-Sabır,
elindeki bilgi, yetenek ve araçları zorlukları aşmak için en aktif şekilde
kullanabilmektir. Açlığı kontrol duygusal sabrı, amaca yönelik spor bedensel
aktif sabrı, zihinsel yoğunlaşma, felsefe ve matematik zihinsel sabrı
geliştirir. (22)
-Sevginin
gerçek gücü tanımadığımız, doğrudan ilişkimizin olmadığı, bizimle doğrudan
menfaat ve duygu bağı olmayan insanlara karşı yaptığımız verme eyleminde ortaya
çıkar. (39)
-Birincil
ilişkilerde (eş, ebeveyn, çocuk, kardeş) güven ve sevgiyi en güçlü aktaran davranış
dokunma ve sarılmadır. Çocuğun başını okşamak değer, sırtını sıvazlamak destek,
koluna girmek aidiyet duygularını uyandırır. Eş ve çocuklarla ilişkilerde güven
ortamının oluşması ve özgüvenin gelişmesinde dokunma ve sarılmanın kilit rolü
vardır. Sarılan insanlar birbirlerine karşı hassas olurlar. Birbirine sarılan
eşler arasında dostluk gelişir. Ebeveynlerinin sarıldığı çocukların özgüvenleri
güçlenir, sevgilerini dokunarak aktarmayı öğrenirler. (42-43)
-Kendine
inancı olmayan, öz değeri düşük insanların kendilerine olan sevgileri de
düşüktür. Kendilerine sevgileri düşük olan insanlar diğerleri tarafından fark
edilmek için ya sürekli fedakârlık davranışları göstererek bencilliklerini
gizler ya da her şeyin eksik tarafını görerek kendilerini yüceltmeye çalışan
karamsar bir kişilik geliştirirler. (47)
-Mükemmeliyetçilik
ebeveynlerinin sevgisini kazanmak için kendilerinden vazgeçen çocukların
dramıdır. (48)
-Gururlu
kişiler, hayatın güzelliklerini fark etmezler. Sürekli bir içsel açlık ve bu
açlığın getirdiği huzursuzluğu yaşarlar. Bu açlığı doyurmak için zenginlik,
güç, ihtişama yönelirler. Hırslıdırlar, hep büyük olanı isterler.
Bekletilmekten hoşlanmazlar. Her zaman öncelikli olmak isterler. Kendilerini
diğer insanların üzerinde gördüklerinden, sürekli farklı görünmeye, özel ve
önemli olduklarını hissettirmeye çalışırlar. Toplumun desteğini almak için
çevrelerine iletişim becerisi yüksek olan insanları toplarlar. Gururlu kişiler
eleştiriye tahammül edemezler. Reddedilmeye karşı çok duyarlıdırlr. Kendilerini
eleştirenleri unutmaz ve kin tutarlar. (55)
-"Haset
başkalarının balını kendi ağzına zehir etmendir." Cenab Şahabettin (57)
-Boş
başağın başı dik olur. - Türk Atasözü (57)
-Öfke
anında kişinin kendini gevşetmesi ve muhakeme süreci başlatabilmesi için ilk
yapması gereken davranış beş on kez derin nefes alıp vermesidir. Derin nefes
alma davranışı beynimizin ön bölgesini çalıştırarak, öfkeyi duygusal merkezimiz
olan "amigdala"nın kontrolünden çıkarır. Öfke sonuçtur. İlişkiyi
onarmak için nedenleri anlamamız gerekir. Sakinleşmeden nedenlere inemeyiz.
İlgi odağını değiştirme, belirli etkinliklerle zihni öfke oluşturan düşünce ve
davranışlardan uzaklaştırma, sakinleşmek ve öfkenin nedenlerine inebilmek
açısından önemlidir. (63)
-Erkekler
bir konuda başarızı olduklarında eşlerinin iyi niyetli de olsa başarısızlığın
nedenlerini sorgulamasından, eksik olan yönlerini göstermesinden rahatsızlık
duyarlar. Çünkü bu durum erkeklerin çoğunu eşinin yanında güçsüz hissettirir.
Erkeklerin hatalarından öğrenmek için eşlerinden bekledikleri; zayıflıklarının
dile getirilmesi, düzeltilmesi değil, eşlerinin onlara inanması, güven
aktarması ve destek olmasıdır. (96)
-İnsanlarda
davranış değişikliği, davranış değişikliğini başkası istediği için değil,
kendisi değişimin gerekli olduğuna inandığı zaman gerçekleşir. Kişilerin
birbirlerini değiştirmeye çalışmak yerine birbirlerinin özgünlüğünü anlamaları
gerekir. Eşi değiştirmeye çalışmak yerine, ondaki yetenek ve güzellikleri
görmek, onun zenginliğini ve değerini keşfetmek ilişkiyi güçlendirir. (98)
-Çocuğun
sağlıklı zihin ve kişilik gelişimi için üç yaşına kadar anne veya annenin
yokluğunda annenin yerine geçen kişiden ayrılmaması gerekir. Çocuğun üç yaştan
önce yuva ortamına verilmesi zihin ve kişilik gelişimi için olumsuz sonuçlar doğurur.
Çocuklar dört yaştan sonra tanıdıklarının yanından annelerinden ayrı olarak
birkaç gün sorunsuz olarak kalabilirler. Beş yaştan sonra ise çocuk ve annenin
rızasıyla bu ayrı kalma iki haftanın üzerine çıkabilmektedir. Çalışan annelerin
bebeğin tam annelerine bağlandıkları bir dönemde işe başlamaları bebeğin
duygusal gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. (117)
-İki
yaş çocuğu tehlikeli bir şeye yöneldiğinde dikkatini başka bir yöne çekerek
ikna edilmelidir. Bu yaş da en önemli disiplin aracı çocuğun doğru
davranışlarının sevgi ifade ve davranışları ile onaylanmasıdır. Ödüllendirilen
davranışlar pekişirken, olumsuz davranışlara sevgi ve destek verilmeyerek
sönmesi sağlanır. (127)
-Çocukluk
döneminde ebeveynlerin evde düzeni sağlayan kendi disiplin kurallarını doğru ve
yanlış ana değerleriyle karıştırmaları özgüven oluşumunu olumsuz etkileyen
durumlardan biridir. Ailede düzeni amaçlayan kurallar, kişisel seçim ve zevkler
iyi ve kötü olarak tanımlanır, anne babanın tercihleri iyi ve kötü şeklinde ahlaki
kurallara dönüştürülürse çocuk bu kuralların dışına çıktığında kendini değersiz
ve suçlu hisseder. (Paylaşmazsan kötüsün, odanı toplamazsan kötüsün, yemeğini
yemezsen kötüsün...)Çocuğa bizim kurallarımıza uyarsan iyisin uymazsan değersiz
ve kötüsün olarak yansıyan bu tutum, ahlaki değerleri merkeze alan bir
kişiliğin gelişmesini engeller. Çocuk, ebeveynlerinin ilgisini sürekli kaybetme
korkusu taşıdığı için otoriteye itaat eden ve kendi seçimlerini yapmakta
zorlanan bir kişilik yapısı geliştirir. Yetişkinlikte kişilerin isteklerine
sınır koyamamasının veya diğer insanların beğeni alanlarının dışına
çıkıldığında yoğun huzursuzluk duymasının temel nedeni, çocuklukta içine
yerleştirilen anne-babasının sevgisini kaybetme korkusudur. (138)
-Çocuğunuzun
değer verilen varlıklar için emek harcanması gerektiğini, sabretmeyi, özlemeyi
öğrenmesi için imkânsız dahilinde olan bazı isteklerine hemen cevap vermeyin.
(145)
-İki
yaştan itibaren çocukla yatmadan önce yapılan sohbetler ve dualar anlayacağı
düzeyde anlatılan masallar onun zihinsel yeteneklerini, hayal gücünü, sözel
yeteneğini güçlendirir güven duygusunu arttırır. (146)
-İnsan
sağlığı için zararlı radyoaktif dalgalar yaydığı ve özellikle iletişim
becerilerini, sosyalleşmeyi, duygusal zekâ gelişimini olumsuz etkilediği için
üç yaşın bitimine kadar çocuğunuzu televizyon, bilgisayar ve cep
telefonlarından uzak tutun. Üç yaşından okul çağına kadar günde bir saati
geçmemek kaydıyla çocuğunuzun yaşına uygun çocuk programlarını seyretmesine
izin verebilirsiniz. (147)
-"Çocuklarınızı
dönemini için değil, onların dönemi için yetiştiriniz." - Hz.Ali
-Özellikle,
iki-üç yaş döneminde çocuğunuzun kendisine, arkadaş ve çevresine zarar verecek
tehlikeli durum ve davranışlar dışında olumsuz davranışları üzerine durmayın.
Sizin onaylamadığınız ve çocuğunuza model olmadığınız olumsuz davranışlar
desteklenmediği için kısa sürede silinir. (152)
-Üç
yaşından itibaren çocuk çevreye ve insanlara karşı zarar verici bir davranışta
bulunuyorsa davranışın oluşturduğu sonuçlar çocuğa açıklanmalı, ardından beş
dakika çocukla ilişki askıya alınmalı, ebeveyn çocukla beş dakika
konuşmamalıdır. Bu kısa molanın ardından çocuğa uygun davranışın ne olduğu
açıklanmalıdır. Çocuğun yaşı dördün üzerindeyse ondan beş on dakika odanın bir
köşesinde yaptığı davranışı düşünmesi için oturması da istenebilir. Çocuklar
yakınlarına karşı istenmeyen söz ve eylemlerde ısrar ederlerse odalarına
götürülmelidir. Hatasını değerlendirip, özür dilemeye karar verip hatasını
düzeltinceye kadar odasında kalması (yani çocuğun kısa süreli insani
ilişkilerinden izole edilerek, aslında neyi kaybedebileceğini anlaması)
sağlanmalıdır. (153)
Büyüyenay
Yayınları, 2022 basım, 4.baskı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder