımdır. Şerafeddin Hazretlerinin ilk
hanımı Ümmü Gülsüm, ikinci hanımı Rabia, üçüncü hanımı Hatice, dördüncü hanımı
Zarife hanımefendilerdir. (50)
-Adaba riayet etmeyen kimsenin misali de buna benzer. Demek ki
adaba riayet etmeden mücahede eden kimse, barıboş bırakılmış ve hedefi belli
olmayan bir hayvana binen kimseye benzer. Böyle bir kimsenin maksuda nail
olmayacağı muhakkaktır. Zira binen kimsenin mahall-i maksudunu bulmak için
hayvan muvazzaf ve mükellef değildir. Binaenaleyh bilcümle selef ve halef-i
salihanın ittifak etmişlerdir: "Adab, her saadetin ve her türlü hidayetin
delilidir."(69)
-İblis laine kim cevap verdiyse onun dini gitti. Nefsine kim cevap
verdiyse ruhu gitti. Dünyaya kim cevap verdi ise ahireti gitti.(75)
-İnsanda dört tane cevher vardır. Dört şey yaparsa bu dört cevher
üzerinden gider. O cevherler: akıl, din, haya, salih amel. Öfkelendiğinde aklı
gider. Hased edenden din de gider, ahiret nimetleri de gider. Çok talepde
bulunanın hayası gider. Gıybet edenin salih amelleri gider. Bu cevherleri
korumak için Allahu Teala Hazretleri tevfik ihsan buyursun. (75)
-Cihad-ı ekber öyle bir mühimdir ki, mesela cihadı ekber içinde
bulunacak bir kimse, buna muvaffak oluncaya kadar ona mısır ekmeğinden fazlası
haramdır. Mısır tedarikinden fazlasını insanı dünyaya meşgul edip cihadı
ekberde vazifesinde muzaffer olmaz. Bütün evkatını cihad-ı ekber için sarf edip
buna muvaffak oldukra sonra, nimetlerinden istediğini yiyebilir. Ve ekseri
ekabir bir sofrada kızartılmış bir koyunu kamilen yemişlerdir. Onların
derunları bahru umman olup, bahru ummana ne atılırsa kabul eder gibi bunların
yedikleri nur olur. Nakıs akıllara bu hikmete vakıf olamazlar. (107)
-Ve yine Şeyh Şerafeddin'in, Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak Paşa ve
İsmet İnönü ile görüşmeleri, Servet Akdağ gibi sürekli kendisiyle görüşen bazı
vekillerin TBMM'de yer almaları, damadı Abdülhalik Bey'in Mustafa Kemal
Paşa'nın korumaları arasında yer almış olması ve daha birçok konu üzerinde
çalışmalar yapılması toplumun manevi önderlerinin öneminin anlaşılması
bakımından çok önemli olduğu kanısındayım. (164)
-Şeyh Efendi bana "Ali Usta, Mustafa Kemal bana 'Nasıl
muvaffak olacak mıyız?' diye sordu. Ben de 'Evet, muvaffak olunacaktır. Az bir
kan dökülüp İstanbul'u da alacağız' dedim. Sonra dedi ki: 'Benim ömrüm ne
kadardır, çok yaşayacak mıyım?' Ben de 'Padişahlara dokunmazsan ömrünce
yaşarsın. Onları atarsan seninki de o kadardır' dedim, buyurdular. (230)
-Şapka kanunu çıktığında, üstad -Şeyh Şerafeddin Efendi- iki sene
şapkayı giymedi. Onlar Peygamber Efendimiz(sav)'in izni olmadan bir şey
yapmazlar. Peygamber izni çıktıktan sonra giydi. (244)
-Muhammed Medeni Hazretleri irşad vazifesini Üstad'a verdi, onu
vekil yaptı. Şeyh Şerafeddin ise kimseye görevini devretmediler. Orhan'a da
vekillik verilmiş değil. Üstad'dan vekillik alacak olan üstad gibi biri olması
lazım. Haset olmamak lazım, benlik olmamak lazım. (251)
-Şeyh Şerafeddin Hazretleri, Ebelalul Abdullah'a (Abdullah
Dağıstani 1891-1973) asla bir görev vermediği gibi asla vekil de tayin
etmemişlerdir ve asla kendileri tarafından Şam'a da gönderilmemişlerdir. / Şeyh
Şerafeddin Efendi'nin katiplerinden Hitina Musa (Musa Dada)'nın oğlu Kamil Öz
(288) Yine Şeyh Efendi babama demiş ki: "Şu Zekeriya Hoca (Şeyh Efendiye gelip
giden biriydi), Ebalalul Abdullah (Abdullah Dağıstani) ve Bursa'dan Mehmed
Hoca, ben aranızdan ayrıldıktan sonra şeyhlik iddiasında bulunacaklar"
diye anlatmış. Babam da eve geldiğinde Şeyh Efendi'nin kendisine anlattıklarını
bize nakletdi. Ben bunu zaman zaman, belki on defa, babama tekrar
ettirmişimdir. Özellikle de Abdullah Dağıstani'nin Şam'dan mektubu geldikten
sonra. Babam, onun davetine icabet etmeyeceğini, çünkü Şeyh Efendi, kendisinden
sonra onun şeyhlik iddiasında bulunacağını söylediğini, şimdi bu durumun
gerçekleşmiş olduğuna tanık olduğunu söyledi. (288) / Şeyh Şerafeddin Efendi'nin
katiplerinden Hitina Musa (Musa Dada)'nın oğlu Kamil Öz
Dağıstan
Kitabevi, 2014 basım, 2.baskı (İlk baskı 2010)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder