-İnsan
ruh ve bedenden oluşan bir yaratıktır. İnsanın birbirine zıt olan bu yönleri
arasında devamlı bir çekişme vardır. Beden-ruh çekişmesinde denge kurabilen,
ruh ile ruhun kuvvetleri olan akıl ve iradenin bedene hakimiyetini sağlayabilen
insan, yaratılış gayesine doğru ilk ve en sağlam adımı atmıştır. (115)
-Ferdi
ve içtimai huzur insanın önce kendi nefsi ve sonra da diğer insanlarla barış
halinde olması ile sağlanır. Dinimiz sulh ve selamet dinidir. (151)
-Moda,
lüks ve israf, genellikle hırsızlığın, soygunculuğun, rüşvetin, iltimasın, içki
ve kumarın, her çeşit yolsuzlukların da anasıdır. Bunlara kendini kaptıran
fertlerin ve toplulukların hayatında; masraflar birden artmağa başlar. Normal
ölçüler ortadan kalkar, ayak yorgandan çıkar, gedik durmadan büyür. Tekellüflü
hayatın istek ve arzularını, sosyal baskı ile meydana gelen emirlerini yerine
getirmeye insanlar kendilerini mecbur hissederler. Fakat bir türlü işin içinden
çıkamazlar. Bütün kazançlarını sarfederler, gitgide yoksulluk ve ihtiyaç içinde
kalırlar. Bu yoksulluğun tesirlerin hayatın her yönünde kendini hissettirmeye
başlar. Toplumun ekonomik düzeni bozulur. İhtikar, hırsızlık, yolsuzluk,
yalancılık, istifçilik, karaborsa, vurgunlar ve soygunlar birbirini takip eder.
Rüşvet ve iltimas baş köşeye oturur. Daha çok kazanabilmek için sanat ve
ticaret hayatının binbir türlü hilelerine baş vurulur. Ticaret ve sanat ahlakı
iflaz eder. Faizcilik ve kumar gibi kolay para kazanma usulleri, toplumda
rağbet bulur. İnsan, milletine hizmet duygusunu yitirir, sadece çok kazanmanın
hilelerini aramakla ömrünü tüketir. (176)
-Dini
ve milli kültür değerlerinden kaynaklanan örf ve âdetler, miletlerin
geleceğinin teminatıdır. Kendi örf ve âdetlerinden kopmuş, başka milletlerin
dini ve milli kültür değerlerine kendini kaptırmış milletler, er veya geç de
olsa kendi dini ve milli kişiliklerini yitirmeye mahkum olurlar. (205)
Kılıç Kitabevi, Tarihsiz,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder