29 Ağustos 2025

SORUN ÇAĞININ ANATOMİSİ ÇAĞIMIZIN FELSEFE TEŞRİHİ –TEOMAN DURALI

 -Yazının değişmesiyle birlikte medeniyetin en üst seviyesi demek olan felsefe sistemini kurma imkanını kaçırdık. 1890’larda o noktaya yaklaşmışken bu imkan görünür bir gelecek için yitirilmiştir. (17)

-Kendi dilimizin önceki günü değil, dünü; bugünkü neslin meçhulüdür. (19)

-Aslında ilişki terstir. Marx’ın dediğinin tersi söz konusudur. Önce, onun üstyapı dediği değerlerin yaratılması gerekir ki, altyapı hazırlanabilsin. Çünkü maddi değerlerin üretilmesi tasarlama işidir. Tasarı düşüncededir. Düşünmüyorsam üretemem, ham maddeyi mamul maddeye dönüştüremem. Akan suyun alnında “benden elektrik üretilir” diye yazmaz. (21)

-Bana göre günümüzde İslam filosofundan bahsetmek mümkün olmadığından, çağımızın sorunlarına kendini Müslüman kabul eden filozof yahut felsefecilerin ortaya koyacakları çözümlerin dışında medeniyet olarak İslamdan çözüm beklemek beyhudedir. (38)

-Bildirdiklerimizi dünyevi düzlemde gerçekleştirmeye kalkışmış, bahsi geçen ideolojiye karşı çıkmış felsefe-bilim sistemini o doğrultuda kurmağa çaba harcamış filosof-bilim adamı Kral Marx’tır. Ancak onun, sermayeciliğe yönelttiği eleştiriler dindışı dünyevi (profan) düzlemdedir. Halbuki sermayecilik, haddizatında dünyeviliğe esaslanmıştır. O halde eleştiren ile eleştirilen ortak bir paradigmayı yani maddecilik-mekanikcilik-positivcilik dünya görüşünü paylaşmaktadırlar. Ortak dünya görüşü zeminine basan iki ideolojinin (sermayecilik ile toplumculuk) birbirlerine köklü seçenek oluşturamaz. Milli toplumculuk (Nasyonal sosyalizm) benzer durumdadır. Nitekim salt ideolojik savaşın tarihteki ilk eşsiz örneğini oluşturan İkinci Dünya savaşında karşı cephelere mevzilenmiş düşmanların “dibin kara seninki benden kara” atasözünden başka birbirlerine söyleyecek fazla birşeyleri olmamıştır. Bütün sınırları, insaf ölçülerini berhava edeb sermayeciliğe karşı Nazismin teklifi, seçeneği saçma sapan bir ayrımcılık, insanın insana kulluğu ile kibir olmuştur. Toplumculuğun tersine, sermayecilikten doğmamış olan milli toplumculuk,nemasını sermayeciliği beslemiş olan Toplumsal Darvincilikten almıştır. (55-56)

-Hayatın derin manası mücadele iradesi ile kabiliyetinde yatar. Aşk, dayanışma, fedakarlık hep mücadeleyle el ele, kol kola yürüyen insanı tavır ile tutumlardır. (60)

-Bugünkü çocuğun yöresi yok. Koordinatsız. O çocuk yirmi beş-otuz katlı binanın bir dairesinde büyüyor. Bir şey görmüyor. Doğa yoksa din de bir şey ifade etmez. Allah’ı çocuğa neyle anlatacaksınız. Onu anlatmak için çocuğun ekilmiş tohumdan çıkan fidanı, yeni doğmuş tayı, kuzuyu görmesi lazım. Acıma duygusu böyle oluşmaktadır.(67)

-Bugünün insanı için artık zorlukların üstesinden gelmeğe dönük hazırlıktan bahsetmek yanlıştır. İnsanın doğayla bağlantısı ile dinle ilişkisi aynı şeydir. Din ile doğa, birbirleriyle iç içedirler. Zaten din doğadan koparıldığında dini yobazlık başgösterir. Dinsiz ele alındığında da doğa mekanikleşir. Doğasız din, kulaktan dolmadır. Neyi niçin yaptığınızı nereye yöneldiğinizi bilemezsiniz. Doğada sorun yaşadığınızda zorluğa güçle cevap veriyorsunuz. O gücü veren dindir. Doğayı mahvettiğinizde dine gerek kalmıyor. Dini ortadan kaldırdığınızda da, doğayla mücadele gücünü kaybediyorsunuz. (77-78)

-Bugünün en önemli önceliği ailenin yeniden itibar kazanmasıdır. (81)

-Bunalmanın asıl sebebi emeksizliktir. Kişinin üretmemesi yahut ürettiğine uzak kalmasıdır. Ürettiğinde kendini bulur insan. Onunla kimliğini inşa eder. Üretmeyen yahut ürününe ırak kalan, özüne yabancılaşır. Halis emekcilik, toprağı işleme sanatı rençberlik ile zanaatkarlık; ayrıca fikir işçiliğidir. Dini metinlere bir fasıl göz attığınızda göreceğiniz ana motiv, rençberlik ile zanaatkarlığa dairdir. (95-96)

-Devlet ülküsünde birleşmiş toplum demek olan milletin kimliği en seçik haliyle ona ait topyekün birikim üstüne girişilmiş sistematik çalışmalar anlamında tarih felsefesinin kurulmasıyla çıkarılabilir. Şu durumda tarih felsefesi, belli bir toplumun, milletini kültür yahut medeniyetin kimlik çetelesidir. (141)

-Dialektik düşünme tarzı ile hüneri/tekniği, alemdeki bütün değerlerin, evrendeki olaylar ile süreçlerin, dünyadaki görünürlerin açıklanıp bilinmesinde anahtar mesabesindedir. (149)

Şule Yayınları, Ağustos 2009 basım, Hazırlayan: Mehmet Sabri Genç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CANLI TARİHLER 1.KİTAP – HAZIRLAYAN: SEZGİNCAN YAĞCI

  İSMAİL FENNİ ERTUĞRUL (MAYIS-HAZİRAN 1856- 29 OCAK 1946) - Bay İsmail Fenni Ertuğrul, Prof. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nun fikri bir vec...