06 Ağustos 2025

ŞARK MEDRESELERİNDE BİR ÖMÜR - SADREDDİN ÖZTOPRAK

-Elâzığ'ın Harput'unda üç yıl kalınır. Dedem Kadiri Tarikatı mürşidi olarak "Karapost Baba Tekkesi" namıyla tesmiye ettikleri bir mekânda tasavvuf ağırlıklı tedrisat ve irşad ile meşgul olur. Harput'ta Arap Şeyh lakabıyla tanınır ve yerli halk tarafından çok sevilip sayılır. Halktan gelen bu yakın alaka ve hürmet, dedemi Harput'ta sürekli yerleşme kararına getirir. Lakin, Hacı Fatıme'yi buna razı etmek mümkün olmuyor. Kardeşleri Karaköse(Ağrı)'ya yerleştikleri için, tutturur ille de Karaköse'ye gidelim diye. Dedem her ne kadar "Hanım etme eyleme, burada kıymetimizi biliyorlar. Geçim derdimiz olmuyor. Huzurumuz da yerinde" diyorsa da nafile, kâr etmiyor. Babam ve amcalarım da anneden yana tavır alınca, aile reisliği satveti güme gidiyor. Yeni ikametgâh: Ağrı. Dedem Ali, Ağrı'da vefat eder. Mevsim kış. Tarih, 1876 veya 1877'dir. (25)

-Babam Abdülmecid, Abdulkadir Geylani (k.s)'nın torunlarından Irak'ın Süleymaniye şehrinden Kak Ahmed-i Şeyh'in halifesi Irak'ın Karaçuvanlı Şeyh Hasan'dan tarikat icazeti alan Seyyid Muhammed'e bağlıydı. (41)

-1919 ya da 1920'de doğmuşum. Yılı şüpheli, ama ayı kesin: Şubat. Yer: Mardin'in İlçesi Derik'in Haramiye köyü. Ben iki yaşlarındayken annem rahmete gidiyor. Babam teyzemle evleniyor. Ancak, bana iyi bakmadığı söylentileri babama kadar ulaşınca, teyze-üvey ana kendini kapıda buluyor. (42)

-Türkiye sınırından Suriye'ye geçiş tarihini net hatırlıyorum: 11 Kasım 1938. Çünkü, o gün Atatürk'ün öldüğünü duyduk. Arkadaşlardan biri "artık gitmemize gerek var mı?" diye tereddüt etmişti. Tabiatıyla, sınırdan kaçak geçmiştik. (66)

-Molla Hüseyn-i Küçük, hocam Molla Yakup Efendi'nin hocası olan Molla Seyyid Abdurrahman Efendi'nin hocasıydı. Yani; Molla Yakup, Molla Abdurrahman'dan, Molla Abdurrahman da Molla Hüseyn'den icazetname almış idi. Molla Abdurrahman Efendi ve arkasından oğlu Molla Hadi Efendi, Silvan müftülüğü yaptılar. Tevafuk bu ya; hocam Molla Yakup ve keskin zekâ ve hazır cevaplılığı ile herkesi hayrete düşüren oğlu Mehmet Uyanık da peş peşe Silvan müftülüğü yaptılar. (82)

-Merhum üstadım Molla Yakup Efendi'nin bana verdiği icazetnameye ilaveten, merhum Hocam Molla Musa da ikinci bir icazetname adıma tanzim etme lütfunda bulunduklarından; ikisine de müteşekkirim. Liyakatımın kifayetsizliğine rağmen, sayelerinde çift icazetnameli olma payesine ulaştım. İlahi takdire bakınız ki; bana ayrı ayrı icazet veren her iki hocam da Seyyid Abdurrahman Efendi'den icazet almışlar. Abdurrahman Efendi de teberrüken bana hocalık eden Molla Hüseyin'in mücazıdır. Hatıratın sonunda görülen, Hocam Molla Yakup'un lutfettiği icazetname bir koldan Hz.Ömer'in oğlu AbdullahI(ra)'a diğer koldan Hz.Ali (kv)'e ulaşmaktadır. Yine hatıratın sonunda görülen Hocam Molla Musa'nın verdiği icazetnamenin ilk halkası ise, Hz.Ali (ra)'dir. (88)

-Ben ömrüm boyunca Molla Hamid Hocamın efendiliğine, Molla Şemseddin Hocamın cömertliğine, Molla Yakup Hocamın vakar ve keskin zekasına, Cimzarklı Molla Said Hocamın ahlakına ve tabii hepsininkiyle birlikte Molla Hüseyn-i Küçük'ün ilmine hayranlık ve gıpta ile bakmışım. Bu büyük zevatın rahle-i tedrisinde diz çökenlerden olmanın bahtiyarlığını da ömrümce bir şeref madalyası olarak taşıyacağım. (94)

-Ekinciler köyünden zaman zaman Diyarbakır'a gidip geliyorum. Bir defasında, Diyarbakır'dan Bediüzzaman Hazretlerinin Külliyatından Asay-i Musa ve Zülfikar-ı Ahmediye'yi ve bir cevşen satın aldım. Kitapların üçü de eskimez yazıydı. Kitapları Dörtyol'a yakın bir otele emaneten bırakıp çarşıya çıktım. Otele döndüğümde, iki polisin kitaplarına el koyup, benim otele dönüşümü beklemekte olduklarını gördüm. Beni sorguya çektiler. Kitapları nerden aldığımı sordular. Israrlarına rağmen söylemedim. Beni derdest edip 3.şubeye götürdüler. Şubede bir tokat aşkettiler. Arkasından mahkemeye sevk edildim. Nur Cemaati hadimlerinden askeriyeden ayrılma Mehmet Efendi imdadıma yetişti. Bu zat, kitapların daha önce beraet kararlarının olduğunu ifade ettiyse de sadece Zülfükar-ı Ahmediye'yi geri alabildik. Takdir-i Azizün Züntikam; beni tokatlayan polis, birkaç gün sonra önce felç, sonra da mevta oldu. (96)

Beyan Yayınları, 2017 basım, 2.baskı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

OMURGASIZLAŞTIRILMIŞ TÜRKLÜK – TEOMAN DURALI

-Çin kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Bu Şia (Xia) hanedanı devrinde rast gelinmiş Çince Tujue, Orta...