07 Ağustos 2025

ETKİLİ ANNE BABA EĞİTİMİ - THOMAS GORDON

-Bir kişinin öncelikle insan olduğunu unutması ebeveynliğe adım atarken yapacağı ilk ciddi hatadır. Etkin bir ebeveyn bir insan olduğunu kabul eder-gerçek bir insan. Çocuklar ebeveynlerinin bu gerçeklik ve insanlık özelliklerini derinden takdir eder. Sıklıkla şunları söylerler: "Benim babam yapmacık değil", ya da "Annem muhteşem bir insan". Zamanla ergenlik çağına girdiklerinde ise genellikle şunları söylerler: "Anne babam ebeveynden çok arkadaş gibiler. Harika insanlar. Herkes gibi hataları var ama ben onları böyle seviyorum." (34)

-Anne-babaların çocuklarını onaylama biçimleri, onların ne tür insanlar olduklarıyla doğrudan ilgilidir. (36)

-Ebeveynlerin, evde misafir varken yemek sırasında çok sinirli olmalarına rağmen, misafir ağırlamadıkları zamanlarda çocukların aynı davranışlarını kabul etmeleri çocuklara çok kafa karıştırıcı geliyor olmalı. (40)

-O halde, ebeveynlerin tutarsız olmaları kaçınılmazdır. Hisleri günden güne, çocuktan çocuğa veya durumdan duruma değişirken, nasıl tutarlı olabilirler? (41)

-Ebeveynler tutarlı olmaya çalışırlarsa, gerçekçi olamazlar. Ebeveynlere ne pahasına olursa olsun çocuklarına karşı tutarlı olmalarını tembih eden geleneksel görüş, çocukların "insan" olan anne babaların ve koşulların farklı olduğu gerçeğini göz ardı eder. Dahası, bu tür bir tavsiyenin, ebeveynleri, duyguları her zaman aynı olan insanlar gibi davranmaya ve rol yapmaya yönlendirmek gibi zararlı etkileri vardır. (42)

-Herkesin bildiği gibi çocuklar ebeveynlerinin tavırlarına karşı çok duyarlıdır. Çocuklar oldukça garip bir şekilde ebeveynlerinin gerçek hislerini anlarlar çünkü ebeveynler çocuklara sözsüz mesajlar gönderirler -çocuk tarafından bazen bilinçli bazen de bilinçsiz olarak algılanan ipuçları.- İçinde beslediği his rahatsızlık ya da sinirlilik olan bir ebeveyn yardımcı olamaz ama ince ipuçları yayar; çatık kaşlar, ses tonu, bir duruş, yüz kaslarının gerginliği gibi. Çok küçük çocuklar bile annelerinin, yaptıkları şeyi aslında kabullenmediğini deneyimlerle öğrenerek bu ipuçlarını yakalarlar. Sonuç olarak, çocuklar onaylamamayı hissetmeye meyillidir -bu andan itibaren- çocuk ebeveynlerinin kendisini sevmediğini hisseder. (44)

-Bundan dolayı ebeveynler gerçek tavırlarının çok ötesinde, kabullenici davranmaya çalışmak için "özgürlükçü" olmaktan etkilendiklerinde çocuklarında psikolojik hasara yol açtıkları gibi, çocuklarıyla aralarındaki ilişkiye de zarar verirler. Ebeveynlerin, asıl hislerinin ötesinde kabul etme alanını genişletmeye çalışarak daha iyi bir şey yapmadıklarını anlamaları gerekir. Ebeveynler için en iyisi kabul etmediklerinin farkına varmaları ve rol yapmamalarıdır. (46)

-Çocuğunuzun yaptığı ya da söylediği bir şeyi kabullenemezken bu histen bağımsız olarak ya da bu hisse zıt bir şekilde nasıl çocuğunuzu kabulleniyor olabilirsiniz? Özel bir durumda özel davranışlar sergileyip çocuk gibi davranmayan "çocuk" nedir? Bu, onaylayan veya onaylamayan düşüncelere sahip anne-babalara yöneltilmiş çocuk davranışıdır, "çocuk" diye adlandırılan soyutlama değil. (47)

-Sizin için en iyisi çocuğunuz belli bir zamanda, belli bir şeyi yaptığında onu bir birey olarak onaylamadığınızı kabul etmek olacaktır. Bu şekilde sizi açık sözlü ve dürüst olarak algılamayı öğrenecektir çünkü bu yolla gerçekçi olursunuz. (48)

-Gerçek duygularını saklamamalılar (saklayamazlar); bir ebeveyn bir davranışı onaylamazken diğerinin aynı şeyi onaylayabileceğini kabul etmeliler ve her bir ebeveynin, her bir çocuğuna karşı ister istemez farklı derecelerde kabullenme hissedeceğinin farkında olmalılar. (49)

-Etkili Anne-Baba Eğitimindeki esas kavram sorunu sahiplenme prensibidir. Bunun önemi abartılmamalı, çünkü çok fazla sayıda ebeveyn, çocukları, kendi problemlerini çözme konusunda cesaretlendirmek yerine, problem çözmedeki sorumluluğun kendisinde olduğu yanılgısına kapılır. (49)

-Çocuk problemi sahiplendiğinde ebeveynlerde harekete geçme isteği uyanır, sorunu üstlenirler ve çözemedikleri zaman çoğunlukla kendilerini suçlarlar. Etkili Anne-Baba Eğitimi, ebeveynlere çocuklarına yardımcı olmaları için farklı bir yol öneriyor: Bırakın çocuğunuz problemini sahiplensin ve kendi çözümünü kendi bulsun. Biraz basitleştirirsek, bu yaklaşım şu öğelerden oluşur:

1-Tüm çocuklar hayatları boyunca eninde sonunda sorunlarla karşılaşacaklar, her şekilde ve her türde.

2-Çocukların kendi problemlerine iyi çözümler bulmak konusunda keşfedilmemiş ve inanılmaz bir potansiyelleri vardır.

3-Eğer ebeveynler onlara önceden hazırlanmış çözümler sunarlarsa, çocuklar kendi sorun çözme becerilerini geliştiremezler. Sonrasında her problemle karşılaştıklarında ebeveynlerine gelmeye devam ederler.

4-Ebeveynler çocukların problemlerini devraldıklarında (ya da "sahiplendiklerinde") ve dolayısıyla iyi biz çözüm bulma sorumluluğunu üstlendiklerinde, bu onlar için inanılmaz bir yük olur ve ayrıca bu yerine getirilmesi imkânsız bir görevdir. Hiç kimse başkalarının kişisel sorunlarına her zaman iyi çözümler bulabilecek kadar sonsuz bir bilgeliğe sahip değildir.

5-Bir ebeveyn çocuğun problemini üstlenemeyeceğini kabul ettiğinde, sorununu çözmeye çalışan çocuğa yardım ederken, çözümcü, kolaylaştırıcı ya da yardımcı pozisyonuyla çok daha yararlı olabilir.

6-Çocuklar bazı problemlerde yardıma ihtiyaç duyarlar ama uzun vadede en etkili yardım biçimi, çelişkili de olsa yardım edilmemesidir. Daha doğrusu, bu, kendi çözümünü araması ve bulması için sorumluluğu çocuğa bırakan bir yardım biçimidir. Etkili Anne-Baba Eğitiminde buna "Dinleme Becerileri" diyoruz. (51-52)

-Bir insan bir başkası tarafından olduğu gibi kabul edildiğini hissedince karşısındaki kişi için yardımcı etken olma kabiliyetine sahip olur. Onun diğerini olduğu gibi kabul etmesi diğer kişinin gelişmesini, büyümesini, yapıcı değişimler gerçekleştirmesini, sorunları çözmeyi öğrenmesini, psikolojik sağlığının iyi yönde değişmesini, daha üretken, yaratıcı ve olduğundan daha iyi olmasını sağlayan bir ilişkinin gelişmesinde önemli bir etken olacaktır. Bu hayatın en basit ama güzel çelişkilerinden biridir: bir insan başkası tarafından olduğu gibi kabullenildiğini hissettiğinde o kişi artık bulunduğu noktadan ilerlemeyi, nasıl değişeceğini, gelişeceğini, farklı olacağını ve olduğundan daha iyi olabileceğini düşünmeye başlayacaktır. Kabul, içindeki küçücük tohumun olabileceği en güzel çiçek olmasını sağlayan verimli bir toprak gibidir. Toprak yalnızca tohumun çiçek olmasına imkân tanır. Sadece tohumun büyüme kapasitesini açığa çıkarır ama kapasite tamamen tohumun içindedir. Bir tohum gibi, çocuk da gelişme kapasitesini kendi oluşumunda taşır. Kabul toprak gibidir - sadece çocuğun kendini gerçekleştirmesine imkân tanır. Ebeveynin kabulü çocuk üzerinde neden bu kadar büyük bir etkiye sahip? Bu genel olarak ebeveynler tarafından anlaşılmaz. Çoğu insan çocuğu kabullendiğinde onun olduğu gibi kalacağına inanır; buna göre en iyi yol çocuğun gelecekte daha iyi olmasını sağlamak için şu an çocukta neleri kabul etmediğinizi söylemektir. Bu nedenle, çoğu ebeveyn bu yöntemin çocuk için en iyisi olduğuna inanarak çocuk yetiştirme konusunda kabullenmeme diline dayanırlar. Ebeveynlerin, çocuklarının gelişimi için sağladığı toprak çoğunlukla değerlendirme, yargılama, eleştiri, öğüt, ahlak dersi, uyarı ve buyruk doludur - bunlar ise çocuğu olduğu gibi kabul etmediğiniz mesajını verir. (59)

-Kabullenmenin etkilerinden hiçbirisi çocuğu sevdiğinize dair içsel hisleriniz kadar önemli değildir. Birisini olduğu gibi kabul etmek gerçek anlamda sevmektir; kabullenildiğini hissetmek ise sevildiğini hissetmeye eşdeğerdir. (61)

-Çocuk bir şeyler ile uğraşırken ona karışmamanız, kabullendiğinizi sözsüz olarak ileten güçlü bir iletişim yoludur. Çoğu anne ve baba çocuklarına sürekli müdahale ederek, karışarak, onları kontrol ederek ve yapmakta oldukları şeylere katılarak ne kadar çok kabul etmeme mesajı verdiklerini fark etmiyorlar. Çocuklarının ayrı bir birey olmalarına izin vermeyi reddederek, onların odalarının ya da kişisel ve özel düşüncelerinin mahremiyetini ihlal ederler. Bu genellikle kendi güvensizliklerinin, ebeveynlikle ilgili kaygıların ve korkuların bir sonucudur. (64)

-Hiçbir şey söylememek de kabul mesajını kolayca verebilir. Konuşmamak -"edilgen dinleme"- güçlü bir sözsüz mesajdır ve bir kişinin gerçekten kabul edildiğini etkili bir şekilde ona hissettirmek için kullanılabilir. Profesyonel danışmanlar bunu iyi bilirler ve görüşmeleri sırasında oldukça yaygın olarak kullanırlar. Bir psikolog ya da psikiyatr ile ilk kez görüşen bir kişi genellikle şunları söyler, "O hiçbir şey söylemedi; sadece ben konuştum." Ya da "Hakkımdaki tüm kötü şeyleri anlattım ama beni eleştirmedi bile." Ya da "Ona her şeyi anlatabileceğimi sanmıyordum ama bir saat boyunca konuştum." (65-66)

-Ebeveynler çocuğa bir şey söylediklerinde, aslında çocuk hakkında bir şey söylerler. Bu, çocukla iletişimin bir birey olarak onun ya da aranızdaki ilişinin üzerinde bu denli etkili olmasının nedenidir. Çocukla her konuştuğumuzda onunla aranızda kurulmakta olan ilişkiyi tanımlamak için bir tuğla daha eklemiş olursunuz. Çocuk, kendisini bir birey olarak nasıl algıladığınıza dair zamanla bir resim oluşturmaya başlar. Konuşmak, çocuk ve ilişkiniz üzerinde yapıcı ya da yıkıcı olabilir. (76)

-Birçok insan duygularından onları bastırarak, unutarak ya da başka şeyler düşünerek kurtulabiliyor. Aslında insanlar canlarını sıkan duyguları açıkça ifade etmeye yönlendirildikleri zaman onlardan kurtulurlar. Etkin dinleme bu tür rahatlamalara teşvik eder. Çocukların tam olarak ne hissettiklerini anlamalarına yardımcı olur. Duygularını ifade ettikten sonra, bu duygular bir anda kaybolur. (89)

-Bir ebeveynin Etkin Dinleme yönetimini kullanırken ihtiyaç duyacağı bazı temel davranış biçimleri aşağıda verilmiştir. Bu davranışlar olmadığı sürece ebeveyn iyi bir etkin dinleyici olamaz. Çocuğun söyleyeceği şeyi duymayı istemelisiniz. Bunun anlamı, onu dinlemek için zaman harcamaya istekli olmanız gerektiğidir. Eğer vaktiniz yoksa bunu söylemeniz yeterli olacaktır. O sırada yaşadığı problem konusunda ona yardımcı olmayı gerçekten istemelisiniz. Eğer bunu istemiyorsanız, isteyeceğiniz bir zamana kadar bekleyin. Hisleri ne olursa olsun, sizinkilerden ya da size göre bir çocuğun hissetmesi gerekenlerden farklı da olsa bunun bu hissettiklerini gerçekten kabul edebiliyor olmalısınız. Çocuğun duygularıyla başa çıkabileceğine, onların üzerine gidebileceğine ve sorununa çözüm bulabileceğine karşı derin bir güven duymanız gerektirir. Bu güveni çocuğunuzu kendi sorununa çözüm bulurken izlediğinizde elde edersiniz. Duyguların kalıcı değil geçici olduklarının farkında olmalısınız. Duygular değişir, nefret sevgiye, hevessizlik bir anda umuda dönüşebilir. Sonuç olarak ifade edilen duygulardan korkmanıza gerek yok, bu duygular çocuğun içinde sonsuza kadar kalmayacak. Etkin Dinleme bunu sizlere gösterecektir. Çocuğunuzu sizden ayrı bir kişi olarak görebilmeniz gerekir -artık sizden ayrılmış olan eşsiz bir insan, hayatı ve kişiliği sizin tarafınızdan verilmiş ayrı bir birey. Bu "ayrı" olma durumu çocuğunuzun kendine ait hisleri olmasına ve çevresini kendi açısından algılamasına "izin vermenizi" sağlayacaktır. Sadece bu "ayrı" olma durumunu hissederek çocuğunuz için yardımcı kişi olabileceksiniz. Çocuğunuz sorun yaşarken onunla birlik değil, sadece onun "yanında" olmalısınız. (91-92)

-Etkin dinlemenin en uygun kullanım zamanı çocuğun sorun yaşadığını belli ettiği zamandır. Ebeveynler çocukların duygularını ifade ediş şekillerini bildikleri için bu durumları genellikle fark edeceklerdir. (98)

-Etkin Dinleme bazen çocuğun değiştiremeyeceğini bildiği durumları sadece kabul etmesini sağlar. Etkin Dinleme çocuğun bir durum hakkında duygularını ifade etmesine yardımcı olur ve çocuk bu duygulara sahip olmasının kabullenildiğini hisseder. Bu muhtemelen askerlikten şikâyet etmek gibi bir durumdur; şikâyet eden kişi durumunu değiştiremeyeceğini bilir ama onu anlayan ve kabullenen birisinin yanında negatif duygularından kurtulmak işe yarıyormuş gibi gelir. (114)

-İlk denemelerinde ebeveynler, çocuğun düşünsel sorunlarına yanıt verirken, Etkin Dinlemenin muazzam bir değere sahip olduğunu unutuyorlar. Çocuklar etraflarındaki dünya hakkında okuduklarını ve duyduklarını anlamlandırmaya çalışırken devamlı olarak sorunlarla karşılaşırlar-ırkçılık, polis vahşeti, savaşlar, etnik temizlik, ozon tabakası, boşanma, çeteler ve diğerleri. Ebeveynlerin sık sık hata yapmasına neden olan şey, çocukların kendi bakış açılarını çok güçlü bir biçimde ya da ebeveynlerinin tüyler ürpertecek kadar belirgin bir saflık ve toylukla ortaya koymalarıdır. Anne ve babaların aklını çelen şey ise duruma müdahale edip onu düzeltme ve çocuğa büyük resmi gösterme isteğidir. Burada ebeveynleri harekete geçiren iyi niyetleri olabilir -çocuğun entelektüel gelişimine katkı sağlamak. Ya da benmerkezci bir yaklaşımla kendisinin daha üstün olan entelektüel bilgilerini çocuğa göstermek. Her iki şekilde de ebeveynler, dikkatlerini çocuğa vermemenin ve sonu kötü hislerle ve kırıcı sözlerle bitecek olan sözlü bir savaş başlatmanın kaçınılmaz olan kötü etkilerini ortaya çıkararak engellerden bir ya da daha fazlasına takılırlar. (120)

-Çünkü çocuğun erken ya da geç memeden kesilmesi, onun yetişkinlikteki, örneğin kişiliğini ya da akıl sağlığını etkileyecek bir faktör değildir. Ama çocuğun acıktığını anlatmak için gönderdiği iletileri doğru olarak dinleyebilen ve onun gereksinimlerini karşılayabilecek çözümleri yaratabilmek için esnek davranabilen bir annenin yaklaşımı çok daha önemlidir. (141)

-Çocuklar eğer ebeveynleri tarafından şu 3 parçayı içeren Ben-İletileri alırlarsa istenmeyen davranışını değiştirmeye daha yatkın hale gelirler: 1)İstenmeyen davranışın tanımı, 2)Ebeveynin hissettikleri, 3)Bu davranışın aileye akla yatkın ve somut etkisinin dile getirilmesi. (Davranış + Hissedilen + Etki) (162)

-Ne zaman birine kızsanız, onu etkilemek için rol yaparsınız. Neye neden olduğunu ona gösterirsiniz, ona bir ders verirsiniz, bir kez daha aynı şeyi yapmaması için onu inandırmaya çalışırsınız. Kızgınlığın gerçek olmadığını söylemeye çalışmıyorum. Çok gerçektir ve insanı içten sarsar. Benim demek istediğim, insanın kendi kendini kızdırdığıdır. (177)

-Çocuk keskin bir bıçakla oynuyorsa ona kesmeyenini verin. Makyaj çekmecenizi karıştırıyorsa boş şişe ya da kutular verin. Saklamak istediğiniz derginizin sayfalarını yırtmak üzereyken yırtabileceği bir başkasını eline tutuşturun. Duvar kağıdınızı boyamak istiyorsa boyayabileceği büyüklükte bir kâğıt verin. Yerine bir başkasını vermeden çocuğun elindekini almak, gözyaşı getirir. Ama ebeveynlerinin sakince ellerine tutuşturdukları başka bir şeyi sorun çıkarmadan kabul edebilirler. (193)

-Ebeveynlerin çoğu evin kendi evleri olduğunu düşünür ve çocuklarını buna uygun yetiştirirler. Bu da çocuğun ebeveyninin evinde acı çekerek, kendinden beklenildiği gibi davranmasını öğreninceye kadar biçimlendirilmesi anlamına gelir. Bu tür ebeveynler çocuk doğunca evde önemli değişiklikler yapmayı düşünmezler. Evi çocuk doğmadan önceki haliyle bırakır ve uyumu çocuktan beklerler. (195)

-Ebeveynler bu kitaptan tek bir şey öğreneceklerse, onun şu olmasını dilerim: Güç ve otoritelerini kullanarak çocuğu bir şey yapmaya her zorlayışlarında, onun kendini denetleme ve sorumluluk edinmeyi öğrenme şansını elinden aldıklarını bilmeliler. (208)

-Çocukları denetlemek için gücün kullanılması yalnızca özel koşullarda işe yarar. Ebeveyn güce sahip olduğundan emin olmalıdır. Ödüller çocuk tarafından istenecek kadar çekici, cezalar caydırıcılığı garanti edecek kadar güçlü olmalıdır. Çocuk da ebeveyne bağımlı olmalıdır. Ebeveynin sahip olduklarına ne denli gereksinimi varsa, ebeveynin gücü o denli çok olur. (220)

-Ebeveynlerin ödül ve cezayı çok kullanmaları, çocukların yalan söylemesine neden olur. Çocuklardaki bu yalan söyleme eğiliminin doğal olmadığına inanıyorum. Çünkü bu, ebeveynlerin ödül ve ceza yoluyla denetleme girişimlerine karşı bir baş etme yöntemi, yani öğrenilmiş bir tepkidir. Özgürlüklerine saygı duyulan ve kabul gören çocukların yalan söyleme olasılığı çok azdır. Çocuklarının kendileriyle ve sorunlarıyla ilgilenmediğinden yakınan ebeveynler çoğunlukla çok ceza verenlerdir. Çocuklar oyunun kurallarını çabuk öğrenirler. (228)

-Kaybeden yok yönteminin altı basamağı:

1-Çatışmayı(sorunu) Tanımlama: Yöntem III'ün en kritik aşamasıdır. Çünkü bu basamakta ebeveynin ve çocuğun sorunları tanımlanır. Genellikle problem ya da çatışma olarak ortaya çıkan şeyler, "sunulan problem"dir, gerçek sorunu temsil etmezler. Ebeveynlerde bilinçsizce kendi ihtiyaçlarını anlatan değil, kendi ihtiyaçlarını karşılayan önyargılı çözümler üretirler. (293)

2-Çözümler Üretme: Bu bölümde anahtar, çeşitli çözümler üretmektir. Anne/baba, "Neler yapabiliriz?", "Haydi çözümler üretelim.", "Haydi aklımızı kullanıp çözümler bulalım", "Bu sorunu çözebileceğimiz çeşitli yollar olmalı" gibi önerilerde bulunabilir. (295)

3-Çözümleri Değerlendirme

4-En İyi Çözüme Karar Verme

5-Kararın Nasıl Uygulanacağını Belirleme

6-Değerlendirme İçin Çözümün Uygulanışını İzleme: Kaybeden Yok Yöntemiyle alınan kararların hepsi iyi olmayabilir. Ebeveynlerin alınan kararın uygulanmasından çocuğun memnun olup olmadığını denetlemeleri gerekebilir. Çocuklar, bazen uygulamasının zorluğu daha sonra ortaya çıkan bir karara kendilerini bağlı hissederler. Ya da anne/baba çeşitli nedenlerle bu anlaşmanın yerine getirilmesinin zorluğunu görebilir. (298)

-Ben iletileri, ebeveynlerin de gereksinimleri olduğunu, gençlerin gereksinimleri olduğu için kendi gereksinimlerinin göz ardı edilmesine izin vermeyeceklerini çocukların bilmeleri için kullanılmalıdır. Ben iletileri ebeveynin kendi sınırlarını (nelere hoşgörülü olamayacaklarını ve nelere özveride bulunamayacaklarını) iletir. Ben iletileri, "Ben, duyguları ve gereksinimleri olan bir insanım; yaşamdan zevk almak benim de hakkım, evimizde benim de haklarım var" gibi anlamlar iletir. (300)

-Kaybeden Yok Yöntemi'ni deneyip sorunlarını çözme sorumluluğunu çocuklara bırakan çok sayıda ebeveyn, hâkim ya da hakem rolünden kurtulmanın yolunu buldukları için kendilerini çok rahatlamış hissettiklerini söylemiştir: "Tartışmalarını sona erdirmek zorunda olmamak çok rahatlatıcı bir duygu. Ne karar verirsem vereyim her zaman kötü kişi ben oluyordum." (312)

-Çocuklar ebeveynlerinin gereksinimlerini engellemediğinden emin oldukları davranışlarının değiştirilmek istenmesine şiddetle karşı koyarlar. Bu durum yetişkinlerin davranışlarından farklı değildir. Hiçbir yetişkin, başkasını incitmediğine inandığı sürece davranışını değiştirmek istemez. (327)

-Çocuğunu ayrı v farklı bir kişilik olarak gören bir anne/baba onun davranışlarının çoğunu kabullenir. Çünkü onun çocuğu için düşündüğü bir kalıp yoktur. Böyle bir anne/baba çocuğunun biricikliğini kabullenmeye hazırdır ve olabileceği en iyiyi olmasına izin verebilir. (344)

Profil Kitap Yayınları, 2023 basım, 17.baskı. Çeviren: Dilek Tekin - Nazlı Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...